Çözüme giden doğru yöntemin seçimi
Tartışma oldukça büyük. İçinden çıkılması, kısa vadeli bakış açısıyla, pek de olası değil. Öylesine yaman bir çelişki yaşanıyor ki, mevcut kör düğümün çözümü; aynı zamanda krizin de çözümü demek oluyor. Bir tarafta ekonominin aşırı ısınıyor olmasından duyulan endişeler; ekonomiyi soğutalım teklifiyle, -18 derece ev tipi derin dondurucularda, onlar da yetmezse, -32 derece sanayi tipi derin donduruculara yerleştirelim ekonomileri ki, soğumak şöyle dursun donduralım onları. Unutmayalım yalnız, evlerdeki o derin dondurucular, mikrodalgalarla entegre bir sistem çözümünün parçası içinde kullanım imkanı kazanırlar. Yani ulusal ya da bölgesel ekonomilerin hızlıca buzlarını çözülebilen mikrodalga fırınları var mıdır ki?
Diğer tarafta ekonomilerde hızla bozulan tasarruf dengesinin yarattığı korkular yer alıyordur. Bu durumu da evlerimizin pencere ve dış cephelerindeki yalıtımsızlığına ve buna ek olarak, şehir şebeke suyunun suladığı yarım dönüm bahçenize benzeyen kişisel savurganlık ekonomisi örneğidir, karşı karşıya kalınan. Bu durumda kazancın en verimsiz alanlara kaymasının yarattığı bir hasar söz konusudur. Konjonktür yanlısı çözümlerde, mali tasarruf mu yoksa mali teşvik mi sorusunun yanıtı arana dursun; küresel ekonomi henüz içinde bulunduğu açmazın ortak çözümünü keşfedebilmiş değildir.
Tasarruf çözümüne karşı çıkanların bu keskin görüşlerinin yegane endişe kaynağı, ekonomilerin resesyon-deflasyon sarmalının içinde yaşayacağı çözümsüzlük açmazıdır. Öte yandan teşvik çözümüne karşı çıkanların korkularıysa, ekonomilerin içinde bulundukları yüksek borçluluk seviyelerinin onları her geçen gün biraz daha batağa çekecek olmasıdır. Aynı zamanda teşvik, krizin temel nedenlerinden birisi olan mevzuat ve denetim eksikliklerini azdıracak ve yeni ve daha derin krizler doğurmayı sürdürecektir. Bir de konjonktür karşıtı çözüm adımları vardır ki bunlar; tam anlamıyla, soyunup havuzun başına gelene kadar havuzda suyun kalmamış olduğu bir garip durumdur. Yani konjonktür karşıtı evrede bulunuyor olmak, girişimleri devre dışılaştırabilirler. Keynesyen politikaları uygulayan monetarist bir çözüm girişimini geciktiren politik ajanda, bir bakmışsınızdır ki, ekonomide durgunluktan eser kalmamışken uygulamaya soyunmaktadır...
Şimdiyse tüm bu çözümleri bir araya getirelim de büyük resim ortaya çıksın. A) Konjonktür yanlısı ve B) Konjonktür karşıtı ana girişim gruplarından konjonktür yanlısı da iki farklı grup oluşturur: A.1) Teşvik çözümünü öngörenler, A.2) Tasarruf çözümünü öngörenler. Tüm bunlar seçiciliğin önemini ortaya koyar.
Hangisini seçelim?
Düşünüldüğünde olabildiğine anlamsızdır bu soru. Bunu giriş katının altında 5 bodrum katı, üstündeyse 5 katı bulunan bir işyerinde asansör tercihlerini; "siz aşağı mı yukarı mı asansör kullanırsınız?" türünden sınıflandıran bir çözüm anlayışı olur bu. Girişe gelen bir hasta çalışan, bodrum 5 deki doktor için asansörü aşağı yönde kullanır. Aynı personel iyileştikten sonra 3. kattaki ofisi için yukarı yönde kullanacaktır. Yani konjonktür değişmekteyse eğer, tercihlerin de buna göre esnemesinden daha doğal bir durum yoktur aslında. Tıpkı şu Afrika atasözünde olduğu gibi: "Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları; kimin kimi yiyeceğinin asıl karar merci, suyun akışıdır."