Daralmanın işaretleri iyice belirginleşti
Haftabaşı açıklanan ekonominin 2. çeyrekte yüzde 5.2 büyüdüğünü gösteren milli hasıla rakamları kimseyi tatmin edebilmiş değil. Esasen, normal şartlarda bu oranın iyi sayılabilecek bir büyüme oranı olarak görülmesi gerekirken, milli gelirin yılın 2. yarısında daralacağı beklentisinin ağırlık kazanmasıyla bu oran daha açıklandığı gün önemini yitirmiş durumda.
Harcamalar tarafına bakıldığında bu çeyrekte hanehalklarının ve devletin tüketim harcamalarının sırasıyla yüzde 6.3 ve 7.2 artmış olduğunu görüyoruz. İlk çeyreğe göre hanehalkları tüketim artış oranında belirgin bir azalma olurken, kamu tarafında ise artış söz konusu. Ancak, yılın 2. yarısında hanehalklarının harcamalarında daralma görülmesi neredeyse kesinleşmişken, sıkı bir disipline girmesi gereken kamu sektörünün de harcamalarını artırması mümkün olmayacak. O noktada, daralmanın derinliğini dış ticaret performansımız belirleyici olacak. (2. çeyrekte dış ticaret yüzde 1 kadar pozitif katkı yapmış durumda.)
2. çeyrek milli hasıla verileri daralmanın etkilerini net olarak göstermese de, ekonominin bir önceki çeyreğe göre nasıl bir performans içinde olduğunu gösteren “mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi”ndeki artıştaki yavaşlama da geleceğe ilişkin bir ipucu vermekte. Bu endeksin son 5 çeyrekteki artış hızları şöyle: 2.5, 1.3, 1.6, 1.5 ve en son olarak da 0.9.
Öte yandan son 2 ayda yayınlanan neredeyse tüm veriler Türkiye’nin hızla bir resesyon içerisine girmekte olduğunu net bir şekilde ortaya koymakta. Kısaca bunların üstünden geçersek:
• Kredilerde belirgin bir duraklama görülüyor. TL kredilerin artış hızı enflasyonun oldukça gerisine düşmüş durumda. Bu da esasen kredilerin reel bazda gerilemekte olduğunu gösteriyor. (Özellikle son 3 ayda kredilerde değil reel bazda, nominal bazda bile gerileme söz konusu. Haziran başında 964 milyar TL olan toplam TL ticari krediler, Ağustos sonunda 957 milyar TL’ye gerilemiş vaziyette.)
• Krediler gerilerken, kredi faizlerinde de hızlı bir artış söz konusu. MB’nın açıkladığı 31 Ağustos’a ilişkin bankaların ticari kredi faiz ortalaması yüzde 32.4! Bu oran daha 4 ay önce yüzde 16’lardaydı.
• Üretim verileriyle oldukça paralellik gösteren Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) son 4 aydır 50 değerinin altında kalarak üretimde bir daralmaya işaret etmekte. Özellikle, Temmuz ayında 49.0 olarak ölçülen PMI endeksinin Ağustos’ta hızlı bir şekilde 46.4 düzeyine gerilemiş olması iyi bir haber değil. (Bu arada PMI ölçümleri pek çok orta ve büyük çaplı ekonomi için gerçekleştirilmekte, ve hemen hiçbirinde bu kadar hızlı bir gerileme söz konusu değil.)
• Ekonomideki zayıflamaya işaret eden diğer bir veri de güven endeksleri. TÜİK’in yayınlamakta olduğu bileşik bir endeks olan ekonomik güven endeksi Ağustos’ta hızla değer kaybederek 83.9 seviyesine geriledi. Bu endeks 2008 küresel krizinden beri bu seviyelere gerilememişti. Aynı zamanda, endeksi oluşturan tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin tamamı da rekor düşüşler kaydetmiş durumda.
Yukarıda sıraladıklarım somut veriler. Bir de tabii, piyasadan gelen likidite darlığı, mal tedariğinde ve fiyatlamada zorluklar gibi “anekdotal” haberler de var. Neticede, ekonominin bir daralma içine girmiş bulunduğu muhakkak. Bu noktada can alıcı soru, bu daralmanın büyüklüğünün ve süresinin ne kadar olacağı?