Değişen koşullar öncelikleri farklılaştırabilir!
Geride bıraktığımız haftanın açılış ve kapanış seviyeleri arasındaki farklılıklar, finansal piyasalar ve küresel ekonomik eğilimler açısından belirsizliğin arttığına işaret ediyor. Ön plana çıkan jeopolitik gelişmeler, para otoritelerine ilişkin endişelerin eğilimler üzerindeki belirleyiciliğini azalttı; riskten kaçınma eğiliminin yeniden güçlenmesi ile birlikte fiyat oynaklıkları yukarı yönde hareketlendi.
En önemli güvenli liman olarak algılanan gelişmiş ekonomilerin devlet tahvilleri prim yaparken, hisse senetleri satış baskısı altında kaldı. Emtia fiyatları ise alt gruplar itibari ile farklı eğilimler sergiledi. Yapay destekler sayesinde mevcut seviyelerini koruyan döviz piyasaları sayesinde, gelişmeler kontrol sınırları dışına çıkmadı ve panik yaşanmadı.
Gelişmeler ABD kökenli jeopolitik hamlelerin giderek etkisizleştiğini ve söz konusu ülkenin yalnızlaşmasına sebep olduğunu düşündürüyor. Rusya’ya yönelik son yaptırımlar destek bulamıyor; Kuzey Kore ise tehditlere, aynı türden yanıtlar vererek geri adım atmıyor. Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan son açıklama ise ABD’yi iki uç tercihten birine zorluyor; ya geri adım atacaklar ve konuyu bir süre için rafa kaldıracaklar, ya da söylemlerinin gereğini yapacak ve sonuçlarına katlanacaklar! İlk saldırıyı Kuzey Kore yapar ise tarafsız kalırız, aksi olur ise işgale izin vermeyiz şeklindeki Çin söyleminin ciddiye alınması gerekiyor!
Gerginlik artışına tahammülü olmayan finansal piyasalar, ya bu konudaki gelişmelere görmezden gelecek veya ABD’nin gerginliği tırmandırmaktan kaçınacağı beklentisine oynamak dışında seçenek bulamayacak. Durum böyle olunca, para otoritelerinin muhtemel hamlelerine ilişkin gündem, yeniden ön plana çıkacak ve belirleyici olmaya başlayacak.
Geçen hafta içinde açıklanan ve beklenenden düşük çıkan ABD enflasyon rakamları, iyimser eğilimleri geri döndürmek için kullanılmaya çalışılacak. Fakat evdeki hesaplar çarşıya uymayabilir! Son bir yıl genelinde hisse senetleri çift haneli oranlarda prim yaparken, emtialar yerinde saymış ve enflasyon baskılarının düşük kalmasına yardımcı olmuş. Fakat son bir ay içindeki değişimlere baktığımızda durumun değişmekte olduğu dikkat çekiyor; hisse senetleri cüzi oranda geriler ve devlet tahvilleri güvenli liman olarak ilgi odağı olurken, emtia endeksleri yüzde 3,3’ü aşan oranda değerlenerek enflasyon baskılarının artabileceği yönünde sinyal vermeye başlamış!
Amerikan dolarının diğer paralara karşı yapay bir şekilde değer kaybetmeye zorlanması, riskten kaçınma eğilimini azaltarak piyasalarda iyimser eğilimlerin pazarlanmasını kolaylaştırıyor olabilir. Fakat aynı zamanda dolar bazındaki emtia fiyatları da bu durumdan etkileniyor ve yukarı yönde hareketleniyor; bu yan tesir, enflasyon ve faizlere ilişkin beklentileri olumsuzlaştırarak çok ciddi sıkıntılara sebep olabilir!
Ne şekilde olur ise olsun doların değer kaybetmesi, emtia fiyatlarının yukarı yönde hareketini hızlandırarak enflasyon baskılarını artırabilir; ABD para otoritesi piyasaların umduğundan çok daha seri bir şekilde faizlerini yükseltmeye ve bilançosunu küçültmeye başlamak zorunda kalabilir! Eğer böyle olur ise tahvil balonlarına ilişkin endişeler hızla güçlenir ve gelişen ekonomilere ilişkin kırılganlık algıları yeni zirvelere tırmanabilir. Bu açmaz doların değerini gerilemeye zorlayarak günü kurtarmanın sonuna yaklaşmış olabileceğimize işaret ediyor!
Orta vadede ve eşanlı olarak, küresel ölçekte sermaye piyasalarının yükselmesi ve emtia piyasalarını son bir yıl içindeki dalgalanma aralığında salınmaya devam etmesi ve doların diğer paralara karşı değer kaybetmeyi sürdürmesi pek olası görünmüyor. Finansal piyasalar ise riskten kaçınma eğiliminin güçlü bir şekilde geri dönmesini engellemeye çalışıyor; başka bir deyişle olanaksız olanı gerçekleşebilirmiş gibi pazarlamak durumunda kalıyor. Ancak, yeterince inandırıcı olamadığı için hiç istemediği halde taşıdığı riskleri artırmak zorunda kalıyor! ,
Böyle devam edilemeyeceğini bilen profesyoneller, jeopolitik gelişmeleri bahane ederek farklı arayışlara girebilir! Yaklaşan sonbahar ayları ile birlikte, eğilimler ve beklentiler ile bunlar arasındaki ilişkiler umulmadık bir hızla bozulabilir!