Deftere bakıyor “hac” farz olmuş kasaya bakıyor “zekat”a muhtaç!...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Yazının başlığı bir iş adamı dostum ve hemşerimden duyduğum bir söz. Açıkçası ilk kez duyduğum ve çok veciz bulduğum bir ifade. Galiba bugünlerin Anadolu ve KOBİ esnafının durumunu da çok iyi ifade eden bir söz. 
Bu ifadeden hareketle bizim iş dünyamızın iç dünyasını ortaya koymak istiyorum. 

Ne yazık ki güzel bir bayram gününde…

 Bugün bayram. Üstelik “Cumhuriyet Bayramı”. 

Çocuk iken çocuklar gibi şen olduğumuz bayramlardan biri. Okulların resmi geçitlerde yarıştığı, gece fener alaylarının şehri dolaştığı, bütün milli duyguların depreştiği bayram.

 Bu bayram, 91 yıl önce kurulan cumhuriyetin bayramı. Cumhurun bayramı… Kısmetse 9 yıl sonra 100. yılını kutlayacağımız bir bayram. Artık geçmişte kalan ve düşlerimizi süsleyen bayram. 

Nitekim hükümet de bu duyarlılığı bilerek ve algılayarak Cumhuriyetin 100. yılını hedefl edi, akıllıca bir siyasetle 2023 yılına bazı büyük hedefl er koydu. 

Hükümet 2023 yılı itibariyle; 
● 2 trilyon dolar milli gelir, 
● Kişi başına 25 bin dolar milli gelir, 
● 500 milyar dolar ihracat, … gibi hedefl er benimsedi ve uzun bir süreden beri de bu hedefl ere referans yaptı. Açıkçası bu hedeflerin bazıları da moda deyimi ile “piyasa tarafından satın alındı”. 

Ta ki Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu ayın başında 2015- 2017 Orta Vadeli Programı açıklayıncaya kadar. Ali Babacan ve kadrosunun açıklamalarından sonra artık 2023 hedefl erinin hayal olduğu netleşti. Böylece ezberler bozulmuş oldu. 

Bugün itibariyle aşağıdaki sorulara “evet” diyorsanız yazının sonunu getirebilirsiniz. 

● Yıllardan beri ithalat cazibesini koruyarak gelmiş. Özellikle döviz kurundaki düşüşlerde ve büyümedeki artışlarda adeta ithalat patlamış. 

● Buna karşın ihracat aynı seyri aynı hızda göstermemiş. ● Borç da olsa dış dünyadan sağlanan çok ciddi yabancı kaynak girişi olmuş. Özel sektör aşırı şekilde içeride dışarıda neredeyse uçan kuşa borçlanmış. 
● Aynı şekilde bankacılık sistemi, kredi-mevduat yapısı yerine, dış kaynak sağlayarak içeride bireysel bankacılığa yönelmiş. 
● Ev, telefon, beyaz eşya, araba harcamaları tavan yapmış. 
● Dağ taş imara açılmış ve dev gibi alanlardaki minicik konutlar, iş yerleri, sosyal alanlar fahiş fiyatlarla alıcısını bulmuş. ● İnsanlar kazandığını gayrimenkule yatırmış. 
● AVM modası virüs gibi ortalığı sarmış ve cadde mağazaları ile çarşı esnafı neredeyse yok olmuş. 
● Kayıt dışı iş yapma ve eleman çalıştırma milli spor haline gelmiş. 
● Tahsil edilemeyen senetler ciddi boyutlara ulaşmış. 
● Çek kanunundaki değişiklikle çekler artık karşılıksız hale dönüşmüş. 
● Kapanan iş yerlerinin sayısı ve ifl aslar artmaya başlamış. 
● Kolay kazanma ve köşe dönme çabası ahlaki değerleri alt üst etmiş. 
● Kazanca göre vergi ödeme diye bir şey kalmamış. … Özellikle Anadolu esnafının ve KOBİ’lerin durumu bu gidişattan olumsuz olarak etkilenmiş. Yani esnaf dışındakiler kazanmış. 

Oysa bilançoları başka şeyi söylüyor, gerçek durumları ise başka şeye işaret ediyor. Bir başka ifadeyle; içi başka dışı başka, üstü ayrı altı. 

Bu olumsuz gidişten şikayetçi olan arkadaşım da başlıktaki sözü söyledi: “Deftere bakıyoruz “hac” farz olmuş, kasaya bakıyoruz “zekat” a muhtaç!...” 

Ne kadar doğru bir benzetme!...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar