Demokrasimizin bir başka Aşil topuğu

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

 

Gün geçmiyor ki gazetelerde polisimizin kanunsuz işlemlerine ilişkin bir haber okumayalım. Hafta içinde bir kuyumcunun altınlarını Elmalı’dan Antalya’ya taşıyan araca kaleşnikoflu kişilerin saldırdığı haberi çıktı. Soyguncuların Elmalı’da görevli polisler olduğu anlaşıldı. Yine hafta içinde emniyet istihbarat müdürü değişti, yeni müdür eskisinin belge toplamakta karışık işler yaptığını ve bazı bilgileri silmeye yöneldiğini saptadı. Müfettişler görevde. Emniyetin yaklaşımı kendi elemanlarını korumak olduğundan, içimden acaba bu sefer neden icab etti demek geliyor ama, şüpheler doğrulanırsa, hayırlı bir iş yapılmış olacaktır diye düşünmek istiyorum.

Her gün örneklerini gördüğümüz, bir türlü önleyemediğimiz ve polise yakıştıramadığımız başka sorunlar da var. Polisimiz toplum olaylarında zor kullanmaya fazlasıyla hazır. Zor araçlarını kullanırken kurallara uymuyor. Toplum olayında aklına ilk biber gazı kullanmak geliyor; halbuki birçok olay buna başvurulmaksızın denetlenebilir nitelikte. Ayrıca biber gazı kapsüllerinin havaya atılması gerekirken, polislerimiz bireyleri nişan alıyorlar, ağır yaralanmalara, ölümlere sebep oluyorlar. Bir göstericiyi yakaladıkları zaman hemen nezarete sevk yerine kontrolsüz ve öldüresiye tekme tokat dövüyorlar.  Bu davranışları değiştirecek tedbirler belki alınmıştır ama sonuçlar ortada. Korkarım, polis gösteri yapanları protesto hakkını kullanan, korunması gereken vatandaşlar olarak değil, düşman kuvvetler olarak görüyor, onları denetlemek değil, “haddini bildirmek, temizlemek” istiyor.

Karakollarımızda da ciddi sorunlar var. Herhalde dikkatinizi çekmiştir. Karakola giden bir kadının defa ırzına geçip, hamile bile bırakmışlar. Daha tipik olaylar dayaktan ölme veya sakat kalma gibi uygulamaları kapsıyor. Özellikle toplumun alt kesimlerinden gelen, genç olan, farklı giyinen ya da cinsel tercihi farklı insanlara kötü muamele yapılması o kadar tabiileşmiş ki, vatandaşa her halükarda saygılı davranılması zorunluluğunun bu durumlarda geçerli olduğu akla bile gelmiyor. Ayrıca, polislerimizin kurallara uymak yerine, kendi değer yargılarına göre iş görmeleri de sık rastlanan bir olay. Örneğin, koca şerrinden karakola koşan bazı kadınların kocaları tarafından öldürülmelerinde bu husus etkili olabiliyor.

Bu olumsuz davranışların değişmesi için hem eğitim hem de yaptırım gerekiyor. Örneğin, yanlış işler yapan bir arkadaşın korunması için gerçekleri saklamak veya saptırmakla aslında tüm polis gücüne kötülük yapıldığı bilincinin yaygınlaştırılması lazım.  Kusur işlenince, aylarca süren incelemelerle kural ihlallerini yaptırımsız bırakmayı, bazı durumlarda muhtemelen suçlu amirleri korumak için personel hakkında soruşturma açılmasına izin verilmemesini, kusurların örtülmesini mutlaka engellemek lazım. Bir de polisin denetim sürecine sivil toplumu da katmanın formülünü bulmak lazım. Yoksa kendi denetlemekten kaçan ve yozlaşma temayülü sergileyen yapı devam edecektir.

Demokrasimizin Aşil topuklarından biri de polisimiz. Polis bizim polisimiz, ona her zaman ihtiyacımız var. Hepimiz polisimizin iyi donanımlı, vatandaşa ve insan haklarına saygılı olarak yetişmesini, çalışmasını istemeliyiz. Bu sağlam demokrasinin de gereğidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019