Cumhuriyet bize iyi geliyor

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Tam 100 yıl önce; bağımsızlığın daimi, demokrasinin hâkim kılındığı, kadın ve erkeğin, bilimin ve ilimin belirleyici ve yön verici olduğu Cumhuriyet, halkının tümüyle yıkıma uğramış ve bitkin düşmüş durumdaki Anadolu’ya adeta bir güneş gibi doğdu.

Cumhuriyet’i özetle deseler; ülkesine, milletine ve geleceğine inanan tüm vatandaşların eşitliği ve özgürlüğü temeli üzerine kurulmuş en kıymetli varlık, hem geçmişten aldığımız, hem de gelecek nesillere taşıyacağımız en değerli emanet olarak tanımlarım.

Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, pek âlâ kendi sultanlığını oluşturabilecek tüm koşullara sahip olmasına rağmen, bağımsızlığı şiar edinmiş Türk halkının hak ettiği koşullarda özgürce yaşayabilmesi için, yaşamını millete adamayı görev edindi.

Cumhuriyet’in ilanı ile asıl üzerinde durulması gereken husus, elde edilmiş olan temel hak ve özgürlüklerin kazanımı olmuştur. Bugün en çok konuştuğumuz kavramlardan birisi olan sürdürülebilirliğin sağlanabilmesinde esas teşkil eden bu kazanımların neler olduğunun üzerinden geçmek, Cumhuriyet’in 100.yılında en çok ihtiyaç duyduğumuz hususlardan birisi olsa gerek. O sebeple önce bu elde edilmiş haklara bakıp, sonra da başta ihracatımız olmak üzere bazı rakamlara göz atalım.

Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte elde ettiğimiz hakları hatırladığımızda; ilk olarak hiçbir şekilde sınırlandırılamaz olan yaşama hakkı çıkar karşımıza. Yine herkesin eşit şartlarda eğitim almasını sağlayan eğitim hakkı da Cumhuriyet döneminde tanınmış, bu sayede okuma ve yazma tüm ulusta yaygın kılınmıştır.

Halkını eğitmeyen bir ülkenin dünya üzerinde sürdürülebilir olmasının mümkün olmayacağını Ata’mız daha o günlerde fark etmiş ve harf devrimini yapmıştır. Önemli haklardan bir tanesi de şüphesiz kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilişidir. Kadının hiçbir vasfının olmadığı bir toplumdan, erkeklerle eşit koşullara sahip hale gelinmiş, aynı zamanda da seçme ve seçilme hakkı Cumhuriyet döneminde verilmiştir.

Yine bu dönemde tüm vatandaşlara sağlık hizmetlerinden yararlanma ve sağlıklı bir ortamda yaşama hakkı sağlanmış ve Anayasa ile koruma altına alınmıştır. Cumhuriyet ile elde edilmiş en önemli haklardan birisi ise din ve vicdan özgürlüğüdür.

Yaşayan her bir Türk vatandaşının sahip olduğu inançlar konusunda serbest olduğu, herhangi bir zorlamaya tabi tutulamayacağı hususu anayasa ile güvence altına alınmıştır. Bu hakkın adı, tüm inançlara eşit mesafede duran ve koruyucu görevdeki, aynı zamanda Atatürk’ün devrimleri arasında da yer alan laik yönetim sistemidir.

Yanı sıra özel hayatın gizliliği, kişilerin hangi düşünceye sahip olursa olsun özgürce dile getirebilmesi de Cumhuriyet ile beraber gündeme gelmiş ve Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Bununla beraber herhangi bir sebeple bireylerin düşüncelerini açığa vurmak amacıyla toplanabilmeleri ve yürüyüş yapabilmeleri de hak olarak sağlanmıştır.

Cumhuriyet ile elde edilen diğer haklar; konut dokunulmazlığı, vatandaşların her tür şikâyet ve isteğini, demokrasinin bir koşulu olarak yetkili makamlara yahut Meclis’e iletme hakkı ve şüphesiz basın özgürlüğüdür. Elde edilen bu hakların tümü bugün başta Anayasa olmak üzere yasalarla güvence altına alınmış olsa da, bu hakların sürdürülebilirliği ve güvence altında tutulması, şüphesiz biz Türk halkının da görevleri arasındadır.

Zira Cumhuriyetin 100. yılında da, sonrasında da, neyi nasıl yaptığımızın veya neleri neden yapamadığımızın muhasebesini yaparak özeleştiri yapmak, Cumhuriyet’i yalnızca bir değer görerek kutlamaktan çok daha değerli olsa gerek.

Rakamlara göz attığımızda; Cumhuriyet’in kurulduğu 1923 yılında 8,5 milyar dolar olan gayri safi yurtiçi hasılamızın 905 milyar dolar seviyesine ulaştığını, sadece 51 milyon dolar olan ihracat rakamının ise, 254 milyar dolara ulaşarak 5.000 kat arttığını görüyoruz. Bu değerlerle Cumhuriyet’in 100.yılında ülkemiz IMF’nin son belirlemelerine göre, dünyadaki 19’uncu büyük ekonomi konumunda.

Buna rağmen kişi başına milli gelirde ise ancak 79.sırada olmamız, refah seviyesi açısından bakıldığında olmamız gereken yerin hayli gerisinde olduğumuzu ortaya koyuyor. Aslında buradan çıkarmamız gereken ders ve ev ödevini yorumlamak de elbette pek de zor olmasa gerek. Cumhuriyet; ilim ve ahlakın, adalet ve faziletin iktidarıdır.

Bunların fiilen yaşanmadığı yerlerde şekil ve iddia ne olursa olsun Cumhuriyet yoktur. Dünya üzerinde John Kennedy’den General Mcarthur’a, Roosevelt’ten Hitler’e Atatürk ile ilgili övgü dolu söz söyleyen onlarca lider, O’nu dünya üzerine gelmiş en önemli lider olarak anlatıyor. Atatürk’ü zihnimizde yalnızca bir tabu veya fotoğraftan ibaret değil, düşüncelerini ve ilkelerini yaşatarak, Cumhuriyet’in olmazsa olmazlarını benimsemek ve benimsetmek sonraki 100 yılların en önemli hedefi olmak durumunda. Ne de olsa, Cumhuriyet bize iyi geliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar