Daralan 2016 beklentisı ve o dönemde farklı hikayesi olan ülke olmak...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

“Dünya nasıl bir 2016’ya girecek ?” soruna genellikle “daralan ve daha zor” bir dünya yanıtı veriliyor. Bunun nedenleri sıralanırken FED’in faiz artışının başlamasıyla dünyada özellikle Gelişmekte Olan Ülkeler geçmiş yıllardaki bol finansal imkanlara ulaşamayacakları konusu vurgulanıyor. Son yıllarda büyümelerine destek veren yabancı tassarruflarını ülkelerine çekip yaratılan imkanın 2016’da süremeyeceği yorumları yapılıyor.Bunun yanı sıra emtia fiyatlarında yaşanan  düşüşün, emtia üreticilerinin gelirleri düşerken, onlara ürün satan ülkelerin de bu ülkelere ihracatlarında daralma bakleniyor. Örnek verilirken, ülkemizin petrol ve doğalgaz fiyatları gerilemesiyle Rusyaya ihracatını artırmada zorlanacağı ve bu ülkeden gelen turist sayısında düşüş yaşanacağı tahminleri yapılıyor.

Bizim de içersinde yer aldığımız Gelişmekte Olan Ülkeler, Dünya ülkelerinin yüzde 20’sini oluşturuyor. 2016 daralmasından en çok etkilenen ülkeler bunlar olacak. Bu ülkeler  önümüzdeki dönemde “ilgi çeken hikaye sahibi” olarak diğerlerinden ayrışıp, bir fon çekme yarışı içersinde olacaklar. Kimin  ortaya koyduğu ülke hikayesi “güvenli ve inandırıcı” olursa dünyada daralan fonları kendi ülkelerine çekme başarısını onlar elde edecektir. Bizim yarışımız da bu alanda olacağı için bizim de 2016’ya girereken böyle bir “ilgi çeken güvenilir ve inandırıcı” bir ülke hikayesi ile dünyada yerimizi almamız gerekir. 

Bu açıdan eksiğimiz, son yıllarda bir biri ardından saçimler yaparken istikrarı sağlayamamamız ve çevre ülkelerin de yaşanan çatışmalar sorunların da buna eklenmesiyle büyümemizin yüzde 3’lere gerilemesi. Milyonları aşan Suriyeli mülteci sorunu da buna eklenen bir başka olumsuz halka.  Bunların ülkemiz için  ortaya çıkarttığı belirsizliklere karşı bir yenilenme sağlayamamış durumdayız. Peki, yeni dönemde bu tabloyu değiştirecek bir konumda mıyız, bunun için yeni imkanlara sahip miyiz? 

Buna EVET cevabını vermemiz için yeni imkanlara sahibiz... Bunlardan biri Suriye sorununun Viyana ve Antalya’da ele alınarak uluslararası çözüm arayışları girişimi. Bir yandan mülteci sorununa çözüm aranıyor. Bir yandan İŞİD terörüyle mücadelede de yeni önemli adımların gündeme geleceği belirtiliyor. Bunun çevremizde rahatlama ile bizi olumlu etkileyeceğini düşünmek abartılı olmaz. Ama bizim için asıl fırsat yaratacak konu, yeni bir seçim sonrası 4 yıllık seçimsiz bir döneme güçlü bir tek parti Hümümetiyle giriyor olmamız. Bu bizim Gelişmekte  Olan ülkeler içersinde ilgi çeken bir hikayeye sahip olmamızı sağlayacak bir model ortaya koymamıza imkan veriyor. 

Peki, ne yaparsak ilgiyi ülkemize yöneltebiliriz?

Bunun ilk adımı doğru belirlenmiş, sorunlarımızın çözümüne yönelik takvime bağlı bir reform programı açıklamamız olmalıdır. Örneğin cari açığı hangi tarihlerde, hangi adımlarla düşüreceğimizi, bunu hangi  yeni adımları atarak yürütüp, hangi tarihte hangi sonucu alma kararında olacağız. Bunu ortaya koymalıyız. Aynı şekilde büyüme, enflasyon, yatırım ve istihdam/işsizlik konularında da takvime dayalı gerçekçi hedefleri bir an önce sunmalıyız. Bunu yaparak yeni dönemde, yeni bir hikaye ortaya koyarak içinde bulunduğumuz ülkeler grubunda pozitif ayrışarak öne çıkabilir. Daralan dünyada istediğimiz sonuçları elde edebiliriz. Bunda inandırıcılık takvimin doğru işlemesine, sonuçlarının  eksiksiz açıklanmasına bağlıdır. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar