Demir Gökgöl 80 yaşında!

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

15 Temmuz doğum günüydü… Yaşasaydı 80 yaşına basacaktı… Birkaç gün önce postadan bir CD çıktı: Bir zamanlar kaydettiği “Sait Faik Hikâyeleri” iki CD haline getirilmiş, Almanya’da Falkemusik tarafından yayınlanmıştı… 70. yaş kutlamasında çok istememe rağmen yanında olamamıştım, 80’i için o gün hiçbir şansım yoktu!.. Oturdum, gözlerim dola dola o harika sesinden o muhteşem Sait Faik öykülerini dinledim: Park, Dülger Balığının Ölümü, Kalinikhta, İki Kişiye Bir Hikâye, Haritada Bir Nokta, Hiişt! Hiişt!, Ağıt, Battaniye…

Sevgili abim Deniz Kavukçuoğlu'nun İzmir Kitap Fuarı'na davet etmesiyle tanıştığım kadim dostu Demir'in (Gökgöl) görüşebildiğimiz 9 yıl içinde hayatımdaki en önemli insanlardan biri olacağını nereden bilebilirdim? Onun Hamburg'ta tanıştırdığı Zeki (Zarif Şahin) ile gelişen yeni dostluk halkalarım, Abi (Zeynel Abidin Yurtsever) ile de âdeta perçinlenecekti... Deniz'in can arkadaşı, Abi'nin öz babası kadar hatta daha çok bağlandığı, Zeki'nin sevgili abisi, benim geç bulup erken kaybettiğim Demir, bugün Ohlsdorf Mezarlığı'nda yatıyor. 3 yıldır boğuştuğu gırtlak kanserine 22 Mart 2017 tarihinde yenik düşen dostumuz neredeyse yarım asra yakın süredir Hamburg'ta yaşıyordu. Airbus uçak fabrikasından emekli olmuştu... Bana armağanı olan özel günlerde taktığım gümüş cep saati, bu fabrikanın emeklilik hediyesiydi.

Onu, tanışmamızdan çok önce seyrettiğim Tevfik Başer'in 1986 yapımı "40 Metrekare Almanya" filmindeki kısa, ama önemli "Hoca" rolünden biliyordum. O filmden neredeyse çeyrek asır sonra karşılaştığımız İzmir'in o büyülü ortamında artık hayatta olmayan Erdal Özler'le, Dursun Akçamlar'la neredeyse bütün gün süren sohbetlerimizde ona çabucak ısınmıştım. Tabii o davudi ses tonuna, engin müzik bilgisine de hayran olmuştum...

Aralarında Metin Deniz, Ferruh Doğan, Kuzgun Acar, Savaş Dinçel, Okay Temiz, Bora Ayanoğlu, Gürdal Duyar, Özdemir Asaf, Erdöl Boratap'ın da bulunduğu sanat dünyasının önemli isimlerinin birçoğu yakın arkadaşlarıydı. Gümüşsuyu'ndaki Park Otel'in müdavimi olan grupla yaşadığı bohem hayatın zirvesinde, sonrasında büyük pişmanlık duyacağı ani bir kararla evlenmişti. Eşi Zeynep, Ertuğrul İlgin ile Muazzez Kurdoğlu'nun kızlarıydı. Bu evlilik ve doğan bebek geleceğe ilişkin tüm planlarını altüst edecekti.

1968'de ailesiyle Hamburg'a yerleşen Demir, yıllarca hayata küsmüş, evine kapanmıştı. Taa ki 80'lerin başında Deniz Kavukçuoğlu ile tanışana kadar... Bu arkadaşlığın başlamasıyla yeniden hayata dönen Demir, Erhun Kandemir'le "Jazztaurant"ı, daha sonra piyanist Glawischnig ile birlikte "Circle"ı hayata geçirmişse de aralarında Chet Baker'ın da olduğu ünlü cazcıların çaldığı bu mekânlar uzun süre yaşayamamıştı. 

Tanıştığımız yıllarda kulüp serüvenleri çoktan bitmişti, ama muhteşem sesiyle Nâzım şiirlerini okuduğu, müziklerini Fuat Saka'nın yaptığı "Arhaveli İsmail" ve "Yaşamaya Dair" isimlerinde 2 CD vardı. Artık İstanbul'da Demir Gökgöl’ün CD’lerini dinliyor, onunla sohbet edebilmek için yılda en az 2-3 kez Hamburg'a gidecek fırsatlar yaratmaya çalışıyordum. Bu arada Fatih Akın'ın "Duvara Karşı"sında (2004) yine unutulmaz bir karakter canlandıracak; rol alacağı filmler ve TV dizileri biribirini izleyecekti. Öte yandan, özellikle Nâzım, Brecht, Orhan Veli, Sait Faik, Neruda ve (bir filmde hayatını canlandırmak istediği) Mevlânâ'dan Almanca okuduğu şiirler, büyük ilgi görecek; birçok kentte, müzik eşliğinde yorumlarını sergileyecekti...

Ve sürekli yazışacaktık… Son filmi yine Fatih Akın'ın yönettiği "Soul Kitchen"dı (2009). Son oynadığı dizi ise "Tatort" (2010). Hastalığı nedeniyle sesini kaybettiği, gırtlağının alındığı günlerde bu durumunu bilmeden gelen o kadar çok teklif vardı ki... O, en verimli olabilecek çağında yüreklerimizde asla doldurulamayacak büyük boşluklar bırakarak ayrılmıştı. Işıklar içinde yatsın...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar