Değişen koşullar bazı umutları solduruyor!
Kafa karışıklıklarına rağmen umutlu olunmaya çalışılan yeni bir haftanın ilk günü, iyimser olunabilmesini zorlaştıracak türden belirsizlikleri beraberinde taşıyor. Faizlerin gerilemesine ilişkin heyecan ve umut kısmen solmaya başlıyor. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriler ise, gelecek açısından önemli bir şeyler söyleyemeyen ve beklentileri etkileyemeyen veriler olarak yerini alıyor.
Önce faizlere ilişkin heyecan ve umutla başlayalım. Küresel ve ulusal ölçekte, hem faiz gerilemesi ve hem de parasal genişleme lehine gelişmeler olumsuz baskıların etkisini azaltarak heyecan yaratmıştı! Veya böyle olacak şekilde kurgulanmış ve pazarlanmıştı! Avrupa Merkez Bankası, mevduat faizini biraz daha aşağı çekmiş ve Kasım ayında yeniden tahvil alımına başlayacağını açıklamıştı. ABD para otoritesi ise bu hafta yapacağı Açık Piyasa İşlem Komitesi Toplantısında, muhtemelen faiz oranlarını çeyrek puan geriletecek. Türk Lirası faizleri ise, geçen hafta içinde önden yüklemeli şekilde geriletilmişti. Risk alma isteğinin artması ile birlikte ekonomide canlanma umutlarının filizlenebileceği beklentisi uyarılmıştı!
Fakat hafta sonunda yaşanan bazı gelişmeler, tüm umutlara limon suyu sıktı ve riskten kaçınma eğilimini güçlü bir şekilde tetikledi! Son üç aydır, insansız hava araçları üçüncü kez Körfez Bölgesinde saldırı gerçekleştiriyor; öncekilerde olduğu gibi, malum kesimler yine İran’ı suçluyor! İlk ikisinde petrol tankerleri hedef olmuştu; bu kez Suudi Arabistan’daki bazı rafineriler vurulmuş ve üretim geçici olarak durmuş. Bu gelişme piyasalar tarafından görmezden gelinemedi; beklentiler olumsuz yönde farklılaştı ve tüm kısa vadeli hesaplar bozuldu!
Faiz düşüşü ve parasal genişleme beklentileri ile günü kurtarabilmeyi tasarlayanların oyunu şimdilik tutmadı! Jeopolitik gerginliklerin, artık kanıksanmış parasal yönlendirme çabalarından daha belirleyici olmaya başlaması önemli bir farklılıktı! Son saldırıda İran suçlandı; fakat saldırıyı Yemenli Husiler üstlenmesi malum kesimlerin tavrını değiştirmedi. Hafta sonunda yaşanan gelişme, başta petrol ve altın olmak üzere emtialar fiyatlarında sert hareketlere sebep olarak tüm piyasaları etkiledi. Üçüncü Dünya Savaşına biraz daha yaklaşılmış olabileceği endişesi güçlendi!
Daha önce Körfezdeki bazı gemilere yapılan saldırılarda hemen İran suçlanmış, fakat devamında yaşanacaklardan kaçınmak zorunda kaldıkları için tepkisiz kalınmıştı. Bu ülkeye yönelik herhangi bir saldırının nasıl bir tepki zincirini tetikleyeceği ve ne türden belirsizliklere sebep olacağı konuları eylemsizlikte belirleyici olmuştu. Zira gelecek ilk yanıtlardan birinin Hürmüz Boğazı’nın kapanması şeklinde olacağı ve özellikle saldırganlar açısından çok ciddi kayıplara sebep olacağı akıllardan hiç çıkmamıştı! Bu tehlike, gerçekleşme olasılığı biraz daha yükselmiş şekilde yeniden önümüze geldi! Özellikle gelişmiş dünyanın itidal çağrıları, tüm kesimler için kırmızı alarm anlamına gelir oldu!
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan rakamlar ise, olumlu sinyaller vermedi! Üçüncü çeyrek dönemin ilk ayında da canlanma konusunda mesafe kat edilemediği, faiz geriletme konusundaki çılgınlığın ise derinleşen endişeler nedeniyle gündeme geldiği kanaati güçlendi. Temmuz ayına ilişkin sanayi üretimi, perakende satışlar ve cirolara ilişkin rakamlar durgunlaşmaya bağlı istikrarsızlık tehlikesinin ciddiyetini koruduğuna işaret ediyor. Haziran ayı işsizlik verileri ise olumlu hiçbir mesaj veremiyor.
Özetle ifade etmek gerekir ise ekonomi çok sorunlu ve beklentiler olumsuzlaşmaya devam ediyor. Parasal genişleme ve faiz düşürme şokları ise eskisi kadar etkili olamayacak gibi görünüyor; yan tesirlerin olası faydadan daha büyük olma ihtimali riskten kaçınmayı teşvik ediyor. Jeopolitik gerginliklerin yükseldiği koşullarda ise, gelişmeleri kontrol altında tutmak giderek zorlaşıyor.