Demek ki henüz ihtiyaç yokmuş!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

Merkez Bankası'nda dün banka ekonomistleriyle bir toplantı yapıldı. Merkez Bankası'ndan toplantı devam ederken gelen bilgi notunun giriş bölümündeki görüşler, Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamaları çağrıştırıyor. Son bölümde ise rezerv opsiyon mekanizması ve yabancı para zorunlu karşılıkları aracılığıyla brüt rezervlerden döviz likiditesi sağlanacağı belirtiliyor. Gelin önce açıklamanın tümüne göz atalım:

- Yurtiçi talepte ve ihracatta ılımlı bir büyüme gözlenmektedir.

- Altın ticareti hariç tutulduğunda cari işlemler açığında gözlenen kademeli iyileşme sürmektedir. Yılsonunda cari işlemler açığının GSYH'ye oranının orta vadeli program tahmininden düşük olması beklenmektedir.

- Döviz kuru gelişmeleri, enflasyon üzerinde geçici bir etkiye sahip olacaktır.

- Türkiye'de para politikası orta ve uzun vadeli fiyat istikrarı amacına odaklı olarak şekillenmektedir.

- Yüksek frekanslı veriye olan bağımlılık ortadan kaldırılarak Türk Lirası likidite politikalarının öngörülebilirliği artırılmaktadır.

- İhtiyaç duyulduğunda rezerv opsiyon mekanizması ve yabancı para zorunlu karşılıkları aracılığı ile de brüt rezervlerden döviz likiditesi sağlanacaktır.

Ne zaman ihtiyaç olacak?

Ne deniliyor açıklamanın son bölümünde; rezerv opsiyon mekanizması ve yabancı para zorunlu karşılıkları aracılığı ile brüt rezervlerden döviz likiditesi sağlanacaktır. Ama ne zaman; ihtiyaç duyulduğunda. Demek ki şu durumda henüz buna ihtiyaç yok!

Bizim piyasaların durumu da Nasrettin Hoca'nın "Tam alışacaktı, öldü" fıkrasına benzemesin. Merkez Bankası sanki piyasaları her gün test ediyor, beklenen adımları sanki her gün erteliyor.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, doların yılsonunda 1.92 olacağını ilan ettiğinde herhalde "Dolar isterse 30 Aralık tarihine kadar kaç olursa olsun, isterse hep 2 liranın üstünde seyretsin, ben 31 Aralık'ta müthiş bir hamleyle 1.92'yi tuttururum" diye düşünmemiştir.

"TL'nin değerini aslanlar gibi korumak" ve "Dövizin belini kırmak" için bir şeyler yapılması gerekiyor. Bu konuda herkes görüş birliği içinde. Merkez Bankası da! Ama üzerinde görüş birliği sağlanamayan konu, yapılacak bu şeylerin zamanlaması.

Baksanıza Merkez Bankası ne diyor rezerv opsiyon mekanizması ve yabancı para zorunlu karşılıkları kullanılarak döviz likiditesi sağlanması konusunda; ihtiyaç duyulduğunda. Bu vurgunun anlamı açık, Merkez Bankası en azından şimdilik bu operasyona gerek duyulmadığı görüşünde.

İyi de, şimdi değilse ne zaman?

Şimdi değilse neler yaşandıktan sonra?

Dolar dün yine 2.05'in üstünde değil miydi, 2.10 olursa mı bu adımları atacağız?

Ya da, şu geliyor akla; Merkez Bankası demek ki mevcut durumdan pek de rahatsız değil.

Veya Merkez Bankası'nın beklediği bir şeyler var ve bunlar yaşandığında kur yönünü aşağı çevirecek. Ama, böyle bir beklenti varsa rezerv opsiyon mekanizması ve zorunlu karşılıklarla ilgili bu açıklama niye yapıldı ki? Piyasaya yine sözlü bir müdahalede bulunulması amaçlanıyor? Sanki piyasa bu tür sözlü müdahaleleri çok önemsiyormuş gibi...

"TL'yi MB'nin eylemsizliği vuruyor"

Merkez Bankası'nın üstünde sanki bir ölü toprağı var. Artık Suriye'ye yönelik operasyonun ertelenmiş olmasından mı, sözel müdahalelerin piyasayı etkilemeye devam edeceği beklentisinin korunmasından mı bilinmez, Merkez Bankası adım atmıyor, "Zamanı gelince atarım" demekle yetiniyor. Bugün o adım biraz "çıtlatıldı" hepsi o.

Ekonomi gazetesi Financial Times'ın yorumu da ilginç değil mi... Financial Times, "TL'yi Merkez Bankası'nın eylemsizliği vuruyor" şeklinde bir değerlendirme yaptı.

Reel kur endeksi 111.50'ye indi

Bu arada reel efektif döviz kuru endeksi ağustos ayında 111.50'ye indi. Endeks, temmuz ayında 114.57, geçen yılın ağustos ayında 118.89 düzeyinde bulunuyordu.

Türkiye, çok geriye gitmeye gerek yok, daha bu yılın ilk çeyreğinde endeksin 120'yi, hele hele 130'u geçmesi halinde neler yapacağını tartışıyordu. TL'nin böylesine değerlenmesine izin verilemezdi. Şimdi ise TL reel olarak 2011'in aralık ayından sonraki dönemin en değersiz konumunda bulunuyor. Reel kur endeksi aralık 2011'de 109.63 düzeyindeydi. Yani ağustosta son 20 ayın en düşük değeri söz konusu oldu.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada reel efektif döviz kuru endeksinin 110 civarına düştüğünü tahmin ettiklerini belirterek, endeksin daha fazla düşeceğini sanmadığını, dolayısıyla TL'nin de daha fazla değer kaybetmesini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını söylemişti. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar