DEİK Başkanı Nail Olpak, zor dönemden çıkışın formülünü verdi
Türkiye’nin sürdürülebilir döviz gelirini artırmak ve cari açığı kapatmak için önündeki en güçlü seçenek mal ve hizmet ihracatı. Buna turizm gelirlerini de eklemek gerekiyor. İhracatı artırmanın önemli bir ise ayağı ihracatçıları aynı çatı altında buluşturan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM). Bir diğer önemli ayağını da DEİK yani Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu.
TİM’i üreten, arayan ve satan taraf olarak kabul edersek, DEİK de ticarette diplomatik köprü kuran, ilişki geliştiren ve lobicilik yapan taraf. Elbette TİM ve DEİK’in yapısı bağımsız olsa da üyeler neredeyse aynı. Farklı bir ajandası olan ama tek amacı Türkiye’nin ihracatını artırmak isteyen iki önemli kurum. DEİK ülke iş konseylerinden oluşuyor.
Geçtiğimiz günlerde iş konseylerinin başkan ve yönetimleri yeniden belirlendi. 2 yıllık 3 dönem kuralının hüküm sürdüğü DEİK’te 154 ülke başkanı belirlendi. DEİK Başkanı Nail Olpak ile seçimleri ve DEİK’in yakın gelecek stratejilerini değerlendirdiği bir toplantıda bir araya geldik. Olpak, 2 konuda hassas olduklarının altını çizdi. Bütçe ve etkinlik. Her konseyinin üye aidatları ile bütçe oluşturduğunu belirten Olpak, “Aidatları konsey belirliyor.
Amerika, Almanya İş Konseyleri veya Dijital İş Konseyimiz 60 bin lira yıllık aidat belirledi. Dönem sonunda bütçede açık kabul edilmiyor. Kapanmasını istiyoruz, aksi takdirde yeniden aday olunamıyor. Bunun yanında başkan adayının o ülke ile kanıtlanabilir iş ilişkisinin de bulunması gerekiyor. Öyle 300- 500 dolar değil, kabul edilebilir bir asgari rakamdan söz ediyoruz” diye konuştu.
Kısaca hatırlatalım, 4 bine yakın üyesi bulunan seçimler sonunda 46 üye ilk defa iş konseyi başkanı oldu. 22 başkan ise 3. dönem kuralı gereğince görevini bıraktığı. Bu seçimde rekabet önceki yıllara göre dikkat çekti. 154 başkanlık için 190 aday çıktı. En büyük rekabetin yaşandığı Ukrayna İş Konseyi’nde ise sonunda tek listeyle girildi. Üyelik ülkenin ticaret hacmi ve nüfusla orantılı.
“Zor bir dönemden geçiyoruz”
“2024 yılının zor olacak” diyen Olpak, ticaretteki daralma, siyasi-bölgesel gerginlikler ve belirsizliklerin dünyayı derinden etkilediğini dile getirdi. Olpak şunları söyledi: “En iyi ortağımız olan AB’de ticaret daralıyor. 2024 AB ve ABD’de seçim yılı.
Siyasi ve ekonomik belirsizlik, rekabet koşullarının zorlaşması için negatif. Ancak Türkiye her dönem Avrupa’nın kritik tedarikçisi oldu. Yeşil Mutabakat bizim için bir sınav. Karşılıklı olarak birbirimizi iyi anlamamız gerekiyor, bu mutabakat bizim için bir ‘Yeşil Duvar’a dönmemeli. Şu an bile belirsizlikler bir topal ördek sürecini yaşatıyor”
“Yakın markaj uygulayacağız”
DEİK olarak işlerinin siyaset üretmek değil, iş yapmak olduğunun altını çizen Olpak, “Dünyayı 6 bölgeye ayırdık. Uzak yakın her bölge ile yakın ilişkilerimizi geliştireceğiz. Körfez’de ılımlı bir hava var. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri farklı fırsatlar barındırıyor.
Suudiler, ülkelerinde olağandışı bir inşaat faaliyeti sürdürüyor. Buradan çok daha fazla pay almamız için de çağrılar var. BAE ise enerji ve sanayi yatırımları ile ön planda. Asya ülkeleri hala bakir alanlar. Amerika’yı güney ve kuzey olarak ayırdık. Özellikle ABD potansiyel açısından çok değerli. Her eyalette en az 1 milyar dolar ihracat hedefimiz var” diye konuştu.
“Gelecek transit ticaret ve müteahhitlikte”
Mevcut koşullarda mal ihracatında yakın dönemde parlak rakamlar görülesinin zor olacağını vurgulayan Olpak, hizmet ihracatının bu dönemde öne çıkması konusunda çalıştıklarını söyledi.
“Sağlık turizmi saç ekiminden ibaret değil” diyen Olpak, “Daha geniş düşünmemiz gerekiyor. Nitelikli ve daha çok harcayan turist grubuna hitap etmek gerekiyor. THY açtığı yeni hatlarla buna imkân veriyor” dedi.
DEİK Başkanı Olpak, transit ticaret ve müteahhitlik hizmetlerinin yeni dönemde çok belirleyici olacağının da altını çizerek, özellikle transit ticaretinin trilyon dolarlık bir pazar olduğunu vurguladı. Olpak, “Ben iki temel alan görüyorum. Bunlardan biri müteahhitlik. Diğeri de transit ticaret. Burada ülkemize uğrayarak giden transit ticaretten bahsetmiyorum.
Yani Macaristan’dan bir malın Türkiye üzerinden Afrika’ya gitmesi de transit ticaret ama dünyada asıl büyük pasta ülke sınırlarına girmeden yapılan transit ticarette. Trilyon dolarlarla ifade edilen transit ticaret rakamları söz konusu. Ve ülkeler bunu teşvik etmek için değişik mekanizmalar devreye almış durumda.
Diyorlar ki ‘sen gel bunu benim ülkemde yap, ben de sana vergi avantajı sunayım.’ Bunu hayata geçirmemiz gerekiyor. Müteahhitlik sektöründe dünyada öncüyüz. En büyük şirketler sıralamasına giriyoruz. Ancak ciroya bakarsanız diğer ülkelerin çok gerisindeyiz. Özellikle Afrika’da ciddi bir pazar var. Çin egemenliğine karşı mücadele veriyoruz.
Tabii orada Çin Eximbank’ının sağladığı yüksek avantajlar var. Amerika’ya Avrupa’ya ‘gelin siz finanse edin biz yapalım’ dedik ama çok etkin olamadı. Türkiye bu kıtada çok seviliyor. Finansman konusunu mutlaka çözmemiz gerek. Bir diğer önemli konu da müşavirlikler. Orada batı egemenliği var. Biz kuramıyorsak, satın alma yoluna gidilmesi gerek. Güçlü bir müşavirlik, yapılacak işlerde yerli tedarikin önünü açar” diye konuşu.