Değişen yatırım ortamı ve seçenekler
Zerrin ÖNEY / Yatırım Finansman Menkul Değerler
Dünya gündemindeki en önemli konu, dünyanın en büyük 20 ekonomisinin resmi temsilcilerinin, yani G-20'nin geleceğe yönelik alacağı ekonomik kararlardır. G-20'nin de nihai amaçlarından en önemlisi, dünya ekonomisinin yeniden sağlıklı büyümeye geçmesini sağlamak olmalıdır.
Toplantıdan çıkan en somut sonuç ise, bankacılık sisteminde sermaye miktar ve kalitelerinin artırılması ile borçlanmalarda yüksek kaldıraç oranlarını caydırıcı önlemleri içeren yeni kuralların (buna üst yönetici konumundakilerin aldığı primler de dahil) 2012 sonuna kadar uygulamaya konulmasının hedeflendiği duyurusuydu. Bu yeni önlemler ve regülasyon kararları ile risk alarak büyüme tam bir tezat oluşturmaktadır.
Türkiye'de yatırımcıları rahatlatan gündem ise Orta Vadeli Ekonomik Program'ın açıklanması idi. Türkiye'nin 2012 yılına kadar makro hedeflerini belirlemesi ve bunu ilan etmesi kredi kuruluşları tarafından oldukça olumlu karşılık buldu. Özellikle global kriz yaşanırken Türkiye'nin G-20 ülkeleri arasında mevduat garantisini ve borç garantisini genişletmeyen bir kaç ülkeden biri olmasına dikkat çekiliyor. Aslında kriz Türkiye'de makro ayarlama açısından bir dengeleme unsuru olarak görülebilir. Önümüzdeki dönemde düşük enflasyonla kamu borcu azaltılıp yüksek büyüme sağlanabilir. Tabii yurtdışından gelecek kaynağa da önemli ölçüde ihtiyaç olduğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Her ne kadar artık gündemden çıktıysa da, IMF destekli bir stand-by anlaşması orta ve uzun vadede Türkiye'nin yatırım yapılabilirliğini pozitif etkileyecektir.
Önceki hafta TCMB Para Politikası Kurulu 50 baz puanlık faiz indirimi kararı ile piyasaya enflasyonun düşeceği öngörüsüne devam ettiğinin sinyalini vermiş oldu. Önümüzdeki günlerde faiz oranlarında 25 baz puanlık bir indirim daha bekleniyor. Düşen faiz ortamında yatırım kurumları da yatırımcılara alternatif ürünler sunma yarışına girdi. İMKB ve VOB'da riski seven yatırımcılar için uygun ürünler sunulmaya devam etmektedir. Bu gruptaki yatırım araçlarının yılbaşından bugüne bir değerlendirmesi yapıldığında performanslarının diğer yatırım araçlarına göre çok daha yüksek olduğu açıkça görülebilmektedir.
Riski sevmeyen yatırımcılar için ise, düşen faiz ortamında, yükselen yeni trendi fonlar oluşturuyor. Fonlar, gerek kurumsal gerekse bireysel yatırımcılar için yeni bir alternatif olarak tanımlanabilir. Özellikle son dönemlerde çıkan anapara garantili ve çeşitli ürünlere yatırım imkanı veren fonlar yatırımcıları düşük faiz-düşük döviz kısır döngüsünden kurtararak yatırımcılarına tatmin edici getiriler sağlama olanağı sunuyor.
Türkiye'de fon endüstrisi henüz emekleme aşamasındadır. Diğer gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda Türkiye'deki fon pazarının çok küçük olduğunu görüyoruz. Bu da bize paranın yeni adresinin fonlar olacağını, burada da çok büyük potansiyel olduğunu göstermektedir.
Sermaye piyasalarının gelişmesi ve çeşitlenmesi, Türkiye'nin büyümesi için vazgeçilmez ön koşullardan biridir.