Cumhurbakanlığı Hükümet Modeli çerçevesinde yeni kabine...
24 Haziran seçimleriyle en tepedeki ismin belirlendiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ya da modeli ile ilgili adımlar hızla atılmaya devam ediyor. Bu baş döndürücü hızın ister istemez belirsizlikleri de oluyor.
Ancak, geçtiğimiz pazartesi günü yaşananlar çok ilginçti. Dilerseniz bu ilginçliklerin bir kısmını anımsayalım.
Son günlerde sosyal medyada dolaşan ve özellikle Ankara merkezli olan “Bakan-Toto” spekülasyonları özellikle tavan yaptı. Örneğin; Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayısı 1 ile 5 arasında değişti durdu. Aynı şekilde bakanlar listesi de resimli, isimli olmak üzere hep değişikliğe uğradı. Özellikle bakanlık için adı geçmeyen meslek veya sivil toplum kuruluşu başkanı, müsteşar, eski siyasetçi kalmadı.
İşin en çekilmez tarafı da hemen tüm televizyon kanallarındaki anlamlı anlamsız, tahminli tahminsiz, tahammüllü tahammülsüz yorumlar idi. Hayatında bürokrasinin ne olduğunu bilmeyen bir takım unvanlı ya da unvansız kişilerin çok anlamlı (!) yaklaşımları idi.
Sanki bu ülkede yönetim bilimi uzmanları, başarılı özel sektör yöneticileri, özellikle mevcut ve eski bürokratlar yokmuş gibi adeta bilgisizlerin, ilgisizlerin, tecrübesizlerin boy gösterdiği görüntüler tüm televizyon ekranlarını kaplamıştı. Hele de sunucuların sıkışmış veya tükenmiş tavırlarıyla topu çevirmeleri hiç de çekici değildi.
Galiba biz toplum sosyolojisini ihmal ediyoruz. Reflekslerimizin bizi yönetmesine engel olamıyoruz. Olan ile gönlümüzden geçeni hep karıştırıyoruz.
Örneğin; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye’ye özgü hibrit bir model olduğunu biliyoruz. Kimi yorumcuların konuyu ABD modeliyle karşılaştırmasını izlerken, kimilerinin de Orta Asya ülkeleri modeline benzetmelerini hayretle gözlemliyoruz.
Belirsizliklerin kalkmasının beklendiği bir döneme girileceği beklenirken; beklentilerin tavan yaptığı günler yaşıyoruz.
Toplumun genelinde olmamakla beraber, Ankara mahfillerinde ve bazı çevrelerde heyecan ve hengame yaşanırken; biz yeni hükümet üzerine bazı yorumlar yapalım.
- Hükümette bakanlıkların sayısının azaltılması, benzer fonksiyonların bir araya getirilmesi, bazı zorlama bakanlıkların lağvedilmesi oldukça önemli ve güzel.
- Kabinede eskilerden ve siyasetten gelen 4 bakanın bulunması yanı sıra; iş dünyasından en az 4 kişinin ve bürokrasi kökeninden 6 ismin yer alması da anlamlı.
- Elbette 2 bayanın da bakan olarak göreve çağrılması kayda değer.
- Bakan atamalarında bölgesel dengelerin aranmaması da akıllıca ve önemli.
- Bakanlar Kurulu üyeleri topyekun heyecan yarattı mı sorusuna da şimdilik cevap vermek zor.
Öte yandan ekonomi ile ilgili bakanlıklar için ise bir şeyler söylemek henüz erken.
Aslında Bakanlar Kurulu ile ilgili çok aşırı beklentiye girmek yanlış.
Zira yeni modelde bakanlıklar, karar birimi olmaktan daha çok uygulama birimi olarak dizayn edilmiş durumda. Bakanlıkların uygulamalarına yön verecek politika kurulları henüz belli değil. Kaldı ki hepsinin başında ve her şeyin üstünde Cumhurbaşkanı var.
Örneğin; Ekonomi Politikaları Kurulu ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nı ve hatta Finans Ofisinin işleyişini ve kadrolarını bilmeden sadece Hazine ve Maliye Bakanlığı hakkında yorum yapmak mümkün değil. İşin başında Berat Albayrak olsa da…
Adeta bir entegre sistem devreye girecek. Sanki bir değerler zinciri oluşturacak. İşte bu zincirin en zayıf halkası da zincirin gücünü ortaya koyacak.
Dolayısıyla zincirin diğer halkaları tamamlanmadan, bu yeni halkalar güçlü olmadan ve birbiriyle uyumlu olmadan başarı sağlamak çok zor olacak.
Artık bu başarısızlığı da bürokratik oligarşiye bağlamak mümkün olamayacak.
Sözün özü, sistem başarılı olmak zorunda…
Ancak; her şeyin Ankara’da toplandığı, yerel yönetimin güçlendirilmediği ve yerinden yönetimin devrede olmadığı yapı ile de bazı şeyleri başarmak kolay olmayacak.
Bekleyip göreceğiz…