Cynefin, sistem ve kaos (2)

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Geçen hafta, Türkiye’nin “Kuralsızlığın dahi bir kuralının olmadığı” bir ülke haline geldiğini söyleyip sözü “Cynefin” kavramına getirmiştik. Kaldığımız yerden devam edelim.

Cynefin çerçevesinin ilk iki aşamasında neden-sonuç ilişkileri net olmakla birlikte, üçüncü ortam olan tümleşik (Complex) ve dördüncü ortam olan kaotik bağlamda neden-sonuç ilişkileri pek net değil ve bu nedenle karar almak, cevap üretmek de pek kolay değil. 

Tümleşik olarak çevirebileceğimiz “kompleks” ortamlar, komplike -karmaşık ama bilinebilir- ortamlardan biraz daha farklı. Snowden, aradaki farkı anlatabilmek için bir Ferrari ile yağmur ormanı örneğini veriyor. Evet, Ferrari karmaşık bir sistem. Ancak bir uzman veya usta diyelim, otomobili söküp bozulan parçayı yenisiyle değiştirebilir ve Ferrari tamamen eski haline gelebilir. Yağmur ormanı ise birbirinin içine geçmiş, karmaşık yapıya sahip tümleşik bir sistem olarak parçalara ayrılamaz, yeniden birleştirilemez, bozulduğunda hiçbir zaman eski haline dönemez.  

Tümleşik sistemler, canlı organizmalardır ve tek tek parçalarının toplamından daha fazlasını ifade ederler. Belirli bir büyüklüğün üzerindeki organizasyonlar da tıpkı canlı sistemler gibi kompleks yapılardır. Zaman içinde büyümüş, birbirinin içine geçmiş sistemlerden oluşurlar. 

Kompleks sistemlerin, geçmişte nasıl davrandıklarıyla ilgili bilgi sahibi olmak mümkündür. Yani geçmişteki neden sonuç ilişkileri belirlenebilir. Ancak gelecekte neye nasıl cevap vereceği konusunda belirsizlik vardır. Belki bir neden sonuç ilişkisi vardır, ancak bu şimdiden bilinemez. Böyle bir ortamda karar vermek için önce sistemi derinlemesine incelemek, algılamak, sonra da bir yanıt üretmek gerekir. İçinde bulunduğunuz sistemin davranış örüntülerini algılamak, bunun için sistemi çalıştırmak ve yeni durumları için göstereceği tepkileri de öğrenmek gerekir. Bu alan, geliştirilen ve öğrenilen uygulamaların alanıdır. 

Gelelim kaos ortamına. Snowden’in dördüncü bağlam olarak tanımladığı kaotik ortamlar, adı üstünde neyin ne zaman ortaya çıkabileceğinin belli olmadığı bilinmezlik durumlarını ifade ediyor. Yani kompleks sistemlerden farklı olarak gelişebilecek olaylar, verilecek tepkiler konusunda belirli bir örüntü çıkarmanın mümkün olmadığı, nedenler ve sonuçlar arasında bilinmezliğin sözkonusu olduğu durumlar... 

Snowden bunun için 11 Eylül gibi durumları örnek veriyor. Bir liderin böyle bir hâl ortaya çıktığında incelemek, algılamak ve çözüm üretmek gibi bir şansı bulunmuyor. Bu nedenle önce eylem; yani önlem, sonra çözüm geliyor. Önce düzeni tekrar kuracak, sistemi tekrar işletmeye başlayacak önlem alınmalı, daha sonra da kalıcı çözüm için anlama ve çözüm aşamaları gelmeli. 

Cynefin çerçevesi dört bölümden oluşan bir matris değil. Ortada dört çerçevenin de birbirine değmediği bir de belirsizlik alanı mevcut. Bu alan, karar vericilerin hangi bölgede olduklarını tam tespit edemedikleri durumları temsil ediyor. Bu durumdayken bir çerçeveye kaymanız veya çevrenizi doğru algılayamadığınızda bir çerçeveden çıkıp bu alana düşmeniz de mümkün. 

İyi bir liderin, yönettiği organizasyona bu ortamlar arasında geçiş yapabilecek yeteneği kazandırması gerekiyor. Yani organizasyonunuz kompleks bir ortamdan kaotik bir ortama geçildiğinde bunu algılayarak gerekli önlemleri alabilmeli.

Dediğimiz gibi, organizasyon dediğimizde canlı, kompleks bir sistemi kastediyoruz. Örneğin orta çaplı bir şirket. Bu şirket, toplum veya piyasa gibi yine kompleks ortamların içinde hareket ediyor. Bunun iki sonucu var; birincisi, içinde yaşadığı ortamlar da canlı olduğu için zaman içinde değişiyor. Bu değişen ortamda canlı kalabilmesi için şirketin öğrenmesi gerekiyor. Bunun sonucunda şirket de değişime uğruyor. İkincisi ise içinde bulunduğu kompleks ortam bir anda kaotik duruma da geçebiliyor. Bunun için şirketin kaotik ortamlara cevap verebilecek yeteneği ve deneyimi kazanması gerekiyor. 

Şimdi bu çerçeveden topluma ve devlete bir bakalım. Devlet de orta çaplı bir şirketten binlerce kat büyük, canlı bir örgüt, kompleks bir sistem. Toplum ve daha geniş çapta uluslararası toplum ortamında hareket ediyor, karar veriyor, çıktı üretiyor. Bulunduğu ortamlar da kompleks ve kaotik özellikler arasında gidip geliyor. Yani bir devletin her iki ortama da cevap üretme kapasitesine sahip olması gerekiyor. Peki, devletin kendisi kompleks bir sistem olmaktan çıkıp kaotik bir ortam haline gelirse; ortaya çıkan ihtiyaçlara, sorunlara, nasıl cevap üretebilir? 

İşte “Kuralsızlığın dahi kuralının olmadığı bir nokta” derken tam da bunu kastediyorum. Kaotik ortamlara çözüm üretmesi gereken bir yapının kendisi kaotik hale geldiğinde, yalnız kendisini değil, içinde hareket ettiği sistemleri, ortamları da kaotik hale getiren bir etki yaratması kaçınılmaz değil mi?
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018