Davos: Olmayan işler
Davos’u bilir misiniz? Hani basında Dünya Ekonomik Zirvesi (WEF) denilen toplantının olduğu İsviçre kasabası. Ben on-beş yıl İsviçre’de yaşadığım için bilirim. Orada dünya liderleri toplanıp şundan bundan konuşurlar. Davos toplantısı bitti ben basında pek bir analiz görmedim.
Sanırsınız Oscar törenleri gibi. Tören bitti seneye Allah kerim. Konuşacak, tartışacak, aktaracak bir şey kalmadı. Halbuki basın Davos öncesi bayağı ilgi göstermişti. Söz gelimi Sabah Gazetesi bir manşet haber atmıştı. Manşet başlığı şöyleydi: ‘Davos’a Türkiye Damga Vuracak’(1).
O zaman okumuştum neden? nasıl? Damga vuracakmışız diye? Şöyle deniliyordu: ‘Türkiye'nin başarısı, bugün İsviçre'nin Davos kasabasında başlayacak Dünya Ekonomik Zirvesi'nde tartışılacak raporlardan birinde daha onaylandı. Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan "The Inclusive Development Index 2018 (IDI) - Kapsayıcı Gelişme Endeksi 2018" içinde Türkiye, bir önceki yılki endekse göre dört sıra yükselerek 20'nci sıradan 16'ncı sıraya yükseldi.”
Ben o raporu bilirim. Rapor yüzden fazla ülkeyi iki gurupta değerlendiriyor. İlk grupta otuz kadar ülke var. Bunlar kalkınmış ülkeler. Biz zaten o grupta yokuz. Geriye kalan grupta yetmiş-beş kadar ülke var. Bunlar ‘emerging’ yükselen ekonomiler. Biz orada 16. Sıradayız. Davos’a damga vurmaya bu yeter mi? Bilmiyorum. Dış basından Davos’a bizim pek damga vurmadığımızı anlayınca ne damga vurmuş diye baktım. Damga vuran şeyler Trump ve ABD hariç, her zaman olduğu gibi, bir ülke veya kişi ile ilgili değil. Belli konular ortaya çıkmış bazı şeylerde fikir birliğine varılmış.
Davos’un bir özelliği vardır insanlar orada konuşulanların ne kadar önemli olduğu, yapılan tahmin ve alınan kararların doğruluğu konusunda anlaşamazlar. Bir kısım ahali “Dünya’nın en etkili ve yetkili siyasileri ve iş adamları oturup konuşuyorlar, geleceğe yönelik öngörülerde bulunuyorlar dinlemek gerek” derken bir kısım ahali “Onlar birbirleriyle konuşuyorlar Dünya’dan haberleri yok” der.
Davos’takilerin dünyadan haberi yok diyenler bu kanılarını desteklemek için 1988’den bu yana yapılan yanlış tahminleri sayarlar. 1988 yılında Reagan hükümeti yetkilisi Japonların ABD’ye yatırımlarını artırmaları halinde ABD’nin politika kararlarının Washington’da değil Tokyo’da verileceğini ileri sürmüştü. Bu olmadı tabii. 1998 yılında bilim adamları Kevin Warwick ve Hugo de Garis robotların Dünya’yı ele geçireceklerini ileri sürmüşlerdi. 2000 yılında Goldman Sachs yatırım stratejisi uzmanı Abby Joseph Cohen S&P hisse senetlerinin yılı %10 kazançla tamamlayacağını iddia etmişti. O yıl S&P göçtü. Enron CEO’su Ken Lay 2001 yılında işletmesinin bir 21.yy. şirketi olduğunu söylemişti. Enron o yılın aralık ayında iflas etti, Lay 2006 yılında hapise girdi. 2003 yılında ABD’li meşhur general Colin Powell Saddam’ın kitle imha silahlarını açıklaması gerektiğini söylemişti. Bu silahlar bir türlü bulanamadı. Bill Gates 2006 yılında ‘spam’ diye bir sorun kalmayacak demişti. WEF Global Risk raporu 2006 yılında kuş gribinin terörizmden daha büyük bir tehlike olduğunu ileri sürmüştü. ABD’nin hazine bakanı John Snow ABD’deki resesyonun kıs süreli ve hafif olacağını iddia etmişti. Pek öyle olmadı. Daha sonraki Davos toplantıları ne İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı Brexit’i ne de Amerikalıları bile şok eden ve şok etmeye devam eden Trump’ın seçimini öngöremedi. Bunlara bakınca “Boş verin” diyenler haklı gibi görünüyor. Ancak bunların yanında konuşulan bir sürü başka şey de var bunların bir kısmı da öyle kulak arkası edilecek şeyler değil.
Neden kulak arkası edilmemeli? Cevabı basit. Bir kere siyasiler göreceli olarak, becerebildikleri kadar, Trump gibi çeşitler hariç, ki kimse Trump gibisini şimdiye kadar görmemişti, orada pek gizli ajandalı konuşmuyorlar. Dinleyen kulaklar, anlayan beyinler için öğrenecek şeyler var.
İşadamlarımızın daha da dikkatli dinlemeleri gerek. Gelecekteki iş dünyası hakkında eksantrik fikirler de atılıyor ortaya akla yakın olanları da. İyi beyinler gidiyor oraya. Her iyi beyin ille de doğru tahminlerde bulunacak diye bir şey yok. Ancak sizde benim gibi kötü beyinlerin palavralarını dinleyeceğinize iyi beyinlerin yanılgılarını dinlemeyi tercih ediyorsanız bakın bir sürü şey arasında dikkate değer neler söylemişler.
Konuşmacılardan Siemens’in CEO’su Joe Kaeser başkaları tarafından da desteklenen tahminlerinde en karamsar tabloyu çizen konuşmacı. Siemens malum Google, Apple, Microsoft ve Facebook’da çalışanların toplamından fazla adam çalıştıran bir şirket. Kaeser ileri için iki senaryo sunuyor ve diyor ki “Ya dördüncü sanayi devrimini başarıyla tamamlayıp şimdiye kadar inşa edilmiş en iyi cemiyete sahip olacağız ya da geride bırakılmış öfkeli insanlardan oluşan şimdiye kadar gelmiş geçmiş en kızgın cemiyete. Buna ek olarak şimdiye kadar görmediğimiz büyüklükte ticaret savaşlarıyla da uğraşacağız. Kaeser bu iki senaryo ortasında bir başka senaryo olmadığını da ilave ediyor. Kaeser’e göre yeni ekonomik düzen suni zeka, robotlar, ve dijital her şey tarafından işlerinden olacak olan milyonlarca insana çalışmaya değer işler bulmamız gerecek. Uzun lafın kısası ilerideki işler bugünkünden çok farklı olacak.
Bu karanlık tahmine katılan başkaları da var. Dünya Ekonomik Forum’a katılanlar eğitim sisteminin baştan aşağı bir silkelenmesi gerektiği konusunda fikir birliği içindeler gibi. Lego Vakfı Başkanı John Goodwin eğitim sistemleri hakkında şöyle diyor: “Bir çok ülkenin eğitim sistemi büyükbabalarımızın o zamanlar ortaya koydukları ilkeler üzerine inşa edilmiş. Bu büyük bir felaketin habercisidir. Araştırmalar bugün ilkokulda olan öğrencilerin üçte-ikisinin şu anda ortada olmayan işlerde çalışacaklarını gösteriyor.” Bu bugün Türkiye’deki 17.5 milyon öğrenciden ilk ve orta okula giden dokuz milyon öğrencinin altı milyonu şimdi ortada olmayan, bilmediğimiz işlerde çalışacakları anlamına geliyor. Bu korkunç bir tahmin.
Nevi şahsına münhasır(2) liderlerden! biri olan ABD Cumhurbaşkanı Donald Trump ABD’de çoktan başlamış bulunan ‘iş piyasası değişikliklerinin’ nedenini ABD’nin yanlış dış ticaret anlaşmaları yapmasına bağlıyor. Şimdiye kadar söylediği hemen her konudaki her şey gibi bu da yanlış vrya yalan. McKinsey danışmanlık şirketinin yaptığı bir araştırmaya göre 1997-2007 arasında ABD imalat sanayiinde kaybedilen işlerin %86’sı otomasyon yüzünden kaybedilmiş. Daha da önemlisi aynı rapora göre bugün teknik olarak otomasyona bağlanabilecek işlerde çalışan 16 trilyon maaş alan 1.1 milyar işçi var.
Bu durumda özel sektöre de devlete de çok iş düşüyor. Çocuklarımızı şimdi olmayan işler için yetiştirmemiz gerekecek. Gelişmiş ülkelerde gelecekte olabilecek işler için bir sürü araştırma yayınlanıyor, bu işlere talip olacak kişilerin eğitim ve beceri gereksinimleri irdeleniyor. Umarım bizde de akil adamlar bu yönde çalışmalar yaparlar. İlk okullardan, hatta daha önce evde başlayarak yeni nesillere ne olacağını bilmediğimiz yepyeni işler için gerekecek bilgi ve becerilerle donatmamız gerekecek. Bunu da 19. yüzyıldan kalma müfredatla ve Nuh-u Nebi’den kalma kafalarla olacak iş değil. Bu arada çocuklarımızın eğitimi bir milyondan fazla öğretmenin elinde. Bu öğretmenlerin de eğitilmesi gerekiyor. Bunu yapalım Google kimin keşfi, Hazreti Nuh nasıl iletişim kuruyordu sonra oturur tartışırız.
Sağlıcakla kalın
---------------------
(1) Sabah, 23.Ocak.2018
(2) Kişiliğiyle herkesten ayrılan, kendine özgü tutum ve davranışı olan