Dağ fare mi doğurdu?
Reform paketinin açıklanmasından sonra eleştiriler peşi sıra geldi. Yatırım bankaları ve reyting kuruluşları açıklanan programı yetersiz buldular. Kamu bankalarına verilecek 28 milyar TL’lik tahvilden, kıdem tazminatı fonunun oluşturulmasına, BES’in zorunlu hale getirilmesinden, tamamlayıcı emeklilik sistemine kadar tartışılan çok konu var. Kişisel olarak, yargıda ve eğitimde reform beklentisi içindeydim. Bunlardan bahsedildi. Tabii uygulamaya bakmak lazım. Hukuk ve eğitim hassas konulardır. Bu hususlarda ‘‘reform’’ deyince görüşler farklılaşıyor. Ortak noktalar bulmak zorlaşıyor.
Kemal Derviş, 2001 krizinde Türkiye’ye ‘‘kurtarıcı’’ olarak geldi. Geldikten sonra bir ‘‘yol haritası’’ açıkladı. O dönemdeki ekonomik iklimle, bugünkünün farklı olduğunu belirteyim. 2001 krizinden önce kamu borcu yüksekti. Özel sektörün borç seviyesi makuldü. Programa yönelik ilk yorumlar sertti. O dönemde iktisatçılar ‘‘Dağ fare doğurdu’’ yorumunu yaptılar. Derviş’in programı için bugün farklı yorumlar yapılıyor. Alınan tedbirlerin ve uygulanan IMF programının, 2001’den sonra meyvelerini verdiğini söylüyorlar. Kısacası bu tip paketlere ilk etapta yoğun eleştiriler gelebiliyor. Bekleyip görmek lazım. Yatırımcılarda aşırı bir karamsarlık var. Rusya’dan alınacak S-400 sistemi, seçim sonuçlarının hâlâ açıklanmamış olması piyasalarda belirsizlik yaratıyor. Süreci bir şekilde yöneteceğiz. Ekonomi yönetimi, bu noktadan sonra sadece program açıklamakla piyasa oyuncularının ikna olmayacağını biliyor. Fahiş bir hata yapılacağını düşünmüyorum.
Küresel piyasalarda coşkunluk sürüyor. Volatilite (oynaklık) seviyeleri düşük seyrediyor. Oynaklıkların düşük olması, spekülatörlerin risk alma konusunda iştahlı olacaklarının sinyalidir. Yaz ayları da fiyatlamalar açısından genelde sakin geçer. Tabii mevzu gelişen ülkeler ve riskli finansal varlıklar olunca, oynaklıkların ne zaman artacağı kestirilemez. 1997’deki Tayland Bahtı krizi, 1998’de Rusya’nın temerrüde düşmesi ani gelişmelerdi. Bu olaylar piyasaları darmadağın etti. Bugünkü fark, büyük merkez bankalarının politikalarıyla piyasalarda oluşan negatif havayı rahatça dağıtabilmeleridir. Dış ortam farklı da olabilirdi. Seçim öncesindeki yazılarımda sıkça vurguladım. Bugünkü sorun yerli yatırımcıların ikna edilemeyişidir. Ocak-mart döneminde, yabancıların Türk finansal varlıklarına ilgisi vardı. Buna rağmen yerleşiklerin döviz alımları sürdü. Önce evimizi derleyip toplayalım. Yabancı bir şekilde misafirliğe gelir.