Davutoğlu, Kissinger Nye ve Muhtar Kent
Stratejik düşünmenin genetik olmadığını; öğrenilebileceği gibi, öğretilebileceği tezine dayalı söyleşiler yapıyorum.
Stratejik düşüncenin temelinde, "dünya genelindeki eğilimleri" bir "erken uyarı mantığı" ile gözleyerek; yaratabileceği "fırsat" ve "tehlikeleri" gözleme vardır. Bu nedenle, erişebildiğim kadarıyla eğilimler konusunda yapılan saplamaları not etmeye çalışıyorum:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun söylediklerini ve yazdıklarını eğilimler odağından izlerseniz; beş önemli "güven bunalımı alanı" dikkatlerinizden kaçmayacaktır:
· Varlığımız tehdit altındadır.
· Bilgiye olan güven sarsılmıştır.
· Çevremiz bizi tehdit eder hale gelmiştir.
· Uygulamalarda tutarsızlık ve güvensizlik yaygındır.
· Çok-kültürlülük yüzleşmesi başka bir güvensizlik kaynağıdır.
ABD'nin Dışışleri eski Bakanı Henry A. Kissinger'e kulak verirseniz o da üç temel eğilime gönderme yapacaktır:
· Avrupa'da geleneksel devlet sistemi dönüşmektedir.
· Egemenliğin tarihsel kavramlarına yönelik radikal İslâmcı meydan okuma tırmanmaktadır.
· Uluslararası ilişkilerdeki odak noktası Atlantik'ten Pasifik ve Hint Okyanusu eksenine kaymaktadır.
Modern barbarlar
Joseph. S Nye ise iki temel eğilime sıkça değinmektedir:
· Modern barbarlar ve devlet olmayan aktörlerin yükselmesi,
· Enformasyon temelli bir siber güvensizlik dünyasında gücün dağılması, gücün el değiştirmesinden daha büyük tehdit olabilir.
Bir iş insanı olarak Muhtar Kent ise çok farklı bir pencereden bakmaktadır ve demektedir ki şu dört eğilime dikkat edin:
· Küresel ekonominin merkezi güçlü bir biçimde yön değiştirmektedir.
· Yeni fırsatlar peşinde koşan insanların hareketliliği artıyor; hızlı bir kentleşme olgusu yaşanacak.
· Tüketici değerleri, beklentileri ve davranışları köklü biçimde değişecek.
· Yukarıda belirtilen üç eğilim "dönüştürücü inovasyon çağı" yaratacak..
Akılcılık, dünya genelindeki eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikeler ile kendi olanak ve kısıtlarımız arasında denge kurmadır.
Dünya genelindeki eğilimler üzerine kafa yormadan gelişmeleri anlamanın mümkün olmadığı çok açık.
Fark yaratma
Stratejik düşünceden söz edebilmek için, "…rakibe göre fark yaratan özellikler" taşıyan düşünceler üretmemiz gerekir.
O halde herkesten önce hangi eğilimlerin, ne gibi fırsat ve tehlikeler yarattığına üzerine kafa yormalıyız…
Sonra, kendi olanak ve kısıtlarımızı, hiçbir abartıya da küçük görmeye kurban etmeden değerlendirmeliyiz.
Sonunda da, eğilimlerin yarattığı fırsatları değerlendiren, tehlikeleri en düşük maliyetle savuşturan bir yol haritası hazırlamalıyız… İşte o zaman stratejik düşünmüş oluruz. İşte o zaman farklı olanı yakalar, stratejik düşünceye de erişmiş oluruz.