Dahilde: İşleme
Elektronik posta kutuma bir okurum tarafından düşen ve değinmem istenilen bir konuyu kaleme almak doğrusu bana da cazip geldi. Geçtiğimiz haftalarda spesifik olarak “İkincil İşlem Görmüş Ürün” konusunu yazdığım Dahilde İşleme Rejimi’ni (DİR) bu kez ana hatları ile ele almaya çalışacağım. Aslında bana gelen e-postada okurum,DİR'in Dahilde İşkence’ye dönüştüğünden de söz etmiş yer yer. Ancak ben işin özünü iyi bilen birisi olarak bu tespiti biraz daha yumuşatmak gerektiğini düşündüm.
DİR hakkında kısa bir bilgi vermekte yarar var evvela. Bu rejim, ihracatçıları desteklemek ve ülke ihracatını kalkındırmak için oluşturulmuş, ülke içerisindeki sanayiciyi ve devletin ithalat-ihracat dengesini korumak adına ithalata getirilen önlemlerden ihracatçının etkilenmeden üretim yapıp, rekabetçi fiyatlarla malını satabilmesi için kullanılan bir rejimdir. Bundan sonrasını tarafıma gelen e-posta yorumundan aynen yazıma taşımak isterim. “2009’da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın başlattığı sonradan denetim kontrolleri ile gümrük müfetişlerinin en çok ilgisini çeken ve Ekonomi Bakanlığı’nı eleştiriye maruz bıraktıkları rejim olarak da zaman zaman yorumlanmakta olduğundan olsa gerek, 2009’dan bu yana Ekonomi Bakanlığı bu eleştirilere kayıtsız kalmayarak bir takım değişimlere gitti. Öncelikle İhracatçılar Birliği’ni etkisiz hale getirerek bölge müdürlüklerini sürece dahil etti ve belge kapatma süreçlerini de bu müdürlüklere devretti. Böylece DİR, her geçen gün daha fazla işkenceye dönüşmeye başladı. Mükellefle görüşmeyi lütuf gören, virgülden sonraki küsuratı sorun haline getiren, her gün yeni kurallar icat ederek mükellefe nasıl ceza yazarız tutumu takınan bir döneme girildi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bile güvene dayalı Yetkinlendirilmiş Yükümlü Statüsü için yeşil ışık yakarken, Ekonomi Bakanlığı “güvenilir ve şefaf statüdeki” bu şirketler için “firma mevcut mudur?” kanıtlayın sorgusu yapmaya devam etti. Otomasyon sisteminin kullanışsız yapısından dolayı belge revize ve onayların sağlıklı yapılamadığı gerekçesi ile belge hacimlerini yüksek, mal tanımı çok gibi gerekçelerle belgeleri onaylamama süreci başladı. Böylelikle bu rejim, sektör ihtiyaçlarını anlamaktan uzak, kitapta yazanları “yapmamak” üzere yorumlanan bir rejime dönüştü. İhracatçı, bir taraftan yurtdışındaki azalan talebe ve rekabetçi olmayan maliyetlerine rağmen ihracatını aynı tutmak, çalışan azaltmamak savaşındayken; diğer taraftan bu zor dönemde destek beklediği devlet mercilerinin ceza yazmak için hata kollayan toleransız tutumları karşısında şaşrımış durumda.”
Ekonomi Bakanlığı ve bağlı müdürlüklerin görevi ülke ekonomisine katkıda bulunmak, sanayiyi desteklemektir. Değişen global trendlere Ekonomi Bakanlığı’nın ayak uydurabilmesi elbette son derece önemli. Ülke ekonomisine faydalı kararlar üreten, istihdamı arttırmaya çalışan ve katma değer yaratılmasına destek veren bir Ekonomi Bakanlığı ve dış ticaret stratejisi hepimizin ortak arzusu. Kurunun yanında yaşın da yandığı ve acaba almasam daha mı iyi olur diye düşünen ihracatçıların almakta tereddüt ettiği bir rejim halini aldı DİR. Umuyorum kötü niyetle kullanılabilir endişesinin yerini, ihracatçıya daha fazla yarar sağlamaya dair düşünceler bir an önce alıyor olur.