Değişime direnmeyin, kucaklayın'

Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR
Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR EKONOMİ GÜNLÜĞÜ [email protected]

Portföy yönetim ve emeklilik şirketleri 2018 yılında uygulamaya girecek yeni düzenlemeye hazırlanıyorlar. Düzenlemeye göre yeni yıl itibariyle emeklilik fonlarının yüzde 40'ından fazlası aynı portföy yönetim şirketi tarafından yönetilemeyecek. Düzenleme öncesinde harekete geçen portföy yönetim şirketleri arasında ciddi bir rekabet başlamış durumda. 

 Ünlü Portföy Yönetimi Genel Müdürü Murat Gülkan, yeni düzenlemeyi değerlendirirken, ‘olumlu’ bulmakla birlikte ‘eksikleri’ olduğunu belirtiyor. Gülkan, sektörde büyük oyuncuların kendi aralarında centilmenlik anlaşması imzaladıklarına yönelik söylentilerin olduğunu, bu durumun da mevzuatın ruhuna aykırı olduğunu belirtti.

"Türkiye'de bu birikim varken bu değişime direnmek yerine değişimi kucaklamak ve sektörü birlikte büyütmek gerekiyor" diyen Gülkan, sektöre şu şekilde seslendi: "Bütün teşvikleri, herşeyi kendine yontan, müşteri menfaatlerini bir kenara bırakan bir mantıkla ilerleyemeyiz maalesef.  Yüzde  40'lık düzenleme gerekli ama yetersiz bir düzenleme olmuştur. Arzu edilen neticeyi ilk aşamada vermeyecektir. Yazık olan şu ki, Türkiye'nin en sofistike sektörlerinden bir tanesi kendine yakışanı yapmak yerine hala bu değişime direniyor. Anlamsız bir direnç sergiliyor. Bu değişime direnmek yerine bilakis bu değişimi kucaklamak, ön ayak olmak daha da ileri gitmesi için ortaya bir bilgi birikimi koymak gerekiyor. Ama ben yine de ümitliyim. Yüzde 40 önemli bir dönüm noktası. Arkası da mutlaka gelecektir."

Rekabet yerine ilave tedbirler gelecek

Bu işin şeffaf ve rekabetçi bir şekilde olması gerektiğinden söz eden Gülkan, şöyle devam etti: "Düzenleme ile ilk aşamada çok fazla birşey değişmeyecek. Arzu ettiğimiz şekilde sektöre rekabet gelmeyecek. Benim beklentim yüzde 40'lık düzenlemenin ardından ilave tedbirler gelecektir. Aslına bakarsanız; sıkıntının ne olduğu belli. Yurt dışında bu sıkıntıların nasıl aşıldığı da belli ama bu mesajları ısrarla duymazdan gelen bir sektör var. Devlet gereğini yapacaktır. Çünkü kamu menfaati sözkonusu."

45 milyar liralık fon el değiştirecek

Emeklilik fonlarının yüzde 60'ının el değiştireceğinden söz eden Gülkan, "Sistemde bugün itibariyle sanırım 40-45 milyar liralık fon el değiştirecek. Halen sektörde 7 büyük oyuncu hakim durumda. 4'ü özel, 3'ü kamu sektörün büyük kısmını elinde tutuyor. 4 özel şirket arasında dışarıya çok fazla bir çıkış beklemiyorum" dedi. Gülkan, burada kamu bankalarının iştiraklerinin öncü rol üstleneceğini tahmin etti. Gülkan, DÜNYA'ya sektördeki sıkıntılar ve yapılması gerekenlerle ilgili açıklamalarda bulundu. 

Bir türlü yol alamıyorduk

-Ekonomik büyümeyi finanse etmek için yurt içinde de belli bir büyüklüğe ulaşmış kurumsal yatırımcı tabanının olması çok büyük önem arzediyor. Fakat yıllarca tartışmanın bu noktasından sonraki aşamalarında bir türlü yol alamıyorduk. Yurt dışında bakıyorsunuz, kurumsal yatırımcıların fon büyüklüğünün GSMH'ya oranı yüzde 25'lerden başlayıp yüzde 60'lara kadar çıkıyor. Türkiye'de ise bu oran yüzde 4'lerde. Buna gerekçe olarak da çok kolaycı argümanlar ortaya atılıyor; faizlerin yüksek olduğu belirtiliyordu. Bu doğru değil. Türkiye'de faizlerin çok düşük seyrettiği, reel faizlerin negatif yaşandığı uzun bir dönem yaşandı. Bu dönemde de yine fonlar büyümedi.  Demek ki sorun başka yerdeymiş. 

Performansa dayalı bir sistem yok

-Ele alınmayan, kimsenin çok fazla bahsetmediği bir konu Türkiye'de yönetilen fonların performansı iyi midir? Aldıkları ücretleri hak ediyorlar mı? Parasını profesyonel yatırımcılara emanet eden yatırımcılar anlamlı bir getiri elde etmiş midir? gibi sorulara pek temas edilmezdi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in bu konuda çok önemli girişimleri oldu. Biliyorsunuz; devlet bireysel emeklilik sistemine yüzde 25 gibi çok bonkör bir katkıda bulunuyor. Bu katkı ilk gündeme geldiğinde, yani 3.5 sene önce devlet o zaman demişti ki, 'Bu sistemin gidişatından memnun değilim. Katkıda bulunacağım. Sistemi sübvanse edeceğim. Siz de gelin uluslararası örneklerde olduğu gibi emeklilik şirketleri bütün topladığı paraları kendi grup şirketine yönettirmesin.' Örneğin;  Japon emeklilik fonu Türkiye'de beğendiği fon şirketine fonlarını yönettirebiliyor. Çünkü yurt dışında emeklilik şirketleri kendilerine emanet edilen paralar konusunda ne yapmaları gerektiği konusunda son derece netler. En iyi fon yöneticisini bulup onlara yönettiriyorlar. Performansa dayalı bir sistem var orada. Türkiye'de ise böyle bir değerlendirme, böyle bir süreç yok maalesef.

Yerli bir fon endüstrisinin gelişmesi şart

Eğer Türkiye, İstanbul bir finans merkezi olsun diyorsak bunu yapmalıyız. Finans Merkezi olmak bir  ekosistem gerektiriyor. Bir bütün olarak hukuki düzenlemeler, sermaye piyasası mevzuatı ile birlikte olmazsa olmazlarından bir tanesi yerli bir fon yönetimi endüstrisinin gelişmesi gerekiyor. Şirketlerimiz büyümelerini finanse etmek için kaynak ararken nasıl kollarının altına İngilizce dosyaları alarak Londra'ya gidip yatırımcıları dolaşıyor.  Gelecekte bölgemizdeki finansman ihtiyacı duyan ülkeler, ihtiyaç duyduğu sermayeyi temin etmek için Türkçe prospektüsler yazıp gelip SPK'ya başvurup Türk hukuk ve mevzuatının çatısı altında Türk sermaye piyasalarında yatırımcılar ile buluştukları zaman o zaman biz de Finans Merkezi olmuşuz diyebeliriz. Bunun olması için de yerli fon yönetim endüstrisi olmazsa olmazlardan bir tanesi.

ÖST'lerin boş bir senet kadar itibarı yok 

Türkiye büyüklüğündeki bir ekonomide özel sektör tahvili olmaması bir garabettir. Özel sektör tahvil ihraçlarında temerrüde düşen şirketlerle ilgili düzenlemelerde büyük boşluklar ve eksiklikler var. Temerrüde düşen bir şirketin tahvili nasıl muamele görecek?  Piyasası devam edecek mi? Hangi şartlarda alınıp satılacak? Yeniden yapılandırılması için hangi şartların yerine getirilmesi lazım?

En basitinden şirket geldi, 'Ben tahvilimi ödeyemiyorum' diye masaya oturdu, ne olacak? Oysa ki, yurt dışında Tahvil Yatırımcıları Genel Kurulu gibi bir mekanizma var. Bizde bu tamemen boşluk halinde. Tahvil yatırımcılarının kanuni haklarını koruyacak takip etmelerini sağlayacak düzenlemelerde büyük eksikler olduğu anlaşıldı. Bir temerrüt gerçekleştiğinde tahvil yatırımcılarının bu şirkete karşı takibat başlatma ve haciz koyma gibi işlemlere başvurma imkanı sıfır. Çünkü Türkiye'de hukuki mevzuatlara göre 3 tip kağıt tanımlanmış: Çek, senet, poliçe. Enteresan bir şekilde özel sektör tahvili bir senet kadar itibar görmüyor ülkemizde. Bir temerrüt olduğu zaman yatırımcının tamamen elinin kolunun bağlı olması haksızlık. Düzenlemeler yakında geliyor.  ÖST piyasası da buralardan alınan derslerle birlikte büyüyerek devam edecektir.

Finansal Danışmanlık düzenlemesi yolda

BES'de mevcut düzeni savunanlar diyor ki, 'yatırımcı memnun olmasa şirketini değiştirir.' Fakat pratikte yatırımcı kalma veya değiştirme yönünde doğru karar verebilmek için gereken enformasyona ulaşamıyor. Bu fonların anlamlı sıralaması yani elma ile elmayı kıyaslayan bir dataya ulaşmak imkansız. Ancak sevindirici olan SPK'nın Finansal Danışmanlık ile yeni bir düzenlemesi yolda. Yurtdışında olduğu gibi Bağımsız Finansal Danışmanlık endüstrisinin gelişmesi gerekiyor.  Katılımcıların emeklilik planlarını seçmesine yardımcı olacak danışmanlık sektörünün gelişmesi lazım ki, bu cangılın içinden yatırımcıları yönlendirebilsin. Finansal danışmanlık müessesi ile serbest piyasa dinamikleri devreye girecek. Böylece yani iyi yapana daha çok, kötü yapana daha az fonun gideceği bir düzen kurulabilir. Bu tabi sektörümüzün gelişimi açısından atılmış yeşil bir filiz, sonuçlarını hep birlikte gelecekte göreceğiz.

GYF'ler reel dünya ile finansal dünyayı birleştirdi

Ünlü Portföy, yaklaşık 600 milyon liralık bir fonu yönetiyor. İki adet GYF'ler dahil 9 tane fonu bulunuyor. Gülkan, GYF'lere ağırlık verdiklerinden söz ederek, "Gayrimenkul şu anda ilginç bir dönemden geçiyor. Ciddi bir paradigma değişkliği var. Ezberlerin bozulduğu bir dönemi yaşıyoruz. 70 yıldır devam eden neredeyse kesintisiz fiyat artışlarının duraksadığı bir dönemden geçiyoruz. Fiyatların düşmesi ise bizim için alım forsatı doğuruyor " dedi. GYF'lerin yatırmcı ile finansal dünyayı buluşturmak için doğru bir enstrüman olduğunu belirterek, "GYF'ler önümüzdeki dönemde en önemli varlık sınıflarından birisi olacak" dedi. Gayrimenkul Yatırım Fonu'nun yatırımcılara çok net bir artı değer sunduğunu belirten Gülkan, "Bizim 2 tane gayrimenkul yatırım fonumuz var. İlkinde konut, ikincisinde ofis yatırımı yaptık. Yakında yeni bir fon kuracağız, buraya da ticari gayrimenkule yatırım yapacağız. İnce eleyip sık dokuyoruz" dedi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar