Daron Hoca’ya saygılarımızla…
Aynı ülkenin vatandaşı olmaktan ve tanımaktan gurur duyduğum Daron Acemoğlu, çalışma arkadaşları Simon Johnson ve James Robinson ile beraber Nobel Ekonomi Ödülü’nün sahibi oldu.
Kuşkusuz Daron Hoca’nın çalışmaları Nobel Ödülü’nün verilme sebebi olarak gösterilen kurumların ekonomik refah üzerindeki etkileriyle sınırlı değil. Kendisinin emek piyasası ve teknoloji politikaları üzerine de çığır açan çalışmaları bulunuyor. Bu haftaki köşe yazısında bu çalışmalarından bahsetmek istiyorum.
Her inovasyon toplumun yararına mı?
Yeni bir sanayi devriminin eşiğinde ülkelerin ve şirketlerin uyguladıkları inovasyon politikaları ve bu politikaların nasıl destekleneceği büyük önem taşıyor. İlk önce her inovasyonun toplumun yararına olduğu algısından kurtulmamız gerekiyor.
Emeği yerinden eden inovasyonlar verimliliği artırmayabilir. Verimliliği artıran inovasyonların da emeği yerinden etmesi şart değil. Tam da buradan yola çıkarak inovasyon ekosisteminin tasarımında ve desteklenmesinde “seçici bir inovasyon politikası” izlememiz gerekiyor. Kaynakları emeği yerinden eden ama verimlilik üzerinde etkisi olmayan teknolojiler (so-so technologies) yerine emeğin verimliliğini artıracak teknolojilere aktarmamız toplumun refahı için daha doğru.
Daron Hoca’ya göre ekonomideki ücretleri artırmanın en akılcı yollarından biri de bu: emeği koruyarak işgücünün verimliliğini artıracak teknolojilere kaynak aktarmak. Ayrıca çağın gerektirdiği becerileri sağlayabilecek eğitim kurumlarını ve emek piyasasındaki mobiliteyi artıracak kurumsal düzenlemeleri de destekleyici politikalar olarak sayabiliriz. Dolayısıyla Daron Hoca asgari ücreti artırarak ya da popülist politikalar izleyerek ekonomideki ücret probleminin kalıcı olarak çözülemeyeceğini düşünüyor.
Verimliliği artıran politikalar gerekli
Seçici bir inovasyon politikası aynı zamanda bütün kuralları teknoloji sektörünün koymaması anlamına da geliyor. Bu durum özellikle yapay zekâ alanında geçerli. Kaldı ki Daron Hoca’ya göre yapay zekânın getireceği verimlilik artışı konusunda yapılan projeksiyonlar da fazla iyimser. Bu alanda düzenlemelere de fazlasıyla ihtiyaç var. Burada ben de bir ekleme yapayım: Nasıl emniyet kemeri takmanın zorunlu hale gelmesi otomobilin icadından yaklaşık bir asır sonra gerçekleşti, biz de iş ve toplumsal hayatımızı değiştiren bu dönemi yeni yeni anlayıp düzenlemeleri getiriyoruz.
İşin özeti, her geliştirilen teknolojinin toplumun faydasına olmayabileceği gerçeğinden de yola çıkarak istihdamı koruyup verimliliğini artıran bir politika anlayışı geliştirmemiz gerekiyor. Zaten Daron Hoca’nın çalışmalarında çalışanın korunması ilkesinin önemini fark ediyorsunuz. Bunun çok önemli bir toplumsal sebebi de var. Kendi sözleriyle ifade edecek olursak “çalışanın yanında durmayan demokrasi ölür”…