Değişen dünyada sadece üstünüzü mü değiştiriyorsunuz?
Teşekkür bekleyen çalışan
Büyük bir kurumda bir proje çalışmam vardı. Kurum kültürünü tanımak ve insan kaynağı yönetiminde yapılanları doğrudan öğrenmek amacıyla çalışanlarla teke tek görüşmeler yapıyordum. Görüşme yaptığım elemanlardan birisine sordum. “Kurum size eğitim veriyor mu? Aldığınız eğitimlerden memnun musunuz? En son ne zaman eğitim aldınız?”. Çalışan suratını ekşitti. “Ne gezer? Eğitim falan aldığımız yok” gibi bir cevap bekliyordum. Ama daha değişik bir cevap geldi. “Evet, eğitim alıyoruz. En son da 2 ay önce bir eğitim aldık. Ancak eğitimleri hep cumartesi gününe getiriyorlar. O kadar eğitime geliyoruz. Bir teşekkür bile etmiyorlar.”
Öğrenmek, öğrenmek yine öğrenmek
Dünyada büyük bir değişim yaşıyoruz. Değişim ivmesi de her geçen gün artıyor. Değişim, yeni bilgi ve becerileri gerekli kılıyor. Böyle bir dünyada ayakta kalabilmek, değişen dünyaya ayak uydurabilmek için bir profesyonelin sürekli olarak bilgi ve beceri bataryasını güncel tutması gerekiyor. Bunun da yolu öğrenmekten geçiyor. Günümüz profesyonelinin, algı antenlerini açık tutarak değişimleri gözleme, günceli yakalama ve de gerekli bilgi ve becerileri öğrenme zorunluluğu vardır. Profesyonel, her anı, her deneyimi, her fırsatı değerlendirerek öğrenmelidir.
Öğrenmezse ne olur?
Eğer bir profesyonel öğrenmezse, kendini yetiştiremezse ne olur sorusunun cevabı çok nettir. İş pazarının dışında kalır. Kimse kimseyi karagözü için bir yerde çalıştırmaz. Eğer kişi işini doğru yapıyorsa, düzgün yapıyorsa işini elinde tutar. Artık “psikolojik sözleşme” (Psychological Contract) kavramı geride kaldı. Eski zamanlarda, yazılı olmasa da, çalışanla işveren arasında yapılmış, bir sözsüz sözleşme vardı. Yani, bir işe girecektiniz ve ömrünüzün sonuna kadar o işte çalışacaktınız. Katolik nikahı gibi, bir kez evlendin mi, boşanma yok. Bu devirler geride kaldı. Çalışan, kendisinden bekleneni vermeyince işveren anında “ayrılıyoruz” deme hakkına sahiptir. Çalışan da işinden memnun kalmadığında her an ayrılabilir. Şunu hatırlatmakta yarar vardır. Bu söylediklerimiz, rasyonel çalışan ticari işletmeler için geçerlidir. Ama kamuda işe alma, işte tutma ve terfi meselelerinde başka dinamikler devrededir.
Eğitim
Öğrenmenin planlı, programlı, organize yapılan biçimine eğitim deriz. İşverenler, yeni beceriler öğrensinler, bilgilerini güncellesinler diye çalışanlarına eğitim verirler. Eğitim, bilgi beceri ve davranışta değişim sağlamak içindir. Bu eğitimler çoğu kez de işletmeye özgü değildir. Yani kişi, bu eğitimlerde öğrendiklerini başka işletmelerde de kullanır. Eğitim, geri alınan bir nesne değildir. Yani kişi işyerinden istifa edip ayrılırken işveren ona “Sana verdiğimiz eğitimi de bırak giderken” diyemez. Durum böyle olunca da, eğer işveren çalışanına eğitim veriyorsa, çalışanın bunun değerini takdir etmesi gerekir. Gittiği eğitimlerin hakkını vermeli, kendisine sunulan bu nimetten mümkün olduğu kadar yaralanmasını bilmelidir.
Peki, çalışanlar kendilerine verilen eğitimin değerini biliyorlar mı? Bazen yukarıda anlattığım biçimde, aldığı eğitim için, işverenden teşekkür bekleyen bilinçsiz çalışanlara rastlamaktayım. Ya da, gönderildiği eğitimde sürekli okulu kırmaya çalışan ortaokul öğrencisi davrananları da görmekteyim.
İşveren cephesi
United Technologies (UTC) bir Amerikan şirketi. Pratt & Whitney uçak motorları ve Otis asansörleri yapımcısı. 1996 yılından beri çalışanlarının eğitimine büyük önem veriyor ve yılda 12 bin dolara kadar da okul paralarını ödüyormuş. Ve bazı çalışanlar da eğitim alıp, başka şirketlere de gidiyorlarmış. Şirketin insan kaynakları yöneticisi şöyle diyor: “Biz entelletüel olarak meraklı çalışan istiyoruz. Eğitim alıp gitmelerini, eğitilmeden bizde kalmalarına tercih ediyoruz” Bu davranış da eğitimin işveren cephesine ışık tutmaktadır. Bazen işverenler “Eğitim de verdim, artık ebediyen benimsin” mantığı gütmektedir. Eğitim verip geliştirdiği elemanını kaybetmek istemeyen işveren , ayrılma nedenlerini iyi araştırmalı ve nedenleri ortadan kaldırmaya çalışmalıdır.
Sonuç
Bu kadar hızlı değişen bir dünyada siz de bir profesyonel olarak becerilerinizi ve bilginizi değiştiriyor musunuz? Bir işveren olarak fiziki yatırım yanında çalışanlarınıza ne kadar yatırım yapıyorsunuz?