Dar alanda paslaşmalar!
Geçtiğimiz hafta finansal piyasalarda yaşanan en ilginç gelişme, Amerikan Doları'nın hem diğer paralara karşı değer kazanması hem de hammadde fiyatlarının gerileme eğilimi sergilemesi idi. Bu durum gerek mali sektörü gerekse büyük risk taşıyan yatırımcıları kısmen rahatlattı. Aslında aynı gemide olduğunu düşünenler dar alanda paslaşarak piyasaları manipule ettiler ve bu sayede olumsuzluk dozunu kontrol altına alarak bir süre rahatlayacaklarını düşündüler!
Son haftalarda yaşananları hatırlar ve sıralarsak ne dediğimiz daha iyi anlaşılabilir. Önce sermaye piyasalarındaki olumsuz baskıyı kırmak için bazı mali sektör hisselerinin açığa satışına yasak getirildi, petrol fiyatlarındaki yukarı hareketi kırmak amacı ile spekülatif pozisyon tutmalara sopa gösterildi. Bu gelişmeler hisse senetlerini rahatlatarak dipten döndürdü ve petrol başta olmak üzere hammadde fiyatlarını kısmen geriletti. ABD ve AB Merkez bankaları hem durgunluk hem de enflasyon baskısı konusundaki endişelerini dile getirdiler ve kısa vadeli faiz oranlarını değiştirmediler. Bankalar ve büyük oyuncular da bu pasları alıp tribüne yönelik şov yapmaya çalıştılar. AB bölgesindeki durgunluk riskini abartarak hem doların güçlenmesi hem de hammaddelerin gerilemesi yönünde kullanmaya çalıştılar.
Merkez bankaları, denetleyici ve düzenleyici kurumlar, hazineler, bankalar ve büyük oyuncular el ele vererek günü kurtarmaya çalıştılar, finansal piyasaları yapay bir şekilde yönlendirdiler. Başka bir deyişle savundukları serbest piyasa anlayışını bir kez daha iğfal etmekten çekinmediler... Belli ki kendi çıkarları her şeyin üstünde imiş!..
Salt ekonomik açıdan baktığımızda benim mantığım mevcut durumun kalıcı olmayacağını söylüyor. Durgunluk riski söz konusu olduğunda ABD ekonomisinin AB'ye göre çok daha kırılgan olduğunu düşünüyorum, zira sermayenin tabana yaygınlık oranındaki devasa farklılığı görmezden gelemiyorum. Ayrıca AB'deki enflasyon baskısının görece daha düşük, reel faiz avantajının ise daha büyük olduğunu görüyorum. Bu koşullarda doların Euro'ya karşı değerlenmesi ancak ve ancak geçici bir düzeltme olabilir.
Ayrıca ABD Merkez Bankası'nın da aktif kalitesinin dramatik bir şekilde düştüğünü, düşmeye devam edeceğini, sonuçta doların herşeye karşı değer kaybetme adayı olduğunu tahmin ediyorum. Federal rezerve piyasaya verdiği likidite karşılığı aldığı teminatları çeşitlendirerek aktif kalitesini düşürdü; ABD Hazinesi'nin ise yarı özel iki büyük ipotek kurumuna sınırsız kefil oluşu, durgunluğun gelirleri üzerindeki etkisi gibi faktörler nedeniyle kredi itibarı hızlı bir şekilde erimeye başladı; Bu durum otomatik olarak hazine kağıdı karşılığı piyasaya sürülen dolarların değerini de sarsmaya başladı. AB'de ise şimdilik böyle bir durum söz konusu değil.
ABD ve AB durgunluğa girdi ise küresel talep daralabilir ve bu durum hammadde fiyatlarını da geriletebilir. Fakat mali sektörde yaşanan ve yaşanacak kayıplar nedeniyle sistemik risk anormal düzeylere çıkar. Bu durumda riskten kaçınmak, likit kalmak veya sistem dışı tercihlere yönelmek gibi eğilimler ön plana çıkar, sermaye piyasalarının daha yoğun bir şekilde satış baskısı altında kalması, altının sistem dışı bir alternatif olarak yükselmesi; diğer, hammadde fiyatlarının yüksek şiddette dalgalanması gibi eğilimler yaşanabilirdi! Fakat zaten bugün yaşananlar, bunların gerçekleşmemesi veya ötelenmesi adına temel ilkelerin tüketilmesinden kaynaklanmıştı!
Büyük oyuncular ve bankalar uzunca bir süredir hem piyasaları yönlendiriyor hem de sorumluları yönetiyorlar. 11 Eylül 2001 sonrasında yöneten-yönetilen arasındaki ilişki terse döndü. 2008 yılı başından doların kayıplarını geri alması ve buna bağlı olarak hammadde fiyatlarının gerileyerek enflasyonist beklentilerin yeniden olumlulaşması için çaba harcıyorlar. Ancak bu sayede kısa vadeli faiz oranlarının düşük seviyelerde kalabileceğini ve bilanço yıpranmasının sınırlı olabileceğini biliyorlar... Hesabın tutabilmesi için zorunlu ve gerekli bir şart daha var, geniş kesimler nezdinde şüpheli duruma düşülmemesi, olup bitenin normal ve sıradan gelişmeler imiş gibi pazarlanması...
Uzun süredir küresel dengesizliklerin çok büyük ve mevcut eğilimlerin sürdürülemez olduğunu iddia ediyoruz. İki alternatif var: Ya sistemik çöküşle sonlanacak herşeyin değer yitirdiği bir deflasyonist kaos, ya da günü kurtarmak ve sorunları ağırlaştırmak pahasına enflasyonist durgunluk. Bu ikisinin arasında bir orta yol ise maalesef mümkün değil. Piyasaları, daha önce yaptıkları büyük hatalar nedeniyle yapay olarak yönlendirmek zorunda kalanlar sanal olarak böyle bir olasılık varmış gibi durumu idare etmeye çalışıyor. Diyelim ki dolar değerlendi ve hammadde fiyatları bir miktar daha geriledi, bu süreçte yaşanan durgunluk, bilançoları etkilemeyecek mi? Batık bankaları kurtarmak için piyasaya sürülen likidite, enflasyon baskısı üretmeyecek mi?
Küresel düzeyde genel durum süratle daha kötüye gidiyor; özellikle kendilerini küreselci olarak tanımlayanların evdeki hesabı çarşıya uymuyor. Ulus-devlet kimliğini koruyarak kurallı bir serbest piyasadan yana olan Asya ve Latin Amerika ile diğerleri arasındaki farklılık, ilk grup lehine ve diğerleri aleyhine büyüyor. Kendi kazdığı kuyuya düşenler ise çırpındıkça daha derine doğru ilerliyor, hareket yeteneği daralıyor. Gerek ABD, gerekse dolar, 1980'li ve 1990'lı yıllarda olduğu gibi belirsizliğin arttığı dönemlerin güvenli limanı olmaktan çıktı, tam aksine çözümsüz sorunların odağı haline geldi...