Davete icabet-2: İGEME nereye gitti?

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ [email protected]

Dış ticareti teşvik kurumlarını (DTK) irdelerken her konuda olduğu gibi bu konuda da doğru soruları sormak, doğru cevapları bulmanın ilk koşuludur. Temel soru "İhracatı (ve dış yatırımı) teşvik için artık özelleşmiş devlet destekli kişi ve kurumlara hala gereksinim var mıdır, yok mudur?" sorusudur.  Yoktur diyenler kadar, vardır diyenler de vardır. Yoktur diyenler internetin gücünü, birlikler, dernekler gibi örgütlerin çoğalmasını, iş adamlarının artık uluslararası bilgi ve deneyime çok daha kolay ulaşabildiklerini ileri sürerek artık bu tür kurumlara olan gereksinimin ortadan kalktığını iddia ederler. Vardır diyenler yoktur diyenlerin gelişmelerle ilgili gözlemlerine katılmakla beraber bunun sadece DTK'ların bugünkü hizmet seviye ve türlerinde önemli değişiklik gerektiğine işaret ettiğini, kurumların gerekliliğine dair bir şey söylemediğini ileri sürerler. Bu guruba göre birçok DT hizmetinin kar amacı gütmeden kamu malı olarak sunulması hâlâ gereklidir. Konunun değişkenliği nedeniyle bu hizmetin uzmanlar ve uzmanlaşmış kurumlar tarafından verilmesine hala gerek vardır. Uzatmadan söyleyeyim ben de bu görüşteyim.

DTK'lar ülkeler döviz tasarrufu felsefesine dayalı ithal ikamesini bırakıp, döviz kazanmaya yönelik ihracatla kalkınma politikaları gütmeye başladığından bu yana varlar. Bazıları, söz gelimi İGEME, ülke politikaları bu yönde değişmeden de vardı.  1990'lı yıllarda bu kurumları inceleyen Dünya Bankası (DB), IBRD gibi kurumlar onlara hiç de geçer not vermemişlerdi. 2000'li yıllarda bu kurumlar söylemlerini değiştirdiler. Örneğin DB DTK'larca yapılan her bir dolar harcamanın ihracatı kırk dolar arttıracağını ileri sürerek 180 derece ağız değiştirdi. Bu destek DTK'lara güven verdi ama onların yeniden dirilişine yeterli olmadı. Hemen her ülkede DTK'lar endişeli bir arayış içinde varlıklarının gerekçelerini kanıtlamak için çeşitli yollara başvurdular, vuruyorlar ama çoğu bu konuda hala ciddi sıkıntılarla yüz yüze.

Halbuki bu kurumların çoğu çalışkan ve yetenekli kişilerle doludur. Kurum personelinin büyük bir kısmı eğitilmiş ve iyi niyetli insanlardır ve çoğunun kolay kolay elde edilemeyecek bilgi birikimi vardır. Birçok DTK dışarıya açık, başkalarının neler yaptığını izleyen ve konularındaki literatürden haberdar yöneticilere sahiptir. Kısacası çoğu DTK'ların, şekerin ve yağın hem de kalitelisinin bulunduğu mutfaklardandır. Buna karşın her ülkede DTK'ları, gerek bunların yüzde 75'inin finansörü olan devletler, gerekse müşterileri olan firmaların çoğu tarafından helva yapamamakla suçlanılır. Bir kısım DTK kendilerine siyaset, kanuni düzenleme, kaynak kıtlığı gibi nedenlerle helva yaptırılmadığını söyleyerek kendisini savunurken, eğri oturup doğru konuşmak gerekir, bu savunmanın geçerli olduğu durumlarda dahi eleştirilerin DTK'lardan kaynaklanan haklı nedenleri de vardır. Bu nedenler ortadan kaldırılmadan yapılacak değişiklikler kozmetiktir.

1-DTK'ların çoğunun neyi neden yaptıklarını başlarındakiler bile kolay kolay anlatamaz. Bunun ana nedeni, bu kurumların performanslarını ölçecek ve raporlayacak uluslararası hatta ulusal bir standart performans ölçümü sistemine sahip olmamalarıdır. 2-Özel sektör kuruluşlarının önemli bir kısmı kurumdan ve hizmetlerinden habersizdirler. Bunun ana nedeni bu kurumların önemli bir çoğunluğunun hemen hiç pazarlama ve iletişim yatırımları olmamasıdır.  3-DTK'ların hizmetlerinden haberdar olanların hepsine hizmet ya götürülemez ya da götürülen hizmet aynı kalitede olmaz. Bunun nedeni DTK'ların pazar tanımlama ve bölme (önceliklendirme) konusunda çalışma yapmamaları ve hizmet verilmesi mümkün olmayan büyük sayılarla uğraşmaya mecbur kalmalarıdır. 4-Büyük bir kısım kuruluş DTK hizmetlerini gereksiz bulup kullanmazlar. Bunun ana nedeni DTK'ların hizmetlerin tasarlanmasında neyin istendiğini, neye talep olduğunu ve neye gereksinim olduğunu ayrıt edecek yöntemler uygulayamamalarıdır. 5-DTK'ların hizmetlerini kullanan kuruluşlardan "Memnunuz" diyenlerin büyük bir çoğunluğu niye memnun olduklarını anlatamazlar. Kullanıcıların ortalama yarıya yakını da hizmetlerin sonuçlarından memnun değildir. Bunun nedeni DTK'ların hizmetlerinin beklenen etkilerini planlamadan ve onları kullanıcılara açıklamadan sunmalarıdır.

Söylemem odur ki dostlar eğer bahsettiğim birinci görüşe katılıyor ve "Bu kurumlar artık gereksizdir, işlevlerini yapacak bir sürü başka kurum vardır" diyorsanız söyleyecek bir şey yok. Bana sorarsanız hata ediyorsunuz. Yok, eğer "Bu kurumlar yukarıda kısaca değindiğimiz sorunlarını hallederek çalışmaya devam etsinler" diyorsanız İGEME'nin bir bakanlık bünyesinde eritilmesinin hangi derde deva olacağını siz de benim gibi merak ediyorsunuzdur. Daha önce de yazdım "Eski şeyleri yeni çatı altında yapmak bir çare değildir." Ülke masaları değişimi de yukarıda saydığım sorunlara çözüm getirmeyecektir. Sayın Bakanın önünde Türkiye'yi DTK'lar konusunda örnek hale getirmek için bir fırsat vardır. Eğer iddialı ihracat hedeflerine ulaşmak isteniliyorsa bu fırsatın değerlendirilmesi gerekir.

DTK'ların neyi nasıl yapmaları konusunda söylenecek yazılacak çok şey var. Okurlar, yetkililer, etkililer talep ederlerse, yani "umumi arzu" oluşursa sohbetlere devam ederiz.   Ancak müsaadelerinizle haftaya ben işletme konusuna geri dönmek istiyorum. Bu arada iyi tanıdığım o kaliteli, iyi niyetli ve çalışkan eski IGEME'li yeni bakanlık personeli dostlara yeni pozisyonlarında başarılar dilerim.

Sağlıcakla kalın.

(1) DTK'ların en eskisi Finlandiya'dadır. Bugün bölgesel ve özelleşmiş DTK'ların yanı sıra dünyanın 115 ülkesinde ulusal bir DTK bulunmaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019