Değişime direnmeye çalışmak normalleşme değildir!
Finansal piyasalardaki son kapanış fiyatları, bazı kesimleri kısmen rahatlatmış veya 15 Temmuz öncesindeki fabrika ayarlarına dönülmesi konusunda umutlandırmış olabilir. Bu türden yaklaşımların kesinlikle gerçekçi olmadığını ve normalleşme sayılamayacağını düşünüyoruz. Söz konusu tarih, ülkemiz açısından çok önemli bir dönüm noktasıdır ve öncesine ilişkin tüm beklentiler anlamsızlaşmıştır!
Gerek küresel ve gerekse yerel piyasalar, uzunca bir süredir gerçeğe dayalı beklentileri değil acil ihtiyaçlarını fiyatlamaktadır. Geride bıraktığımız hafta sonunda açıklanan ve hayal kırıklığı yaratan ABD ikinci çeyrek büyüme rakamı, ekonomik temenniler açısından olumsuzdur; dolar faizlerindeki yükselişin öteleneceği beklentisinin güçleneceği beklentisi ise risk alma isteğinin artacağı anlamına gelmeyebilir.
Bugüne kadar sorunları ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramayan çok düşük faizlerin, bu aşamadan sonra tam aksi yönde sonuçlar üretmesi olası değildir. Fiyat hareketlerinin istikrarsızlaşması, güven bunalımının derinleşmesi, verimliliğin gerilemeye devam etmesi ve ekonomik beklentilerin olumsuzlaşması kaçınılmazdır. Dolara olan güvenin sarsılması ile beraber diğer paralara ve bunlar cinsinden yapılacak yatırımlara güvenin artacağı varsayımı, finansal piyasaların çaresizliğinden veya züğürt tesellisinden başka bir şey değildir.
Bu ayın ortasında ülkemizde yaşamak durumunda kaldığımız büyük musibet, tüm küresel dengeler açısından oyun değiştirici özelliklere sahiptir; böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi devam edilebilmesi olası değildir. Riskten kaçınma eğiliminin yeniden güçlenmesini ve yıkıcı olmasını önlemek adına sergilenen yaklaşımlar çözüm olamaz.
Ülkemizin tasarruf açığını finanse eden ve borçların çevrilmesine destek verenler ile başarısız olan kalkışma sonrasında meydanlara inenler arasındaki büyük çıkar çatışması alenileşmiştir. Farklılaşan küresel koşulların da katkısıyla hem komşularımızla ekonomik ilişkilerin düzelmesi, hem de finansal sermayeyi hala yönlendirebileceğini iddia eden ve yaşamak zorunda olduğumuz kalkışmayı azmettirenler ile olan ilişkilerin eskisinden daha iyiye gitmesi mümkün değildir. Herhangi birinin eksikliği ise beklentilerin olumsuzlaşması ve kırılganlık algılarının güçlenmesi anlamındadır. Kısa vadeli bir sakinleşme için, bu olanaksızlığın söz konusu olmadığı varsayılmaktadır!
Ayrıca Türkiye İstatistik Kurumu tarafından geride bıraktığımız hafta içinde açıklanan tüm veriler, 15 Temmuz sonrası açısından değersizdir; beklentiler eski haline getirilemeyecek şekilde değişmiştir. Tüm hesapların yeni baştan yapılması zorunludur; eski hesaplara bağımlı olan ve yanlışlarının esiri olduğu için gerçekçi olamayan finansal piyasaların normalleşmesi kısa vadeden öteye olası görünmemektedir. Etkili ve yetkili kesimlerin bu durumu görmezden gelme ısrarı, sorunları daha da ağırlaştırarak ileride ek maliyetlerin sebebi olabilir!
Ülkemizdeki kırılgan yapısal özellikler açısından, bağımlılıklara dayalı kısa vadeli ekonomik öncelikler ile orta vadeli siyasi nitelikte olanlar açısından ciddi bir değişim yaşanmaya başlamıştır. Her iki grubu birlikte yürütmek ise giderek olanaksızlaşmaktadır. Böyle bir açmaz yokmuşçasına, gerçeklerden kaçarak yola devam etmeye çalışmak çok sıkıntılı olmaya adaydır!
Dolara karşı Türk Lirasındaki kayıpların yarısının geri alınmış gibi görünmesi yanıltıcı olabilir! Sistemi oluşturan kurumsal yapının çabası ve vatandaşın hesapsız fedakarlığına rağmen, yaşanan düzeltme çok düşüktür; döviz sepeti bazında, son iki haftadaki kaybın ancak yüzde 10’u geri alınabilmiştir! Enflasyon ve büyümeye ilişkin beklentiler olumsuzlaşmış, mali sektör ile kamu kesimine ilişkin endişelerin güçlenmesi önlenememiştir!
Orta vadeli siyasi tercihlerin öncelikli hale gelmesi gereği, hemen yukarıda kısmen özetlediğimiz olumsuzluklar üzerinde belirleyici niteliktedir. Son bir haftadaki göreceli sakinleşmeye normalleşme diyebilmek için, tüm olumsuzluklar konusundaki genel farkındalığın çok yetersiz kalması gereklidir; gündemimizdeki büyük değişim bunu doğrulamamaktadır! Aksini iddia edenler, sisli havada ava çıkmak zorunda kalanlardır!