Deja vu

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Belirsizliğin zirvede olduğu şu günlerde kafamı kurcalayan tek bir soru var: Yılın ikinci yarısında 2008'in mi, yoksa 2010'un mu tekrarını yaşayacağız? 2008 ve 2010 yıllarının ikinci yarıları tamamen farklı seyirler izlemişti.

Bu yılın ilk yarısında, 2008'in ilk yarısına benzeyen fiyat hareketleri yaşanabileceğini şubat ayında yazmıştım. Beklediğim gibi oldu. Petrol fiyatı yüksek seyrini korudu. Diğer emtialar da petrole ayak uydurdular. Asya merkez bankaları, rezerv biriktirme politikalarını sürdürdüler. Rezervlerin çeşitlendirilmesi kapsamında, Euro talebi arttı. Bitmek tükenmek bilmeyen sorunlara rağmen, Avrupa Merkez Bankası'nın(AMB) faiz politikası Euro'yu destekledi. 2008'in başlarında Bear Stearns adlı yatırım bankasının fonlarının batması, yaklaşmakta olan krizin habercisiydi. Sonrasında finans sistemi çöktü. 2011'de daha değişik olaylar gündemi meşgul ediyor. 2008 döneminde esamesi okunmayan ülke borçları, en önemli sorun haline dönüştü. Sıkıntılar o dönemde kurumsal seviyedeyken, bugün devletler düzeyinde yaşanıyor. ABD'nin bütçe açıkları, AB ülkelerinin iflası konuşuluyor.

2010 senesinin ilk yarısında; Yunanistan krizi etkili olmuş, EUR/USD paritesi 1.20'ye kadar düşmüştü. Hatta o günlerde 'EUR/USD bir seviyesine düşecek' diyen yorumcuların sayısı fazlaydı. Haziran 2010'da açıklanan ABD istihdam rakamı hayal kırıklığı yaratınca, 'ABD yeni bir tahvil alım programına başlayacak' beklentisi arttı. Aynı dönemlerde, Çin'den Euro bölgesini destekleyici açıklamalar da geldi. Sermaye, Dolar'dan çıkarak Euro'ya girdi.

2011'in ikinci yarısı için iki senaryo yazılabilir. EUR/USD; 2008'in ilk yarısında zirve, 2010'un ilk yarısında ise dip yapmıştı. Son dönemde risk iştahında bir düşüş gözleniyor. Risk iştahında genel bir düşüş yaşandığında, Dolar yükselir. Dolar şu aşamada bundan faydalanamıyor. Risk iştahındaki gerileme sürerse, Dolar yılın ikinci yarısında toparlanabilir. Diğer yandan; üçüncü tahvil alım programının konuşulması, 2010'un yaz aylarında olduğu gibi Dolar üzerinde baskı da oluşturabilir.

2011'in ikinci yarısının, 2008'in ikinci yarısına biraz daha benzeyebileceğini düşünüyorum. EUR/USD, bu yılın başında 1.29 seviyesinde idi. Bir ay önce 1.4950 oldu. Bugün 1.47 bölgesinde. Altı aydaki müthiş yükselişin ardından, benzer bir yükseliş ikinci yarıda da beklenebilir mi? Düşük bir olasılık. AMB'nin bunu engellemek isteyeceğini düşünüyorum. Bu hafta Euro Grup Başkanı Juncker: 'Euro aşırı değerli' açıklaması yaptı. Bu tip açıklamalar artabilir. Çok kısa dönemde Euro'nun gidecek biraz daha yeri olabilir, ancak 1.50 seviyesinin üzerinde AMB'den sözlü müdahaleler gelebilir.

İçeride ise yanlış bir algı var. Seçimin dönüm noktası olacağı düşünülüyor. Mevcut durum devam ederse TL yükselir, değişirse TL düşer gibi yorumlar artık sığ kalıyor. İşler dışarıda da iyi gitmiyor. Türkiye ile aynı kategorideki ülkelerin borsa endeksleri yılbaşından beri düşüyor. Bu durum sürerken, İMKB ne kadar ayrışabilir? Ayrıca; cari açık yükselirken, yeni ekonomi yönetimi önlemleri artırabilir. Munzam karşılıklar artmaya devam edebilir. Munzam karşılık politikasının mimarı olan TCMB Başkanı Başçı, bence yenilgiyi kolayca kabul etmez. İMKB'nin lokomotifi olan bankacılık sektörü üzerindeki baskı, seçimden sonra da sürebilir. TL'ye yüzde 10 faiz veren bankalar var. Zor bir dönemde iyi bir getiri sayılabilir. Dolar'daki yükselişten korunmak için, VOB'dan USD/TL kontratı satın almak bir alternatif olarak düşünülebilir.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019