Demir çelik
Ülkemizin olduğu kadar Doğu Akdeniz Bölgesi'nin de en önemli sektörlerinden olan demir çelikte; ithalat artarken, ihracat azalmakta. Sorunları ağırlaşan, kapasite kullanım oranları dünya ortalamasının altına inen sektörde ülkemiz ilk defa 2015 yılında ton bazında net ithalatçı konumuna gerilemiş bulunmakta.
Türkiye'nin sıvı ham çelik kurulu kapasitesi 51 milyon ton iken, 2012 yılında 36 milyon ton olan üretim o yıldan bugüne kadar sürekli azalarak 31.5 milyon tona gerilemiş durumda. 4 bölgede yoğunlaşan sıvı çelik üretiminde Doğu Akdeniz 15,8 milyon tonluk kapasite ile başı çekmekte, bunu sırasıyla; Marmara, Ege ve Karadeniz takip ediyor.
Demir çelik sektörü dünya genelinde de sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Üretim teknikleri başta olmak üzere bazı yapısal sorunlardan dolayı, ülkemiz bu sıkıntıyı daha şiddetli yaşıyor. Konuşma imkanı bulduğumuz sektör temsilcilerine göre sıkıntının en büyük nedeni daralan dünya ekonomilerine karşın dünya genelinde son 15 yılda üretim kapasitesinin ikiye katlanması ve düşen emtia fiyatları.
Sektör temsilcilerine göre dünyada 500 milyon tonun üzerinde kapasite fazlası var. Dünya, sıvı çelik üretimini ağırlıklı cevherden yaparken, Türkiye de hurdadan üretim yoğun. Bugünlerde fiyatlar demir cevherinde 43, hurda da ise 185 dolar civarında. Hurda ile demir cevheri arasındaki fiyat farkından dolayı hurdadan üretim yapan tesislerin rekabet şansları oldukça azalmış.
Çin başta olmak üzere demir çelikte lider ülkelerin ürünlerini devlet destekleriyle dampingli şekilde ihraç etmeleri tüm dünyada yıkıcı etkilere sebebiyet vermiş. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği'nin (TÇÜD) verilerine göre 2015 yılı 10 aylık döneminde, Çin’in çelik ihracatı 92 milyon tona ulaşmış. Bu Türkiye açısından hem iç pazarda yerli üreticiyi sıkıntıya sokmuş, hem de Türk çelik sanayinin ihraç pazarlarına darbe vurmuş. Dünya çelik üretiminde kapasite kullanım oranları yüzde 70’in üzerinde seyrederken, Türkiye yüzde 62 gibi oldukça düşük bir seviyede üretim yapabiliyorlarmış.
Birçok ülkenin üreticilerini korumak için ilave tedbirler aldığını belirten sektör temsilcileri Türkiye'nin hızlı ve etkili tedbirler almasını beklediklerini ama geç kalındığını vurguluyor. Her şeye rağmen Ekonomi Bakanlığı ile yaptıkları toplantılardan olumlu sonuçlar beklediklerini de ifade ediyorlar.
Sektör temsilcileri;
Sorunların büyüklüğü ve uluslararası boyutundan dolayı devlet desteğine duyulan ihtiyacı,
Türkiye'nin, uluslararası alanda rekabet edebilmesi için üretim sistemini ve ölçeğini dünya ortalamalarına göre değiştirmesi gerektiğini,
Şu anki üreticilerin de ortak olacağı, ithalatın önüne geçecek şekilde bu üreticilere hammadde de temin edecek, devlet tarafından desteklenecek en az 3 adet cevhere dayalı tesis yatırımının gerekliliğini,
Fark yaratmayacak yeni yatırımların önüne geçecek tedbir alma gerekliliğini, şirket birleşmeleri ve satın almaların desteklenmesini,
Her sektörde olduğu gibi demir çelik sektöründe de Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yapılan ithalattaki artışların önüne geçebilmek için işlem ve ödemelerin sadeleştirilip, zorunlu olmayanların ortadan kaldırılarak sektörün ithal ürünler yerine iç pazardan ürün temin edebilmesinin sağlanmasının önemini, Katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik çalışmalara ağırlık verilmesini vurgulamaktalar.
Stratejik bir sektör olan demir çelikte yerli üreticilerin dünya piyasalarında rekabet edebilmesi, devletin yönlendirici, destekleyici olmasına ve sektörün yeniden yapılanmasına bağlı görünüyor.