Darbeler neden kötüdür?
Nüfusunda bugün çocuk denecek yaşı geçmiş hemen her vatandaşının, ömründe en az bir muhtıra, e-muhtıra, post-modern darbe, başarısız darbe, tam teşekküllü darbe görmüş olduğu bu ülke cuma akşamı bir darbe kabusu daha yaşadı.
Ordu içindeki bir grup subayın kalkıştığı, kendi içinde bile bir hiyerarşiden ve düzenden yoksun, yer yer acemilikler ve yer yer çılgınlıklarla dolu bu darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Darbeciler başarılı olsaydı manzara nasıl olurdu bilemeyiz ama bugün hemen hemen herkes bu darbe girişimine de, genel olarak darbelere de lanet yağdırıyor.
Darbe neden kötü bir şeydir ve neden darbelere karşı çıkmalıyız? Bu soruya yüzeysel ve sıradan ajitasyon çerçevesinin dışında kökene inen yanıtlar vermek, Türkiye’nin bugün içinden geçtiği süreçte hayati bir öneme sahip.
Darbeler kötüdür.
Çünkü darbecilerin her zaman öncelikle yaptıkları şey, kendi iktidarlarını sağlama almak için her türlü itirazı, muhalefeti, karşı çıkışı yok etmek için bir baskı sistemi tesis etmek, özgürlükleri tamamen yok etmek ya da kuşa çevirmek olur. Bunun için sürgün avı şeklinde tutuklamalar yapılır, devlet kurumlarda tasfiyeler gerçekleştirilir. Toplumu sindirmek itirazları bastırmak için medyadan yargıya kadar her araç darbecilere bağlı hale getirilmeye çalışılır. Hatta dini inançlar bile bu amaçla kullanılmaya kalkılır.
Çünkü yargı bağımsızlığını ortadan kaldırarak yargıyı cuntanın siyasal operasyonlarının bir aracı haline getirirler. Her sıradan vatandaş, alakası olmasa da bir anda kendini mahkemede bulabilir, hiçbir suçlamayla alakası olmasa da uzun süre hapis kalabilir. Siyasal araç haline gelen yargı için artık kurunun yanında yaşın da yanmasının bir önemi yoktur. Darbeci idam istiyorsa idam kararı verir, bir sağdan bir soldan istiyorsa onu da yerine getirir.
Çünkü hukuk diye bir şey de ortada kalmaz. Cuntanın veya cunta başının ağzından çıkan her şey artık kanun gibidir. Yürürlükteki yasa ve anayasaya aykırı da olsa uygulanır ya da hemen buna uygun bir kanun çıkartılıverir.
Çünkü kuvvetler ayrılığı diye ilke artık yoktur. Eğer varsa yasama organı olan meclisin işlevi cuntanın istediği yasaları çıkarmaktan ibarettir. Meclisin yürütmeyi, hele hele cuntanın yaptıklarını denetlemesi söz konusu bile değildir.
Çünkü haber alma ve basın özgürlüğü elen geldiğince kısıtlanır. Bunun için basın üzerinde tutuklamalar, yargılamalar, kısıtlamalar ve tehditler ile doğrudan veya dolaylı sansür uygulanır. Tüm basın ve yayın organları, cuntanın borazanı haline getirilmeye çalışılarak kamuoyunu kendi hesaplarına göre kanalize etmeye, edemiyorlarsa sindirilmeye çalışırlar.
Çünkü toplantı ve gösteri özgürlüğü ya tamamen ortadan kalkar, ya da kuşa çevrilir. Darbecilere karşı çıkanların toplanma ve gösteri yapmaları devlet şiddetiyle engellenir. Sadece darbecileri alkışlamak için yapılan toplantılara izin verilir, hatta bu toplantılara katılmak zorunlu hale getirilir.
Çünkü örgütlenme özgürlüğünün içi boşaltılır. Başta sendikalar olmak üzere sivil toplum örgütleri, baskıyla alabildiğince sindirilmiş ve etkisiz hale getirilmeye çalışılır, olmuyorsa kapatılır.
Çünkü bütün bunlardan en fazla toplumun en yoksul, en güçsüz ve dışlanmış kesimleri zarar görür.
Bu yüzden darbeler kötüdür. Darbenin emir komuta zinciri içinde veya bir grup subay tarafından yapılmış olması sonucu değiştirmez. Bunların ordu ile değil de sivil yollarla yapılması da işin niteliğini değiştirmez. Sonuç aynıdır, aynı ölçüde kötüdür.
Ve darbenin yarattığı bu baskıcı, otoriter düzen, kendi içinde her zaman başka darbe dinamikleri yaratmaya devam eder. O yüzden çözüm kuvvetler ayrılığına, hukuka, insan haklarına dayalı, özgürlükçü, eşitlikçi demokratik bir sistem yaratmaktan geçiyor.