Daha insani işyerleri yaratılması (2)

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Geçen hafta Society of Human Resource Foundation tarafından yayımlanan bir rapordan (Creating a More Human Workplace Where Employees and Business Thrive) söz etmeye başlamıştım. Georgetown Üniversitesi profesörlerinden Christine Porath tarafından yazılan raporda, çalışanların ve işin geliştiği, daha insani bir işyerinin yaratılması için yapılması gerekenler sıralanıyordu. Bu konuya devam ediyorum.

Çalışanlara karar verme yetkisi ve hareketlerinde özerklik veriniz

Bir taraftan çalışana “İşine, işyerine sahip çık” diyorsunuz. Diğer taraftan da onu, sanki misafirliğe gelmiş gibi, işlere karıştırmıyorsunuz. Tüm kararları patron ya da yönetici olarak siz alıyorsunuz. Çalışan, kenarda emir kulu olarak onlardan gelecek direktifl eri bekliyor. Bu durumda çalışan sorumluluk almaz, sadece ona söyleneni yapar. Düşünce gücünü mevcut beşeri sermaye havuzuna katmaz. İşine yeni bir boyut getirmez. Böyle olunca da, montaj hattındaki bir mekanik robottan farksız hissetmez kendisini. Ve de gelişmez. Eğer işinizin gelişmesini istiyorsanız, önce çalışanınızı geliştiriniz. Bunun için de onun gelişmesine uygun iklimi hazırlayınız. Ona, top koşturacağı bir özerk alan sağlayın ki çalışanınız gelişme fırsatı bulsun; sorumluluklarına sahip çıksın. Kararları kendi alsın ki işyerine kendi dükkânı gibi baksın; elini taşın altına koysun.

- Haklısınız, ama: “Herkese yetki verilir mi? Hata yaparlar. Bir de kararları onlar alırsa, ben ne ile uğraşacağım?”

- Cevabım: Kişilerin gelişmesini istiyorsanız, onlara yetki vermelisiniz, gelişmeleri, öğrenmeleri için hata da yapmalarına izin vermelisiniz. Yetkiyi de birden değil, kişinin kapasitesine göre ayarlamalısınız. Merak etmeyin, işsiz kalmazsınız. Yapacak daha büyük işleriniz olacak: Kuruluşun geleceğini düşünmek, stratejiler oluşturmak, denetim yapmak, insanları motive etmek vs.

Medeni bir çalışma ortamı ve pozitif ilişkiler yaratınız

Şöyle bir ortam düşünün. Herkes herkese bağırıyor. Kişiler, güçlerinin yettiği kişileri azarlıyor, fırçalıyor. Kimse kimseye saygı duymuyor. Bina içindeki asansöre binmek bile bir mesele. Metroya biner gibi, insanlar birbirinin üstüne çıkıyor. Kişiler birbirinin kuyusunu kazıyor. Siz olsanız, böyle bir ortamda çalışmak ister misiniz? Siz çalışmak istemezseniz, başka insanlar niye istesin?

Çalışan bir insanın gününün en az üçte biri işte geçer. Çalışanlarınıza öyle bir ortam yaratmalısınız ki her sabah kalktıklarında işe seve seve gelsinler. Onurlarının zedelenmediği, karşılıklı saygı ve sevginin var olduğu bir iklimde yaşasınlar. Zaten rekabet ederken dışarının sert iklimi ile uğraşacaklar. Ama içerde medeni bir ortamda çalışsınlar ki tüm enerjilerini işlerini daha iyi yapmaya, daha güzel şeyler yaratmaya versinler.

- Haklısınız, ama: “Ben medeniyim de, karşımdakiler değil. Ancak kötü sözden anlıyorlar. İnsan gibi davranıyorum; bu hoşgörümü istismar ediyorlar. Savaş yerinde medenilik olmaz.”

- Cevabım: Üzüm, üzüme baka baka kararır. Siz onlara medeni davranırsanız, onlar da size ve başkalarına medeni davranır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019