Daha iyi bir hayatın peşinde...
Daha iyi hayat arayışının sonu yok, sınırı yok, milliyeti yok: Suriyeliler can havliyle iç savaştan kaçıp Türkiye'ye, Batı'ya sığınıyor... Türkiye'de gidişattan memnun olmayan pek çok insan “yeni hayat” umuduyla Batı'ya yerleşmenin hayalini kuruyor... Ve Batı'nın parçası, AB üyesi Hırvatistan'da da yüz binlerce kişi “bıçak kemiğe dayandı” diye, zengin Kuzey'e göç ediyor!
4,2 milyon nüfuslu Hırvatistan uzaktan bakınca imrenilecek bir Güney Avrupa-Balkan memleketi. Altın kıyıları, mükemmel iklimi, tarihsel dokusu, bozulmamış doğası, Avrupa'nın kavşağındaki konumu, yaşam maliyetinin makul oluşu ile...
Ancak Hırvatlara sorarsanız, “dışı sizi, içi biz yakar” sendromundan mustaripler. Çünkü bu küçük memleket, yapısal reformları yapamayıp ekonomik sorunları aşamadığı için işsizlik zirvede. Resmi işsizlik yüzde 10.9 ama gerçek rakamın yüzde 15'i aştığı yazılıp çiziliyor.
Son Dünya Bankası raporunda ortalama maaşın Zagreb'de 887 dolar, Pekin'de ise 983 dolar olduğunu yazan Hırvat basınında, “Gelirimiz, dünyanın ucuz iş gücü deposu sayılan Çin'den bile düşük” diye yakınıyor.
“Balkan Barometer” adlı kurumun yaptığı son ankette halk, yüzde 70 ile en büyük sorunu işsizlik olarak göstermiş. İkinci sıradaki “genel ekonomik sıkıntılar” sadece yüzde 39 oranında. Sonra yüzde 33 ile rüşvet-yolsuzluk geliyor. Gelecek 12 ay içinde ülkede işlerin iyiye gideceğini umanların oranı yüzde 15'i geçmiyor... Anket katılımcılarının neredeyse yarısı “Dışarıda iş aramaya hazırım” diyor.
İşte bu yüzden, eğitimli, kalifiye iş gücü; özellikle 25-40 yaş grubunda ülkenin omurgası olması beklenen kitle içinde müthiş bir “göç dalgası” yaşanıyor. Son dört yılda sadece Almanya'ya 140 bin Hırvat göç etmiş. Medyaya yansıyan rakamlara bakılırsa, bu dönemin göç rakamı 300 binin üstünde. Neredeyse yüzde 10'luk kitlenin “cenneti bulma” umuduyla terk ettikleri bir “cennet memleket”...
2013'de Hırvatistan AB'ye katıldığından beri, diğer üye ülkelerde yaşamak ve çalışmak artık daha kolay.
Özellikle IT sektörü için cazibe merkezi olan İrlanda, Hırvat uzmanların en çok rağbet ettikleri adreslerin başında. Birkaç yılda İrlanda'da 20 bin kişilik bir “Hırvat göçmen diasporası” oluşmuş durumda. İngilizceyi iyi konuştukları için Hırvatlara, İrlanda kapıları açık.
Ancak bu “mecburi göç” herkesi mutlu etmiyor. Dalmaçya kıyılarının güneşinden, denizinden kalkıp da İrlanda'nın sisli, puslu, yağmurlu havasına gidip “Sebep olanlar utansın” diye yakınanlar az değil...
Yine de “daha iyi hayat” arayışının sonunun ve “kağıt üstündeki verilerle” izahının mümkün olmadığının bir diğer örneği, bu kadar çok göç veren Hırvatistan'ın son yıllarda almaya başladığı göç!
Yugoslavya'nın son dönemlerinde, özellikle 90'ların başındaki iç savaş sırasında can havliyle Kanada'ya, ABD'ye, Avustralya'ya kaçan pek çok Hırvat kökenli aile de memlekete dönüyor. Özellikle ikinci nesil göçmenlerde bu oran yüksek.
Toronto'da büyüyen ve şimdi Zagreb'de Uluslar arası okulda öğretmenlik yapan bir Hırvat anlatıyor: “Böylesine doğa harikası bir memleket varken Kanada'nın karına, kışına ve sıkıcı hayatına katlanılır mı?”
Uzun lafın kısası, gelenler ve gidenler şu günlerde Zagreb'in yeni açılan havaalanında sık sık karşılaşıyorlar... Bir yanda iş, aş umuduyla gidenleri uğurlayanların hüzünlü gözyaşları... Yanlarında, daha güzel bir hayat için uzaklardan tası tarağı toplayıp memlekete dönenleri karşılayanların sevinç gözyaşları... İkisi birbirine karışıyor...