Damga Vergisi Kanunu iptal edilmelidir!
Değerli DÜNYA okurları, bir aylık bir aradan sonra tekrar merhaba. 1984 yılında başladığım çalışma hayatımın en uzun tatilini yaptım. Ne cep telefonumu ne de blackBerry denilen (elektronik mektuplara kolayca erişim imkanı veren harika buluş) aleti ilk defa bu tatilimde hiç açmadım. Doğal olarak tüm tatilciler gibi benim de gönlüm tatil beldelerinde kaldı. Ben de her kes gibi küçük bir pansiyon, şirin bir lokanta, şarap bağları, çiftlik, yelkenli ile dünya turu hayalleri kurdum. Sanırım etkisi yılbaşına kadar da sürer.
Tatil sonrası ilk yazımı belki biraz radikal bulabilirsiniz. Tatil sonrası sendroma verin.
28 yıldır çözemediğim muamma
Efendim, hukuk fakültesi yıllarımı da katarsam 28 yıldır ben bu damga vergisinin hangi gerekçe ile alındığını çözemedim. Tüm işletmelerin adeta tüm alım ve satımları üzerinden, düzenlenen sözleşme sayısı kadar hatırı sayılır bir vergi almaya çalışılmakta ama doğal olarak başarılamamakta.
Bu vergi kadar vergi direnişini körükleyen vergi azdır. Kimse bu vergiye bir mantık bulamadığı için, herkes ödememek için ne yapacağını şaşırıyor.
Haksız rekabet yaratıyor
Damga vergisini kimler ödüyor diye bir analiz yapılsa, çıkacak sonuç büyük bir ihtimalle göz önünde olan büyük kuruluşlar, devletle iş yapan şirketler şeklinde olacaktır. Bu durum başlı başına rekabet hukukuna da aykırılık teşkil etmektedir.
Gereksiz bir kanun dışılık/suçluluk duygusu yaratıyor
Vergi doğası gereği devletin vatandaşlarının bir kısım kaynaklarını kanun gücü ile zorla almasıdır. Vergi kanunları eşitlik, güce göre alınma, hukuki olma gibi temel prensiplere uyulduğu müddetçe daha kolay kabul görmekte, bu ilkelerden uzaklaşıldıkça vergide uyumsuzluk artmaktadır.
Damga vergisi dışında, geçmişte uygulanan ağır tapu harçları, emlak vergileri, şimdilerde tartışılan veraset vergisi vergide yaygın direnç noktaları yaratan konuları oluşturmuş. Tapuda harçlar nasıl düzeltildiyse, veraset vergisi nasıl tartışılıyorsa vatandaş nezdinde hukuki bir gerekçesi bulunmayan damga vergisinin de tadilatları bir yana bırakıp ortadan kaldırma zamanı geldi kanaatindeyim.
Kurumsallaşmanın cezası gibi
Damga vergisi Türkiye de adeta kurumsallaşmanın cezası haline geldi. Kurumsallaşmayı, kayıtlılığı teşvik etmemiz gerekirken bu vb. uygulamalarla kayıtlılığı, kurumsallaşmayı daha da maliyetli hale getiriyoruz.
Amerika bağımsızlık savaşı damga vergisinden çıkmış
Efendim, kaynaklarına gidip şahsen kontrol etme fırsatım olmadı ama bu konuda yazı yazarken iyi bir malzeme olarak gördüğümden hemen kullanma kararı verdim. Rivayet odur ki Amerika'nın İngilizler'e karşı verdikleri bağımsızlık savaşının gerekçelerinden biri de İngilizler'in koydukları damga vergisi benzeri bir vergiymiş.
Meclisimiz'e açık dilekçe
Yukarıda ortaya koyduğum gerekçelerle, yüce Meclisimiz'in değerli üyelerinden bu parlemento döneminde konuyu ele almalarını saygılarımla arz ve talep ediyorum efendim.
Tatlı yemektense öldürün!
14. yüzyıl gezginlerinden İbn Batuta'nın Seyahatname'sinde, Türkler'in tatlı yemeyi ayıp saydıkları anlatılır. Batuta'nın yolu Kırım'a düşer. Yöredeki Altınordu Türk Devleti'nin Sultanı Uzbek'in huzuruna çıkar. Kendisine yapılan ikramların ve ihtişamlı ağırlamanın altında kalmamak için o gece arkadaşlarının yaptığı tatlıyı Sultana ikram eder. Sultan tatlıya sadece parmağıyla dokunup tatmakla yetinir.
Rivayete göre Sultan kölesine, "Bu tatlıyı yersen tüm ailenle birlikte seni azat ederim!" der. Köle; "Beni öldürsen de yemem" diyerek yemeyi reddeder.
Velhasıl bir dönem tatlı yememek için ölmeyi göze alırken şimdi, tatlı yiyerek ölmeyi göze aldığımız bir döneme gelmişiz.
Denetimsizlik yolsuzluğa davetiyedir
Hemen her gün gazetelerde yolsuzluk iddia veya ithamlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu konuda atılması gereken en önemli adım, akçeli sonuçlar doğuran tüm işlem ve kurumların denetiminde sürekli, bağımsız, belli standartlara dayalı bir yapının kurulmasıdır.
İstisnasız belli bir büyüklüğün üzerinde mal varlığına sahip tüm,
Dernek,
Vakıf,
Kooperatif,
Birlik,
Oda,
Kulüp,
Sendika,
Parti,
Belediyelere ait iktisadi teşekküller,
Kamunun denetim ve yönetiminde olan tüm bağlı,bağımsız kurum ve kurullar,
sürekli,düzenli denetim yaptırmalı ve sonuçları ilan edilmelidir.
Denetimsizliğin en başta bu tür kurumların başında bulunan yöneticilere yapılmış haksızlık olarak algılanması gerekir.
En komiği de yukarıdaki listelediğimiz kurumlarda, yöneticilerle birlikte seçilerek gelen denetim kurullarının yaptığı laf ola beri gele denetimi. Hiçbir işe yaramayan bu kurulların süratle ortadan kaldırılmaları daha hayırlı olacaktır. Hiç olmazsa ilk etapta gerçek durumu tespit etmiş oluruz ki çare arayışına başlayabilelim.
Günün Sözü:
"In Gut we trust, others we audit."
Sadece Tanrı'ya güvenir, geriye kalan herkesi denetleriz.