Dayanıklılık "çeşitlilik ve aykırıya sabır" gerektirir
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi'nin 1439'uncu sayısında Reyhan Oksay'ın Scientefic Amemican'dan yaptığı derlemeden yapacağımız alıntı bu yazının merkez düşüncesini oluşturacak:
"Bireysel deneyimleri farklı insanlardan oluşan grupların, karmaşık problemleri çözmede homojen gruplardan daha becerikli olduğu uzun zamandır biliniyor. Ancak bunun nedeni farklı çevrelerden gelen insanların ortaya attığı yeni farklı bilgiler değildir. Esas neden, farklı insanlarla ilişkide bulunan grup üyelerinin, alternatif görüşlere daha büyük bir hoşgörü ile yaklaşmaları ve ortak karar almak için çaba sarfetmeleri gerektiğini anlamalarıdır."
Şişecam Topluluğu 'nun düzcam üretimi yaptığı Çayırova, Mersin ve Lüleburgaz'da 1980'li yılların ortalarında üç büyük ahşap ambalaj tesisi vardı. O dönemde ORÜS dahil gezdiğim ahşap ambalaj tesislerinde hiç katrakla biçim yapıldığını görmedim ama, Şişecam'da düzcam ihracatı için üretilen sandıkların katraklarını biçen katraklar vardı.
Tomruklar Orman Genel Müdürlüğünden "tahsis" yolu ile alınıyordu. Dönemin hükümeti yeterli üretim yapılamadığını, özel kesime "tahsisle tomruk vermeyi" durdurduğunu işyerlerine haber vermeden açıkladı. Bu karar, düzcam ihracatı için hayati önem taşıyordu.
Genel Müdür Talat Orhon başkanlığında bir toplantı yapıldı. Durum gözden geçirildi. Pazarlamacı arkadaşlar, "İran, diğer Ortadoğu ülkeleri ve başta Mısır olmak üzere Kuzey Afrika ülkelerine ahşap ambalaj olmaksızın ihracat yapılamayacağını ısrarla söylüyorlardı.
Siyasi irade nezdinde yapılan bazı görüşmelerden olumlu sonuç alınamadı. Daha dar kapsamlı katılımın olduğu toplantıda, tomruk ithal edilmesi ve ambalaj sorununa uygun bir çözüm bulunması için Planlama Müdürlüğü görevlendirildi.
Ahşap ambalaj konusunu araştırmak için bu satırların yazarı ile Ceyda Erdem görevlendirildi.
Önce, ülkemizdeki "orman envalı durumu" konusunda araştırma yaptık. O dönemde özelleşmemiş olan kamuya bağlı Bolu'dan Artvin' e, Antalya' dan Taşucu kağıt fabrikasına kadar ahşap ambalaj için gerekli tomruk ihtiyacının durumu, karşılanma olanaklarını hızlı bir tur atarak araştırdık.
İvedi sorun, ihracatı kesintiye uğratmaksızın "tomruk ithalı" yapılmasına odaklandı. Belge bilgi merkezimizle birlikte bir tarama yaptık: World Wood Dergisi 'nın geriye doğru bir yıllık sayılarını ivedilikle getirttik.
İki gün içinde Şili 'nin "pinus radiata" adı verilen, kavakla çam arasında, hızlı yetişen, düzgün gövdesi olan bir çam türünün işimizi görebileceğini öğrendik. Hemen Şili' ye gidildi; durum incelendi, satın almadan sorumlu arkadaşlar devreye girdi; ivedi ahşap malzemesi sorunu çözülmüş oldu.
Gerekli ahşap ambalaj malzemesinin bulunması, sorunun ivedi çözülmesi işin en kolay yanı idi... Bu yazının merkez düşüncesi açısından asıl önemli olan, "sorunu çözdük, ithal eder dışsatımı sürdürürüz" algısına kendimizi kaptırmamamızdı.
Ahşap Ambalaj Komitesi
Anadolucam, Trakyacam ve Çayırovacam ahşap ambalaj bölümlerinde doğrudan ilgili olanlardan oluşan bir ekip oluşturduk. Ahşap ambalaj bağımlılığını azaltmak için önce "kavramsal çerçevede uzlaşmalı ve kurumun ortak aklını somutlaştırmalıyız" anlayışını hayata taşımak istedik.
Toplantıların kapsayıcı olmasını, mutlaka raporlara bağlanmasını, her toplantıda bir sonraki adımda ki işlerden kimlerin sorumlu olacağını, işin gerçekleştirme zamanını, öngörülerle sonuçlar arasındaki sapmaların nasıl ele alınacağını, sapmaları düzeltme mekanizmasının nasıl işleyeyeceğini net olarak tanımlayan bir yazılı metni herkese dağıttık; yanlış anımsamıyorsam, bu metni katılımcılara imzalattık da.
Toplantının ilk gününde gündeme çok sadık kalınmasa da, önceden belirlenen amaca uygun özgür tartışmalar yapıldı.
Toplantı akşamın ilerleyen saatlerine sarkmıştı. Toplantıyı kapatmadan önce, katılanlardan günün değerlendirmesini istedim: İlk sözü alan, şef konumundaki mühendis arkadaş, aşağı yukarı şunları söyledi: "Bu toplantının düzenlenmesi kendi açımdan çok öğretici olmuştur. Burada bir sorunu çözmek için katılımcı olmak önemli. O nedenle otosansür yapmadan, yanlış ve doğruluğuna çok takılmadan kendi zihnimde oluşanları aktarmak isterim. Ben, bir mühendis olarak, ' işin zor yanını üretim tesislerindeki çalışanlar olarak bizlerin üstlendiğini düşünürdüm.Akışların kontrol edilmesi, kalitenin tutturulması, fırın rejimlerinin korunması, makine-donanımın bakım ve onarımı, işletilmesi gibi sürecin bütün aşamalarında ağır yükün bizim omuzlarımızda olduğunu içtenlikle düşünüyordum. Burada bir günlük tartışma, sizin uyardığınız 'yanılabilme özgürlüğünü kullanma' önyargılarımı kırdı. Bizim 'elinde çantası lüks otellerde, sıcak mekanlarda keyifle iş yapan insan' olarak değerlendirdiğimiz pazarlamacı arkadaşların da çetrefil sorunları olduğunu öğrendim; kendi önyargılarımdan utandım. Pazarlamacı arkadaşla işbirliği yapmadan ürettiklerimizin gerçek değerini bulmayacağını kavradım. Pazarlamacı arkadaşlardan içtenlikle özür diliyorum. Bundan sonra ambalajından taşımasına, pazarlamacısından planlamacısına herkesin işin bir parçası olduğunu bilerek davranacağım."
Mühendis, teknisyen, finasmancı ve pazarlamacı arkadaşlardan çok sayıda el kaldırıldı. Sözü, genç ve istikbalinin parlak olduğu söylenen, gerçekten de uzun süre Şişecam'da çalışan pazarlamacı arkadaşa verdim. Sesinin tonundan, gözlerinin parıltısından ve seçtiği sözcüklerden içtenliği hemen anlaşılan genç pazarlamacı, "Çok benzer düşünceler bende de oluştu. Ben de müşterinin hassasiyeti, kaprisi, dünya rekabetinin giderek kızışması durumunda satış hedefleri tutturmak için çektiğimiz sıkıntıya aşırı değer verirken, fabrika içindeki teknisyen, mühendis, finansmancı ve yönetici arkadaşların işinin kolay olduğu kanısında idim. Bugün herkes eteğindeki taşı döktüğünde anladım ki işimiz bir bütün; bu bütünün parçalarını aynı ciddiyetle yapmazsak, rekabet savaşında yerimizi alamaz, ürünlerimizi değerinde satamayız. Bugün, açık ortamda yapılan tartışmalar zihnimdeki önyargıları kırdı, düşüncelerim ciddi biçimde rafine edildi" dedi.
İki arkadaşın içtenlikle ve açık anlatımlarından sonra söz almak isteyenlerin sayısı ikiye indi. Onlara da söz verildikten sonra geç saatlerde toplantıyı kapattık.
Aynı kurumun tesisleri olduğu halde, ahşap ambalajların standart olmadıklarını, her işyerinin kendine göre bir üretim şekli sürdürdüğünü gördük. Sandık ve paletlerin üretimde çakılan çivilerin bile farklılık gösterdiğini bugünkü gibi anımsıyorum.
Hoşgörünün yarattığı ekonomi
Ahşap ambalajla ilgili ilk günün estirdiği olumlu rüzgar, çalışmanın sürdürülmesi, alınan sonuçların etkililiği açısından önemli oldu... Önce mevcut üretimde teknik resimlerde standart sağlandı. Sonra kullanılan malzemelerin standardı geliştirildi. Daha da önemlisi, pazarlamacıların başlangıçta dışsatımın mutlaka kapalı sandıklarda yapılması gerektiğine ilişkin düşünceleri değişti. Önce "end cape" ambalajlar geliştirildi; sonra da sehpalar geliştirilerek çıplak cam gönderilmesinde önemli ilerlemeler sağlandı.
Genel olarak başlangıçta tüketilen ahşap malzemede hızlı düşüşler sağlandı... Bugün Şişecam' da ahşap ambalaj özel tesislerde ürettiriliyor
Ahşap ambalaj deneyiminden sonra Şişecam' ın "Çok odaklı üretim, çok kültürlü yönetim" aşamasına geçmesi gerektiğine ilişkin her platformda düşüncelerimi tartışmaya açtım. O nedenle Azerbaycan'dan Gürcistan'a, Kazakistan'dan Afganistan'a, Rusya'dan İran'a kadar yatırım yapılmasına ilişkin fikir projelerine ilişkin saha araştırmalarına katıldım.
Bırakınız değişik ırk, inanç,cinsiyet ve etnisite çeşitliliğini, aynı işyerinde farklı birimleri bir araya getirmek bile önyargıları kırıyor; yerleşik doğruları sarsıyor, ezberleri bozuyor, kör inançları arındırıyor, farklılıklar hoşgörüyle öğrenme iklimi yaratıyor. Çağımızda "farklılık, çeşitlilik ve aykırılık sabrı" olmayanların işyerleri ölçeğinde olduğu gibi, ülke ölçeğinde de "yönetişim zaafı" yarattıklarını çok sayıdaki örneklerinden biliyoruz.
Çok odaklı üretimin, çok kültürlü yönetimin; kapsayıcılığın gerektirdiği sabrın ve direncin peşinde olmalıyız.