Dahilde İşleme Rejimi fırsat mı tehdit mi?
İhracatçılarımızın rekabetçi fiyat vermesinde önemli bir yere sahip olan Dahilde İşleme Rejimi, gerçekte bir teşvik sistemi olmasına rağmen, sık sık gündeme getirildiğini ve üzerine pek çok spekülasyonun yapıldığını söyleyebilirim. İhracatı arttırma yönünde bir avantaj mı yoksa yerli üretime zarar veren bir sistem mi olduğu konusunda zaman zaman fikir ayrılıklarının olduğu bir sistem.
Sanayici veya ihracatçı olmayanların dahi fikir sahibi olması gereken bu sistemin ne olduğu hakkında kendi lisanımla bir özet geçeyim evvela. Dahilde İşleme Rejimi, Türkiye’de üretim yapan veya yaptıran, ürettiği eşyayı ihraç eden veya ettiren firmaların ithal esnasında ödeyecekleri vergilerden muafiyet sağlayan, yanı sıra diğer tüm kısıtlamalara da maruz kalmadan ithalat yapmalarını sağlayan bir rejim.
Bu sayede üretim maliyetlerinde elde edilen avantaj ile ihracatta daha rekabetçi bir maliyet ve fiyatlama ile dünyaya mal satabilme avantajı sağlanmış oluyor. Elbette bu sistemde en önemli nokta, ithalde kullanılan girdinin ihraç edilmesi ve konunun suistimale uğramaması. Zira ithal esnasında vergi ödenmeden yurtiçine sokulan bir eşyanın birebir ihraç edilmesinin sağlanması ve bu konudaki kontroller, bu teşviği sorgulanır hale getiriyor.
Olmazsa olmazlar arasına giriyor
Özellikle gümrük vergisi dışında pek çok ilave vergi ve maliyetin de var olduğunu düşündüğümüzde sanayici ihracatçılar için Dahilde İşleme Rejimi bence opsiyonel olmaktan çıkıp olmazsa olmazlar arasına adını yazdırıyor. Ancak buna rağmen hâlen bu belgeyi kullanmayan firmaların olması da beni bir hayli şaşırtıyor.
Kimi çevrelerce, bu rejim sebebiyle Türkiye’de hammadde üretimi yapmayı düşünen firmaların bunun yerine ithalata yöneldikleri görüşü hâkim olsa da, bu görüş çok da olağan ve mantıklı gelmiyor bana. Zira zaten bahse konu girdiler, daha ucuza mal edilebilir olsa hiçbir firma ithalata yönelmez ve iç piyasayı tercih eder.
Rejimin daha verimli olması için engelleri belirledik
Rejimin üzerine konuşulacak çok şey var. Ve biz de başkanlığını yürütmekte olduğum Dışyönder’e öyle yaptık ve rejimin çok daha verimli olmasının önünde olan bazı engelleri belirledik. Başlıkların sadece bazılarına değineyim.
Dahilde işlemede önemli sorunlardan bir tanesi ikincil işlem görmüş ürün ve fire oranları hakkında. Yapılan çalışmada, bu konuda kapasite raporları yeterli olmadığı için, alt ve üst limitler belirlemek suretiyle çözüm üretileceği görüşü ortaya çıkmıştı. Yine “fire” tanımlanasında sektör bazlı ayrımın olmaması ne yazık ki bir handikap. Bakanlık ile odalar arasındaki fire oranları birbirinden farklı. Oysaki Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın da tanımlanan fire oranları ile Türkiye genelindeki Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından verilen fire ekspertiz raporlarındaki fire oranları birbirleriyle örtüştürülmelidir.
Sanayi odalarınca seminerler düzenlenerek kapasite raporunun önemi ve gerekliliği firmalara anlatılmalı, ihracatçı birlikleri sektörel hakimiyetleri ile firmaları fire ve ikincil işlem görmüş ürün konusunda bilgilendirmeli, kapasite raporlarında “ikame ürün üretilebilir” ifadesine yer vererek aynı parkurda ürün çeşitliliği olabileceği belirtilerek bazı sorunların ve haksız rekabetin önüne geçilebilmeli, kapasite raporlarını onaylayan kişiler sektörden olmalıdır.
Bir diğer önemli başlık ise ayniyat tespitleri. Yani ihraç edilen mamulde kullanılan girdiyle ithalde çekilen hammaddenin eşleşmesi. Burada gümrük idarelerine çok fazla iş düşmekte. Özellikle bu konuda bir standartın olması ile çözüm üretileceği görüşü ağır basıyor. YMM ve YGM raporlarının da kullanılabilir hal alması da gümrüklerin iş yükünü azaltacaktır. Ayrıca Kapasite Raporları müracaatlarının dijital ortamda değerlendirilmesi ve kurumlar arası entegrasyon sorunu gibi problemlerin de çözülmesi kaçınılmaz.
Radikal adımlar şart
İhracatta yurtiçi katma değerin ve çıktı ürünün teknolojik seviyesini artırmak üzere Dahilde İşleme Rejiminin öncelikli hedef ürün ve sektör kapsamına ilişkin düzenleme yapılması konusunda önemli ve radikal adımların atılması şart. Bu konuda Ticaret Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalardan olumlu sonuçlar beklediğimizi belirtmeliyim. İhracatımızın artması ve üretime yönelik olarak daha değerli hale gelmesinde Dahilde İşleme Rejimi’ni bir fırsat olarak görmek gerekiyor. Ancak aksamaları da gidererek bunu sağlamanın mümkün olacağını da atlamamak gerekiyor.