Danıştay'ın Tüprag kararı

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Soru şu: 7 Haziran 1939 yılında çıkarılan 3634 sayılı "Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu" ile Kanada kökenli Eldorado Gold'un Türkiye'de kurduğu Tüprag Metal Madencilik şirketinin çıkarları arasında nasıl bir ilişki olabilir?

Soruyu daha somut sorsak: Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu'nun 1. maddesiyle, İzmir'in Efemçukuru yöresinde altın arama ve çıkarma faaliyeti sürdüren Tüprag'ın arazi talebi arasında nasıl bir ilişki olabilir?

Bir de olayı özetlesek: Vatan Gazetesi'nde 13 Ağustos'ta Gülümhan Gülten'in imzasıyla yazıldı. Bakanlar Kurulu, Efemçukuru köylülerinin Eldorado-Tüprag'a satmak istemedikleri 35 parsellik arazinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca kamulaştırılmasına karar veriyor (3 Ocak 2008).

Olabilir. Özel mülkleri kamulaştırmak devlete, hükümetlere verilmiş anayasal bir hak ve yetki. Ama, Tüprag kamulaştırması sınırları yasalarla belirlenmiş bu yetkiyi çok ilgisiz bir kanun üzerinden çok ilginç biçimde aşıyor. Bakanlar Kurulu, işlemin hızla tamamlanması için Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesine dayanıyor. Bu maddenin dayanağı da Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu.

Vatan tehlikede mi?!!

Yani, Türkiye ağır bir dış tehditle karşı karşıya geldi de haberimiz mi yok? "Mükellefiyet" Kanunu'nu, özellikle de 1. maddesini okuyunca insan ister istemez böyle düşünüyor. Bakar mısınız 1'inci maddenin ilk fıkrasına:

"Seferberlik ve savaş hali ile bu hallerin henüz ilan edilmemiş olduğu ancak savaşı gerektirebilecek bir durumun meydana geldiği gerginlik ve kriz dönemlerinde yapılacak seferberlik hazırlıkları ile kıtaların toplanması esnasında alelade vasıtalarla temin edilemeyen bütün askeri ihtiyaçları veya hizmetleri bu kanun hükümleri dairesinde vermeye veya yapmaya her şahıs borçludur."

Bir de Kamulaştırma Kanunu'nun 27'nci maddesine bakınız:

"3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu'nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulu'nca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmazın malın (Ö) bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir."

Efemçukuru'na el konuldu

"Mükellefiyet" ile ilgili kanunun tüm içeriğiyle hangi olağanüstü hallerde ve hangi somut ihtiyaçlarda uygulanacağı bu kadar net ve açıkken... Kamulaştırma Kanunu'nun 27'nci maddesi ancak ve ancak 3634 sayılı kanun çerçevesinde "yurt savunmasının" zorunlu kılacağı hallerde uygulanabilecekken... Bakanlar Kurulu şu kararı veriyor:

"İzmir ili sınırları içerisinde, Tüprag Metal Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi uhdesindeki İR: 5419 sayılı maden sahasında bulunan ve ekli listede ada ve parsel numaraları belirtilen alanların, anılan şirket tarafından üretim faaliyetlerinde bulunulması, tesis kurulması ve sağlık koruma bandı oluşturulması amacıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından acele kamulaştırılması; adı geçen bakanlığın 23/11/2007 tarihli ve 54985 sayılı yazısı üzerine 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27'nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 10/12/2007 tarihinde karar verilmiştir."

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu işte bu kararın yürütmesini durdurdu. Şunu da not edelim: Bakanlar Kurulu kararında yer alan İR: 5419 kodlaması Tüprag'ın altın çıkarmak istediği Efemçukuru köyünde yerleşik vatandaşların özel mülkiyetindeki 35 parsel araziyi içeriyor. Tüprag'ın altınları da, hükümetin seferberlik kanunlarını uygulayacak kadar kamulaştırılmasını "acil" gördüğü bu arazilerde yatıyor.

Danıştay karar gerekçesinde, Tüprag'ı, Türkiye'de adeta "en ziyade müsaadeye mazhar şirket" muamelesine layık gören Bakanlar Kurulu, kararını bakınız özetle nasıl değerlendirmiş:

"Milli müdafaa ve yurt savunması hükümlerine göre acele kamulaştırma kararı verilebilmesi, üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunması şartına bağlıdır. Bakanlar Kurulu'nun bu kararı ise işletme sahibi özel girişimcinin yararınadır." Danıştay'ın bu olayla ilgili esas kararını merakla bekleyeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013