Demokrasi değerlerini içselleştirmeliyiz!
Türkiye demokrasiye ilk geçtiği yıllarda, çoğumuz demokrasinin iktidarın yarışmacı seçimlerle belirlenmesinden ibaret olduğunu düşünürdük. Demokrasi tecrübemiz arttıkça, iktidarın seçimle belirlenmesinin demokrasi paketinin sadece bir parçası olduğunu idrak ettik. Bu paketin içinde ifade, haberleşme, örgütlenme özgürlükleri gibi bireysel özgürlükler; kuvvetler ayrılığı ve kuvvetlerin birbirini dengelemesi; devletin yetkilerinin sınırlılığı ve daha bir dizi nitelik bulunuyor. Bir husus daha var ki, hayata geçirmekte en fazla zorlandığımız da sanıyorum o: demokratik değerlerin içselleştirilmesi. Bir ülkede anayasa ve yasalarla demokrasinin iskeletini oluşturmak her zaman mümkün. Ancak, insanların demokratik rejimin işlerlik kazanması için gereken değerleri edinmeleri, bunları içselleştirmeleri, bunlara uygun davranmaları uzun bir sosyalleşme süreci gerektiriyor. Altmış yıllık demokrasi deneyimine sahip olmamıza rağmen, günlük olayları izlediğiniz zaman, bu konuda daha alınacak çok mesafemiz olduğunu hemen görüyorsunuz.
Bitirdiğimiz hafta, Orman ve Çevre Bakanımız, tarihi Allinoi kentinin baraj inşaatı dolayısıyla sular altında kalmasına karşı çıkan pop şarkıcısı Tarkan'ı, "Herkes kendi işine baksın," diye azarladı. Sayın Bakanımıza göre, Tarkan şarkıcı imiş, "bilmediği işlere burnunu sokmamalıymış." Bakanımız, Allinoi kalıntılarının baraj suları altında kalması olasılığı karşısında ulusal ve uluslararası alanda yürütülen kampanya karşısında bunalmış olabilir. Çoğu zaman bir davanın peşinde koşanlar, kendi istediklerinin yapılmasının genel resimde başka hangi sonuçları doğuracağını düşünmezler. İstediklerinin mutlaka yapılmasını isterler. Bakan ise çok boyutlu düşünerek, genel resme bakarak karar vermek durumundadır. Bir grubun ya da kişinin kendisinden talep ettiklerini makul bulmayabilir. Ancak, herhalde düşüncesinin ifade ederken izlenecek yol, eleştiri sahibinin uzman olmaması dolayısıyla bu işleri bilmediğini, dolayısıyla susması gerektiğini savunmak değildir. Kendi tercihinin doğru olduğuna ilişkin açıklamalarda bulunması, karşıtlarını ikna etmeye çalışması lazımdır.
Sayın Bakana haksızlık etmeyelim. Demokratik değerleri içselleştirememek konusunda Sayın Başbakanımız daha zengin ve daha başarılı örnekler sunuyor. Son haftalarda sivil toplum kuruluşlarının liderlerini, halkoylamasındaki tercihlerinin evet olduğunu kamuoyu önünde açıklamaya zorlaması, bana biraz Demokrat Parti'nin herkesi Vatan Cephesi diye mahiyeti belirsiz bir çerçevede muhalefete karşı bir araya getirmesi gayretkeşliğini hatırlattı. Sivil kuruluşlar kanaat açıklamak zorunda değiller, zaten demokrasilerde kimsenin kanaatini açıklamaya zorlanması söz konusu olmamalıdır. Demokrasimiz açısından üzücü bir manzara ile karşı karşıya bulunduğumuz aşikardır. Sayın Başbakanımız daha önce de basının bazı sorunları yayınlamasına kızmış, önce ilgili mercilere şikayet dilekçesi verilmesini, sonuç alınamazsa, o zaman haberlere konu yapılmasını istemişti. Demokrasilerde basının vazgeçilmez görevleri arasında eleştirmek vardır. Yetkililer yazılanlara bakarak şikayetleri giderebilirler. Basına dilekçe vermeyi önermek, korkarım demokrasilerde basının işlevini sınırlı kavramaktan ve demokratik değerleri içselleştirememekten kaynaklanıyor.
Hepimiz demokrasiye kalben inandığımız, onu geliştirmek istediğimizi söylüyoruz. Bunun yolu lafzi demokrasi havariliğinden değil, demokratik değerleri içselleştirmekten, onları davranışlarımıza yansıtmaktan geçiyor.