Deflasyon tehlikesi devam ediyor
Saim YILMAZ / A Yatırım
Dünya genelinde ekonomik kriz sebebiyle bankalar borç verme kriterlerini sıkılaştırırken, yatırımcı tarafında ise hem hedge fonlar hem de yatırım fonlarından çıkış devam ediyor. Kötüye giden ekonomik göstergeler, artan işsizlik ve üretilen mal stoklarının artışıyla birlikte fiyatların düşmesi daha önce bahsettiğimiz deflasyon olgusuna hızla yaklaşıldığını göstermekte.
Yıllar boyunca artan kredi hacmiyle büyük bir alım gücü yaratıldığını görüyoruz. Konuttan hisse senetlerine kadar birçok finansal varlığın değeri astronomik rakamlara ulaştı. Global ekonominin 3 katından yaklaşık 12 katına çıkan kaldıraç oranı hazmedilemedi. ABD'de faize dayalı borçlar yaklaşık 50 trilyon $ olmasına karşın türev ürünlerin toplam tutarı 592 trilyon $ civarına kadar çıktı. Ve bilindiği gibi son dönemde ABD hükümetinin piyasaya enjekte ettiği fon tutarı 2.8 trilyon $. Borçlar toplamına bakıldığında anlamsız denebilecek kadar az bir rakam olduğu gayet açık. Bu bağlamda Obama hükümetinin kurtarma paketi olan 800 milyar $'lık yardımın ne derece fayda sağlayacağı da ortaya çıkmış oluyor. Zaten Obama'nın kendisi de bu duruma vurgu yaparak alınan önlemlere rağmen durgunluğun yıllarca sürebileceğini özellikle belirtmekte.
Önümüzdeki dönemde borçlanma adına çıkarılan ve çıkarılmaya devam edilecek olan devlet tahvillerinin alıcı bulması için, özel sektör tahvillerine göre daha yüksek faiz vermesi gerekliliği doğal bir sonuçtur. Bu durumda faizlerin artma eğilimi göstermesi ise kredi krizini daha da derinleştirir. Hepimizin bildiği gibi deflasyon, mal ve hizmetlerin fiyatlar genel seviyesindeki düşüştür. Özel sektör ve kamu borçları genellikle devletler açısından büyük önem arz etmez. Ancak bu borçların deflasyonla birlikte artması en büyük korkudur. Deflasyonun genel borçları aşağı çekmekle birlikte, bu borçların aynı zamanda deflasyonu daha fazla tetiklediği de iktisadi bir gerçektir.
Şirket ve banka bilançolarının beklentiler paralelinde kötü gelmeye devam etmesi ve fiyatlara nispeten yansımasının yanı sıra yılın 2. çeyreğinden itibaren alınacak önlemlerin de etkisiyle fırtınanın bir miktar dinmesi beklenebilir.
Türkiye tarafından baktığımızda ise sanayi üretimi, iç talep de dahil düşmeye devam ediyor. Ancak özellikle bankaların 2009 ilk çeyreğindeki bilanço kalemlerinde sıkıntıların daha net bir şekilde görüleceği kesin.
Teknik olarak baktığımızda 28.000 önemli direnç seviyesi. Geçilmesi halinde 31.000 seviyelerine kadar yukarı hareket devam edebilir. Aşağı yönlü hareketlerde ise 23.800 seviyesi kısa vadeli tepki alımları için dikkatle izlenmeye devam edilmeli. Ancak 28.000 seviyelerinin üzerinde kalınmadıkça dip arayışları devam edecektir. Haftaya %15.06 -15.41 bandında başlayan gösterge tahvilde, geçtiğimiz hafta maksimum %16.47 minimum %14.76 seviyesi test edildi. Bu hafta da bono piyasasında sıkışık bir seyir izleneceğini düşünüyoruz.