Değişim baskısını ensesinde hissetmeli!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

İkinci Dünya Savaşı'ndaki başarılı komutanlığından sonra 1952'de Amerikan Başkanlığı'na seçilen Eisenhower, görevin ilk yılında talimatlarının yerine getirilmediğini hayretle görmüş. Emrin ifasını esas alan askeri bir terbiye ile yetişmiş olan başkan, siyasetin farklı bir alan olduğunu, siyasi iradenin nefesini ensesinde hissetmeyen bürokrasinin, emir dinlemeden başına buyruk hareket edebileceğini öğreninceye kadar vakit kaybetmiş.

Bu hikaye neden aklıma geldi? Malumunuz, mahalli seçimlerden sonra  hükümetimizin ABi'nin öngördüğü reformları hızlandırması, ilişkilerin tekrar ivme kazanması bekleniyor. Fakat AB yetkililerinin dönem dönem "yasalardaki değişiklikler iyi ama bir de uygulamayı görelim" sözleri karşısında, yasa yapmakla, yasaları güçlü uygulama iradesiyle desteklemenin çok farklı olduğunu hatırlamadan edemiyorum. Etrafıma bakınca, demokratik zihniyet ve uygulamaların ülkemizde yerleşmesi için yoğun çabaya ihtiyaç olduğunu görüyorum.

Yasalarımıza göre işkence yasaktır. Yapan kamu görevlisi cezalandırılır. Fakat hepimiz biliyoruz ki, ülkemizde işkence eskisi kadar yoğun olmayabilir ama bal gibi vardır. Bazen işkence sırasında adam ölür ama işkencecilere bir şey olmaz.  Polisler arkadaşlarını korur, yeminlerini unutan bir kısım tabip işkence mağdurlarına sağlam raporu verirler, diğer bazı kuruluşlar davaların uzamasına, düşmesine, zamanaşımına uğramasına imkan tanırlar.

Özgürlüklerin daraltılması, koşullar getirilerek bunlardan yararlanmanın zorlaştırılması çok daha yaygın. Daha önce kısaca değindiğimiz bir örneği  hatırlatalım. Bir süre önce değiştirilen Dernekler Yasası, derneklerin denetimini polisten İl Dernekler Müdürlüğü isimli sivil yapıya verdi. Fakat o da ne? Polisteki cemiyetler masası görevlileri yeni müdürlüğe geçtiler. Yönetmeliklerle yasanın amaçladığı çok tartışmalı olan bir denetim yapısı oluşturdu. Kafalar değişmedi. Tebligatları posta yerine polisle yapılmaya devam ediliyor.

Özgürlükler dahil genel bir yaklaşım sorunu var. Bürokrasi, kamuya hizmet veren değil tahakküm eden bir tutumun temsilcisi. Basit bir örnek. Karayolları, OGS borcu olan araçların aygıtlarını iptal ediyormuş. Ardından geçen araç sanki OGS olmadan kaçak geçmiş gibi muamele yapıyormuş. Borcunuzu ve cezalarını ödedikten sonra cihazınızı açtırmak iki hafta sürüyormuş. Üzerinde çalışılsa, ahlaksız sürücüyle borçlandığını bile fark edemeyen dalgını, çalanla geçici olarak parasız kalanı istatistik olarak ayıracak yöntemleri bulabilirsiniz. Cihazı çabuk kurgulayacak metodu geliştirebilirsiniz. Ama ben devletin gücünü göstereyim diye yola çıkarsanız, vatandaşa işkence edersiniz

Başbakanlık kamu hizmeti veren her kurumda sistemi vatandaş adına gözetleyen bir denetleme yapısı oluşturmalı. Burada hayatın muhtelif alanlarından gelen deneyimli ve birikimli kişiler yer alabilir. Bunlar hem yasaları uygulamaya geçiren belgeleri hem icraatı inceleyerek, demokratikleşme, insan haklarını kollama ve vatandaşa saygıyla hizmet konularında tavsiyelerde bulunabilir. Faaliyetlerin ve sonuçları merkezi bir kuruma bildirilebilir. Bu kuruluş, alandaki başarılı uygulamaları diğerlerine duyurur, uygulamaya ilişkin düzenlemelerin değiştirilmesini teşvik eder, gerektiğinde yasa değişikliği önerir. Yoksa tek yasa değiştirmekle olmuyor. Bürokrasi, değişim baskısını ensesinde hissetmeli!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019