Değişen dünyada bir şeyler yapmak gerek
Dünyada önemli değişimler, beklemediğimiz gelişmeler yaşanıyor. Hiç düşünemeyeceğimiz şekilde dünya ekonomisinin lideri Amerika’da 2008 yılında yaşanan kriz önce Avrupa’ya ardından bütün dünyaya yayıldı. Yüzde 10 seviyesindeki büyümesiyle dünya ekonomisini ivmelendiren Çİn ‘in büyümesi yüzde 7’lere gerilerken emtia piyasasında değişimler ve fiyat gerilemeleri yaşandı. Avrupa’daki durgunluk bizim gibi bu alanda ticareti yüksek olan ülkeleri yeni arayışlara itti. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan siyasal çatışmalar ve olumsuzluklar da bizi olumsuz etkileyen bir başka unsur oldu...
Değişen dünyadaki gelişmelere bağlı olarak bizim de yeni arayışlara girmemiz, yeni alanlara yeni ülkelere yönelmemiz gerekti. Avrupa ticaretimiz yüzde 52lerden, yüzde 36’lara gerilerken, Afrika ve Asya’da yeni pazarlarla, Rusya gibi pazarlarda gelişmeler sağlayarak dünya ticareti içersindeki payımızı yüzde 1’ler seviyesinde tutmayı başarabildik. Bunda bazı STK”larımızın çabaları ve iş dünyamızın drinamizmi önemli rol oynadı.
Ama son yıllardaki gelişmeler gerek şart olarak yeterlilik taşısa da, yeter şart olma açısından yeterlilik içeren bir tabloyu ortaya koymadı. İhracatımızın ithalatı karşılama oranı gerilerken, dış açığımız ve cari açığımız büyümeye devam etti. Büyümemizde gerileme yaşarken, işsizlikte yüzde 10’lar seviyesinde rakamlarla karşıyaştık. Özellikle genç işsizlikte yüzde 20’ler seviyesi ile ürkütücü bir tablo ortaya çıktı. İstihdam sorunumuz büyüdü.
Doğal olarak bu durum “Birşeyler yapma gereğini” yeni bir kalkınma modeli için hazırlığa girişmemizi zoırunlu hale getirdi.
Peki ne yapmalıyız?
Öncelikle dünyayı çok yakından izleyip, bize mukayeseli üstünlük yaratacak alanların neler olduğunu iyi saptamamız ve buna göre avantajlı olduğumuz alanlara süreklilik kazandıracak politikaları reformlarla geliştirmemiz gerekir.
Üretim yapımızın hangi özellikler taşıdığını araştırarak, bizi rekabetçi kılacak adımları atmalıyız. Rekabetçiliğimizi artırmak için üretimimizde ve ihracatımızda yerli katkı payını artırıp, ithal katkı payını azaltacak önlemleri yıllık programlarla geliştirmeliyiz. Buna bağlı olarak teşvik ve destek polilikalarını sürdürmeliyiz.
Sürdürülebilir bir envanteri oluşturmak için, hiç sakınmadan eksikliklerimizi belirleyip, değişmesi gerekenlerle ilgili projeler düzenlemeliyiz. Bunu doğru desteklerle uygularken, ölçülebilir sonuçlar elde edilmesini amaçlamalıyız.
Örneğin, kamu ve özel sektörde israfı önleyici politikalar üretilmesi, tasarruf bilincinin artırılması, ham maddede ve enerjide dışa bağımlılığın azaltılması gibi alanlarda desteklerle, yıllara göre değişim tablolarını gerçekçi bir biçimde izlemeliyiz.
Bizim rekabet gücümüzü artırmada önemli rol oynayabilecek olan KOBİ’lerimizi geliştirmek, büyütmek için çalışmalar yapmalıyız. KOBİ’lerin işbirliklerini, Ar-ge ve yenilikçilik alanlarında gelişimleri için bilgi ve teknonloji alanlarıının yaygınlaşmasına imkan yaratmalıyız. KOBİ’lerin üretim ve finansman sorunlarını saptayıp, rekabet güçlerini artırmak için gerekli önlemlerin alınmasına ihtiyaç olduğunu unutmamalıyız.Kobilerimizin yerli işbirlikleri kadar uluslararası işbirliklerinin de önemli olduğu bilinciyle hareket etmeliyiz.
Değişen dünyaya ayak uydurabilmek ve rakabetçi bir üretimle dünya ticaretinde gücümüzü arrtırmak için dünyadaki trendleri sürekli takip ederek, gelişmelere uygun daha rekabetçi sonuçlar elde etmenin yollarını açmalı değişim için sürekli olarak bir şeyler yapmalıyız.