Darbelerin tarihi Güney Amerika ülkeleri ve Türkiye ekonomisi
Gündem konularından biri bu hafta Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın DEİK ile iş adamlarının beraber yapmış olduğu Güney Amerika seyahati. Konuyu bir hikâye ile özetlemeye çalışalım. Nasrettin hoca damdan düşüp kemikleri kırılır, sağı solu yara olur ziyarete gelen komşuları hocam nasıl oldu nasıl düştünüz neye dikkat etmediniz diye sorarlar hoca’da her zaman ki hem düşündürüp hemde güldürür, nasıl anlatsam anlamazsınız ancak benim halimi içinizde damdan düşen biri varsa anlayabilir der. Hocanın dediği gibi Güney Amerika ülkelerinde askeri darbeler ile göreve gelme geleneği bizim gibi onlarda aynı kaderi paylaşıyor.
Bu ülkeler ile diğer ortak özelliklerimizden biride ekonomi dünyasında bizim içinde bulunduğumuz kırılgan sekizli diye adlandırılan ülkelerin üç tanesinin bu kıtada yer almasıdır. Ülkelerin temel özelliği cari açıkları, geçmiş yıllarda yaşadıkları hiper enflasyon, (Enflasyonun çift haneden daha büyük olması) ekonomik bunalımları ve askeri darbeler olarak tarif edilebilir.
Bizden farklı olarak ülkelerin temel özellikleri diğer ülkelere yapmış oldukları ticaretin, hammaddeye, tarıma, hayvancılığa ve meyve ihracatına bağlı olmasıdır. Ülkelerde askeri darbe geleneği kuruluş tarihten 1990 lı yıllara kadar devam etmiştir. Arjantin 1819-1989 yıllarında 46 devlet başkanından sadece iki tanesi askeri darbe ile karşılaşmadan seçimle görevi devretmiştir, Brezilya’da Şili’de durum hiç farklı değildir. Askeri darbe döneminin en meşhurlarından biri Şili’de yaşanan Pinochet dönemidir, ancak 1990 yılında askeri darbe dönemi bitmiştir. Genel olarak bu ülkelerde darbe den kaçan siyasilerin sığınma yeri Uruguay olmuştur.
Kıtada on tane büyük ülke yer almakta, bu ülkelerin dokuzunda başkanlık sistemi ile Peru ise parlamenter sistem tarafından yönetilmektedir. Bu ülkelerin hemen hemen hepsi 1950- 1990 yılları arasında askeri darbelere maruz kaldılar.
Kıtanın on büyük ülkesinde kişi başı en yüksek gelir 16 bin dolar ile Uruguay, en düşük gelir ise 2 bin 915 dolar ile Bolivya’dadır. On ülkenin ortalama kişi başına düşen geliri 8 bin 280 dolardır. Sadece Arjantin, Uruguay ve Şili’de kişi başına düşen milli gelir Türkiye’den yüksektir.
Ülkeler arası ticarete baktığımızda Şili, Peru ve Ekvator’a yaptığımız ihraç toplamı 422.6, ithalatımız ise 426.6 milyon dolar.
Üç ülkeye yapılan ihracat Güney Amerika ülkelerine yaptığımız toplam ihracatın %32'sini, Güney Amerika ülkelerinden yaptığımız ithalatın ise %11.6 sına karşılık gelmektedir. Güney Amerika ülkeleri ile yapılan ticarette ihracatın ithalatı karşılama oranı %35.7 ile ciddi oranda açık vermekteyiz.
Bu ülkelere 2015 yılında yaptığımız ihracat %30 düşerken, İthalatımızda ise sadece %7'lik bir azalma olmuştur.
Güney Amerika ve Karayip’ler diye adlandırılan ülkelerinin satın alma gücü paritesine göre dünya’da oluşan Gayri Safi Milli Hâsıla’dan 1980'li yıllarda aldıkları pay 12 civarında iken 2015 yılında %8.3'e düşmüştür. Dünya ticaretinden aldıkları pay sürekli olarak azalmakta 2020 yılında %8'in altına ineceği tahmin edilmektedir. Bu ülkeleri ile yaptığımız ticaret toplam dış ticaretimizin %1.4 üne karşılık gelmektedir. Ülke olarak hedefimiz dış ticaretimizde dünya GSMH nın % 28,2 sine karşılık gelen kıta’nın kuzeyine, dünya toplam ithalatının % 12,5 ini tek başına yapan ABD ye daha çok önem vermeliyiz.