Daha kadınsı bir gelecek ümidiyle...
“Sabancı Üniversitesi’nin 2009-2016 dönemi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker, 2013 yılında Mor Sertifika Programı için yaptığı bir konuşmayı, "Sizler sayesinde, daha kadınsı bir gelecek ümidiyle..." sözleri ile tamamlamıştı.
2007 yılında Sabancı Üniversitesi bünyesinde Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından geliştirilen Mor Sertifika Programı 10 yılı geride bıraktı. Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalığın artırılması, kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının geliştirilmesi, toplumsal yaşamda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik duyarlılık oluşturulması amacıyla çıkılan bu yolculuğun 10 yılı, “Mor Sertifika Programı: 10 Yılın Hikayesi” kitabında paylaşıldı.
10 yılda gerçekleşen 8 program ile farklı illerde 3 bin 500’e yakın öğretmene ulaşıldı ve 345 öğretmene sertifika verildi. Mor Sertifikalı öğretmenler de sadece öğrencilerine değil, kendi illerindeki diğer öğretmenlere, belediye çalışanlarına toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verdiler. Kadınların insanca ve ayrımcılığa uğramadan yaşayabilmesi için önyargılardan kurtulmuş ve eşitlik bilincine sahip bir nesil yetiştirmek gerekiyor. Bu süreçte en önemli görev öğretmenlere düşüyor. Bu nedenle Mor Sertifika Programı çok önemli. Hikayeyi yaşayanlardan dinlemek ise bir o kadar anlamlı. Örneğin 2013’ten bu yana Mor Sertifika sahibi bir resim öğretmeni “Mevcut düzene ve tüm engellemelere rağmen, yolunu bulup ve derinden gelen pH değeri dengeli eşsiz bir kaynak suyu; herkes içmeli” sözleriyle anlatıyor yaşadığı süreci.
Ordulu bir felsefe öğretmeninin dediği gibi, “Mor Sertifika, kadın-erkek değil, insan olmanın ne demek olduğunu gösteren bir program”.
İnsan olmak, önyargılardan kurtulmak demişken; Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD)'ın adını Türk Sanayici ve İşinsanları Derneği olarak değiştirmiş olması, iş yaşamında kadın erkek arasında ayrımcılığı besleyen, önyargı içeren dil, ifade ve davranış kalıplarından kurtulmak adına; kadın-erkek eşitliğine yönelik farkındalığı vurgulamak adına çok önemli bir adım. TÜSİAD’ı toplumsal cinsiyet meselesi adına önemli bir adım olan bu kararından ötürü kutluyoruz.
Davos’ta yönetim kadınlarda
Bir önemli gelişme daha: Davos’ta 23- 26 Ocak'ta düzenlenecek olan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) 48 yıllık tarihinde ilk kez kadınlar tarafından yönetilecek. Zirveyi yönetecek yedi kadın arasında IMF Başkanı Christine Lagarde, IBM CEO’su Ginni Rometty, Norveç Başbakanı Erna Solberg, Fransız enerji şirketi ENGIE CEO’su Isabelle Kocher, İsviçre merkezli Avrupa Nükleer Araştırma Enstitüsü (CERN) Genel Müdürü, Fabiola Gianotti, Hindistan’da kadın girişimcileri destekleyen Mann Deshi Vakfı Kurucusu Chetna Sinha gibi isimler yer alıyor.
Erna Solberg, dünyayı daha ileri taşımak için kadınlara önemli bir rol düştüğünü söylüyor. “Benim önceliğim sürdürülebilir bir refah toplumu yaratmak. Bunun için de kadın ve erkeklerin istihdam piyasalarında eşit şekilde temsil edilmeleri gerekiyor” diyor.
Davos Zirvesi geçtiğimiz yıl “erkek zirvesi” olduğu yönde eleştirilere maruz kalmıştı. 2 bin 500 kişinin katıldığı toplantıda kadın temsiliyeti oldukça sınırlı kalmıştı.
2018 zirvesinde ise erkekler oturacaklar ve kadınları dinleyecekler.
Uluslararası Ticaret Birliği Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Sharon Burrow’un dediği gibi, “Davos erkeği otursun ve dinlesin. Bakalım, ailesi ile yeterince ilgileniyor mu, ya da kızı, erkek çocuklarla eşit fırsatlara sahip mi?”
Zirvenin kadın yöneticileri, toplumun her kesimini temsil eden güçlü bir “ses” oluşturacak. WEF’ten yapılan açıklamada da vurgulandığı gibi, kadınlar kamu ve özel sektörü, uluslararası organizasyonları, sendikaları, akademiyi, bilimi, sivil toplumu ve sosyal girişimciliği temsil ediyorlar. Kadınların her alanda var olmasına rağmen, cinsiyet eşitsizliği ve kadın-erkek çalışanlar arasındaki gelir uçurumu küresel bir sorun olmaya devam ediyor.
WEF tarafından Kasım 2017’de yayınlanan “Küresel Cinsiyet Uçurumu” raporuna göre, ekonomi, eğitim ve sağlık gibi temel alanlarda izlenen bu uçurum, topluma zarar veriyor. Bu şekilde devam ettiğimiz sürece, kadın- erkek arasındaki cinsiyet uçurumu 217 yıl daha kapanamayacak. Oysa, PwC’nin İstihdamda Kadın 2017 endeksine göre, OECD ülkelerinde ücret eşitliği sağlamak, kadın çalışanların 2 trilyon dolarlık bir ekonomi yaratmasını sağlayacak.
London School of Economics Direktörü Minouche Shafik’in sözlerinin altını çizelim: “Dünyanın bir çok yerinde aynı iş için daha düşük maaş alan kadınlar var. Her düzgün organizyon kendine bakmalı ve çalışanlarının eşit şekilde ücretlendirildiğinden emin olmalı. Bu atılması gereken acil ve en küçük adım.”