Daha fazla elektrikli araç daha yaşanılabilir bir dünya
Beş yıldan biraz fazla bir süre içinde dünya, iklim eylemiyle ilgili ilk büyük kontrol noktasına ulaşacak: küresel ısınmanın en yıkıcı etkilerinden kaçınmayı amaçlayan bir dizi yeşil hedefe ulaşmak için son tarih 2030.
Hükümetler tarafından belirlenen bu hedefler, küresel ekonomiyi, atmosferde biriken sera gazı miktarını nihayet azaltmaya başlayacak bir yola sokmayı amaçlıyor. Ancak emisyonları geri çekilmek şöyle dursun, geçen yıl yeni bir rekora ulaştı. Bu, dünyanın 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için daha zorlu, çok daha maliyetli ve daha yıkıcı bir yolculukla karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.
Değişen dünyada elektrikli araçlar
Araçlardan kaynaklanan emisyonlarını azaltmak için binek araçlardan otobüslere ve kamyonlara kadar elektrikli araç satışlarının keskin bir şekilde artmaya devam etmesi gerekecek. BNEF, sektörün net sürekliliğini sürdürmek için 2030 yılında yeni otomobil alımlarının yüzde 70’inin elektrikli modellerden kesilmesi öngörülüyor.
Emisyonsuz araçların benimsenmesi, büyüme hızının olumlu olduğu az sayıdaki alandan biridir. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, batarya ile çalışan taşımacılığın artan payı, 2030 yılına kadar günde 6 milyon varil petrol ihtiyacını potansiyel olarak ortadan kaldırabilecek seviyede.2024’te yaklaşık 16,6 milyon ve 2027’de 30 milyondan fazla yeni elektrikli otomobil satılacağını tahmin edilirken, bu öyle bir değişim ki, tüm kara yolu taşımacılığı emisyonlarının yarısından fazlasını oluşturan binek araç segmentini dönüştüren bir adım olacak.
Hükümetlerin mevcut politikalarla elektrikli araçların 2030 yılında yeni otomobil satışlarının yüzde 45’ini oluşturması bekleniyor. Net sıfıra ulaşma yolunda tam olarak ilerlemek için bu payın yüzde 70’e çıkması gerekiyor.
Toplu taşıma, belediye otobüslerinin ve iki tekerlekli araçların karbonsuzlaştırılması ayrı bir önem arz ederken, tüm araçların dönüşümü yolunda da önemli bir adım olarak yer alıyor. Çin, Japonya’yı geride bırakarak dünyanın en büyük otomobil ihracatçısı haline geldi. Çin’in ihracatı, elektrikli arabalara olan talep ve Rusya’ya yapılan satışlarla arttı. Çin, Almanya’yı geride bırakarak dünyanın en büyük ikinci otomobil ihracatçısı olmuştu.
Çin etkisi, pazarı nasıl değiştiriyor?
Çin’in elektrikli araç pazarındaki mevcut hakimiyetinin derin kökleri, esasında 1990’lara kadar gidiyor. Esas atılım ise 2000’li yılların başında olurken, üretilen araçlar ABD, Almanya ve Japonya’da pazara sunuldu. Çin, tamamen elektrikli araçlara odaklanmak gibi alternatif ve yüksek riskli bir yaklaşımı benimsemesinin karşılığını alırken, 2001 yılında hükümet, ülkenin üst düzey ekonomik stratejisini belirleyen beş yıllık planında elektrikli araç teknolojisini öncelikli bir bilim araştırma projesi haline getirdi. Çin sektördeki inovasyona destek sunarken, toplu taşımaya odaklanarak, 2010‘dan itibaren halk otobüsleri, servisler ve diğer ulaşım modelleri için sözleşmeler yapıyor.
Batılı ülkeler Moskova’ya ticari yaptırımlar uyguladıkça Çin, Ukrayna savaşının başlamasından bu yana Rusya’ya yapılan ihracatın arttığını gördü. Rakiplerinin Ukrayna’nın işgalinin ardından ülkeyi terk etmesinin ardından Rusya’daki pazar paylarının arttığı görülüyor.
E-mobilite ile şekillenen yeni ekosistemin tüketicilerinin beklentilerine paralel finansal anlamda sunulacak ürünleri de etkilemesinin yanında, Ar-Ge faaliyetleri ve yazılımlarla kuvvetlenerek dünyada elektrikli akıllı araç üretiminde ülkelerin önceliği olarak büyüyeceği, üretim adetlerinde de bilinen sıralamanın dışında da küresel anlamda önümüzdeki yıllarda bölgesel ülkeler arasında kaymaların olacağı gözüküyor.