Danışmanlık ve eğitim
Eğitim yatırımları, yanlış hatırlamıyorsam, enerji yatırımlarının hemen ardından gelmeye başlamış. Eğitime verilen önemin yükselişi mi bu yoksa eğitim konusundaki ticari kazancın cazibesi mi? Kuşkusuz her ikisinin de bu yatırımların yükselmesinde payı var.
Bizim sözünü etmek istediğimiz eğitim ve danışmanlık konuları ise özellikle iş insanlarımıza yönelik olan çalışmalar. Ne yazık ki birçok meslekte olduğu gibi, bu konuda da herhangi bir yeterlilik kıstası bulunmamaktadır. Bu nedenle de kendini bu konuda yeterli olduğunu iddia eden herkes elinde çanta, içinde sunum ortaya çıkıp eğitim programı satmaya çalışmakta. Çalıştığı şirkette kalite konusunda eğitim alan bazı kişilerin, daha sonra kalite eğitimleri vermeye başladıklarını duyunca hiç şaşırmadım.
Burada şunu sormak gerekli; kerameti kendinden menkul bu kişiler mi yoksa almak istedikleri eğitimi en ucuza kapatmak isteyenler mi kabahatli? Alınmak istenilen eğitim konusunda “Bu işi en iyi kim bilir” sorusunun cevabı ne olur acaba? Üniversite sanayi işbirliği çalışmalarının bir türlü istenilen yere gelememesinin nedenine bizim tahmin ettiğimiz cevap “Sanayicinin güncellenemeyen eğitimi ve üniversitenin gerçekten uzak olması” oluyor. Her iki tarafın da birbirlerine bakışlarındaki ön yargıların değiştirilmesi ve hatta kalkması gerekli diye düşünürüz. Bilgi ve uygulamanın bir araya gelmesi, ülkemizi nereye getirir acaba diye sorarsanız “Güzelliğini tahmin bile edemem” derim.
Bazı işleri yapmadan öğretemezsiniz. Nasıl hasta görmeden doktor yetişmiyorsa, mal satmayan ve yüklemesini yapmayan, bankaya belge hazırlamayan, müşteri görüşmesine katılmayan, pazar araştırması yapmayan birilerinin ihracat eğitimi vermesi de bir yere kadar olur. İhracat işi sadece “Teslim şekilleri ile ödeme şekillerinden” ibaret değildir. İhraç edilecek ürünün girdilerinin temininden başlayıp, müşterinin eline geçmesine kadar uzanan uzun ve baklası bol bir işlemler zinciridir ihracat.
Bu durumda danışmanlık ne ola ki diye sorarsanız, hemen ve hızla eğitim değildir diye cevaplarız. Önce muhatabınızın durumunu teşhis edebilmek, mevcut duruma göre öneriler sunabilmek ve onları olmak istedikleri yere getirmek için alınması gereken tedbirlerin uygulanabilmesini sağlamaktır derim. Kuşkusuz bunun içinde eğitim de olacaktır. Ve hatta muhatabınıza “Siz hazır değilsiniz, bu işten şimdilik vazgeçin” diyebilmeyi gerektirir. Aynı konuda danışmanlık vereceğiniz her işletmeye farklı uygulama yapmak gereği, danışmanlığın kaçınılmaz gerçeğidir. Bunu yapabilmek de tecrübe gerektirir.
Önemli olan hizmet alanın ihtiyacının ne olduğuna sağlıklı karar verebilmesi. Yanlış beklentilere saplanmadan ve bütçemizin elverdiğince iyi sonuç alabilmeye çalışmalıyız. Rekabetin kaliteyi yükselttiği kuşkusuzdur amma iyinin ucuzu olmaz. Sadece göreceli olarak daha uygun fiyatlısı olur. Yolda giderken etrafımızdan beş bin liradan beş yüz bin liraya kadar araba geçiyor. Hepsi aynı işi yapıyor amma kullanıcılarına sağladıkları farklı değil mi?