Demokrasi krizi

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Ekonomik krizden sonra sıra demokrasi krizine geldi. Arap Baharı’yla Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da başlayan halk hareketleri ve yönetim karşıtı protestoların Türkiye’den sonraki durağı Ukrayna. Halkların sokaklara çıkmasında ekonomik krizin payı olsa da, en önemli neden baskıcı, otoriter, hukuku ve insan haklarını hiçe sayan, yolsuzluklara bulaşmış yönetimler. Demokrasi ve İnsan hakları konusunda dünyanın en eski düşünce kuruluşlarından biri olan Freedom House tarafından ocak ayında yayınlanan rapora göre, siyasal haklar ve bireysel özgürlükler dünyada son sekiz yıldır geriliyor. Dünya nüfusunun yüzde 40’ı demokrat özgürlükçü rejimler altında yaşamlarını sürdürürken, yüzde 35’i kısmen özgür, yüzde 25’i ise baskıcı ve otoriter rejimler altında yaşıyor. Kuruluşun, “Demokrasi krizde: Türkiye’de yolsuzluk, medya ve iktidar” başlıklı özel raporunda, medya üzerinde kurulan baskı ve hükümet karşıtı protestoların bastırılması, Başbakan Erdoğan’ın otoriter bir idareye yöneldiği şeklinde yorumlanıyor. Türkiye dışında demokrasi karnesi zayıf diğer ülkeler Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Venezuela ve Endonezya. Rapor, bazı liderlerin rakiplerini ortadan kaldırmak yerine güçsüzleştirerek; yürütme, yargı, medya, sivil toplum ve güvenlik güçleri üzerinde baskı kurarak iktidarlarını sürdürmeye çalıştığı bu sistemi modern otoriter yönetim tarzı olarak tanımlıyor.

Demokrasi konusunda yönetimlerde bir algı noksanlığı olduğu kesin. Çok boyutlu bir olgu olan demokrasiyi sadece seçimlerin varlığına bağlamak demokrasiyi yeterince anlamamış olmanın bir göstergesi. Zira, demokrasilerin kalitesi serbest seçimlerin dışında, siyasilerin ve yöneticilerin hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerine bağlılığına, siyasi katılıma, siyasi rekabetin varlığına, özgürlük ve eşitlik ilkelerinin gözetilmesine de bağlı. İleri demokrasilerde iktidarlar iktisadi ve sosyal adaletin yerleşmesini de hedeflerler. Sosyal adaletin olmadığı bir ülkede demokrasiden bahsetmek güçtür. İleri demokrasilerde çalışanların, haklarını savunmak için sendikaların çatısı altında birleşmeleri; halkın yönetime karşı sesini duyurmak için toplantı, yürüyüş yapması ve sivil toplum örgütleri içinde bir araya gelmeleri serbesttir. Gerçek demokrasilerin özellikleri arasında kontrol ve denge, yönetimde şeffaflık ve seçimle işbaşına gelen iktidarların icraatlarından dolayı halka hesap verme zorunda oluşları önemli bir yer tutar.

Daron Acemoğlu ve James Robinson “Why nations fail” (uluslar neden başarısız olurlar) başlıklı kitaplarında (*), Mısır’ın fakirliğinin nedeni olarak, siyasi gücün, bunu ellerinde tutanlar tarafından servet oluşturmak amacıyla bir araç olarak kullanılmasını gösteriyorlar. Acemoğlu ve Robinson’a göre, Amerika’nın süper güç olmasında devletin girişimcilere hukuka saygılı olunacağına, mülkiyet haklarının korunacağına, bir diktatörün oyunun kurallarını kendi isteği doğrultusunda değiştirmeyeceğine ve özgürlüklerin budanmayacağına dair verdiği garantinin payı büyük.

Ülkemizde son aylarda yaşanmakta olanlar demokrasinin önemini bir kez daha ortaya koydu.
Bizim insan hakları ve demokrasi konusunda Ortadoğu’dan alacağımız hiç bir şey yok. Yüzümüz Batı’ya dönük olmalıdır. Demokrasimizi geliştirmeden ne ekonomik hedeflerimize ulaşmamız, ne de dünyada saygın, sözü dinlenilir bir ülke olabilmemiz mümkün. Önümüzdeki yerel seçimler demokrasi için önemli olsa da yeterli olmadığı açık. 2011 seçimlerine giren AKP ile 30 Mart yerel seçimlerine hazırlanan AKP arasında güvenirlik açısından ciddi bir kayıp olduğu kesin. Seçimi kazanmak acaba bunu telafi edecek mi?

(*) Acemoglu, D., Robinson, J. A. (2012), Why Nations Fail- The Origins of Power, Prosperity, and Poverty, New York: Crown Business.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016