Dağıtılmayan kârlara getirilen stopaj ve beraberinde gelecek tartışmalar

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Ömer ŞENER

Türkiye uygulamasına baktığımızda kar dağıtımı mevzusu çok rastlanılan bir durum değildir. Ortakların geçimlerini sağlayacak kâr payı dâhil hiçbir gelir elde etmeden hayatlarını idame ettirebilmeleri pek olası değildir. Bu durum ticari hayatın gerçekleriyle örtüşmemektedir. Maliye idaresi hem bu duruma çözüm bulmak hem de dağıtılmamış kârları, sermaye artırımına veya yatırıma yönlendirmek adına dağıtılmamış kârları stopaja tabi tutmayı planlamaktadır.

Torba Yasa Tasarısı’nın 16. maddesi ile GVK’nın 94/6.c mülga olmuş bendi yeniden düzenlenerek sermayeye eklenmeyen ve/veya kâr dağıtımına konu edilmeyen dağıtılabilir kurum kazançları üzerinden kesinti yapılması amaçlanmıştır. Tasarıda stopaj oranına yer verilmemesine karşı Maliye Bakanı’nın açıklamalarından bu oranın yüzde 1 olacağı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda ilgili yılın karı tasarıya göre KV beyannamesinin verildiği ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar (Haziran) dağıtılmaz ve sermayeye eklenmez ise tevkifata tabi tutulacaktır. Torba yasa tasarısında dağıtılmayan karlardan GVK’nın 94/6.c bendine istinaden kesinti yapıldıktan sonra;

• Kâr dağıtımı yapılırsa ve dağıtım tevkifata tabi ise daha önce ödenen kesintinin mahsup edilmesi,

• Kâr dağıtımı yapılırsa ve yapılan dağıtım tevkifata tabi olmaz ise daha önce ödenmiş kesintinin iade olması (KVK 5.1.a istisnası),

• Kâr sermayeye ilave edilirse daha önce ödenmiş kesintinin iadesi, Öngörülmektedir. Ayrıca kanun tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda kanun tasarısının 16. maddesinde “ …elde edildiği hesap dönemine ilişkin …” ifadelerine yer verildiği için 2017 hesap dönemi itibari ile bilançoda yer alan geçmiş yıl kârlarına tevkifat uygulanmayacaktır. Çünkü her yasa prensip olarak yürürlükte bulunduğu sürede meydana gelen olaylara uygulanır. Milli ekonomi açısından faydalı görülmeyen dağıtılmayan kârların vergilendirilmesinde ki amaçlar şöyle sıralanabilir:

• Dağıtılmayan kârlar lehine mevcut adaletsizliği ortadan kaldırmak,

• Sermaye piyasasının tasarruf çekememesi sebebiyle şirketleri yatırımlarını finanse edecek fonları kendi bünyelerinden temine yöneltmek (otofinansman),

• Ekonomik dalgalanmaların yüksek olduğu konjonktürde otomatik stabilizatör olarak kötü havayı bertaraf ederek devletin kendi lehine likidite oluşturma arzusu (vergi geliri).

Torba Yasa Tasarısı ile dağıtılmayan kârlara vergi getirilirken dikkat edilmesi gereken noktalardan ilki vergi yükünü asgariye indirmeyi amaç edinen şirketlerin bu dağıtılmayan kârları vergi matrahı olarak görüp-görmeyeceğidir. Bu doğrultuda şirketler kendi açılarından vergi planlaması devlet açısından muhasebe hilesi sayılacak farklı uygulamalara yönelebilirler. Bu durumu şu örnek ile açıklayabiliriz. X AŞ’nin 2017 yılında dönem sonu itibariyle istihdam ettiği ücretli personelleri için kıdem tazminatı karşılığı ayırdığını varsayalım. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayınlanan ilgili tebliğ maddesinde işletmelerin hesap dönemleri sonu itibariyle kıdem tazminatı yükümlülüklerini hesaplamalarının ve bu yükümlülük nedeniyle cari dönemde ortaya çıkan kıdem tazminatı artışları için karşılık ayırmalarının şart olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamdaki karşılık anlayışı ile VUK’da benimsenen karşılık anlayışı birbirinden oldukça farklıdır. VUK’da böyle bir karşılık anlayışı olmadığı için bu karşılık gideri KKEG olarak dikkate alınıp kara ilave edilerek mali kar revize edilmektedir. Bu kapsamda mali kârı etkilemeyen bu uygulama ticari kârı etkileyerek dolaylı olarak dağıtılmayan karın (dağıtılabilir Kâr) azalışına sebebiyet vererek daha az tutarda stopaj yapılmasına neden olacaktır.(bk.*)

Vergi incelemesine istinaden kurumlar vergisi (KV) tarh edilmesi durumunda tespit edilen kayıt dışı bırakılan kazancın ortaklara dağıtıldığı ispatlanamaz ise bu kazanç dağıtılmamış kâr payı olarak yüzde 1 stopaja tabi tutulacak mıdır sorusu diğer tartışma konusudur. Kayıt dışı bırakılan kazancın KV tarh edildikten sonra stopaja tabi tutulup-tutulmaması gerektiği yönünde yargıya intikal eden uyuşmazlıklarda Danıştay kârın ortaklarına dağıtıldığına dair inceleme elemanı veya idarece yapılmış bir tespit olmadığı durumda gelir vergisi tevkifatlarını reddetmiştir. Bu kapsamda tasarının yasalaştığı dönem ve devamını takip eden yıllar için ortaklara dağıtılmadığı kabul edilen ve sermayeye eklenmeyen bu kazanç farkı (vergi sonrası kalan kısım üzerinden) üzerinden yüzde 1 stopaj yapılmalıdır.

Bu mevzuda tartışma çıkarabilecek diğer bir husus ise: sermayeye eklenmeyen ve kar dağıtımına konu edilmeyen dağıtılabilir kurum kazancının zarar mahsubundan önce dağıtılmamış kar olarak kabul edilip yüzde 1 stopaja tabi tutulup-tutulamayacağıdır. Bu işlemde geçmiş yıl zararının dağıtılmamış kazanç ile lehe davranılarak kapatıldığı düşünülmektedir. Fakat kanaatimce; dağıtılabilir kar kavramına zarar mahsubundan sonra ulaşıldığı için* zarar mahsubu sonrası dağıtılabilir kara erişilemeyecekse olmayan dağıtılabilir karın dağıtılmamış kısmı da bulunmayacaktır. Bu kapsamda olmayan dağıtılabilir karın olmayan dağıtılmamış kısmına stopaj uygulamak mümkün değildir.

Sonuç olarak: bir yandan şirketler için otofinansman aracı olarak gözüken bu durumun bir yandan da şirketlerden fon çıkışına neden olabileceği unutulmamalıdır. Ayrıca Maliye Bakanlığı amaçladığı vergi gelirinde kayıp yaşamamak ve işletmeler nezdinde farklı uygulamalara sebebiyet vermemek adına tasarı madde metnine açıklık kazandırmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar