Çözüm üretmesi gerekenler sorun olmaya başlar ise...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

 

Küresel ölçekte belirsizlik ve kırılganlığın hızla arttığı bir dönem yaşıyoruz; gelişmekte olan ekonomilerin durgunlaşması ile birlikte sermaye hareketleri yön değiştirmeye başladı. Belli ki son on yılda sermayenin yoğun ilgi gösterdiği, ciddi boyutta tasarruf açığı olan bölgeler bu durumdan çok daha fazla etkilenecek. Bu koşullarda son iki hafta içinde ülkemizde yaşanan gelişmeleri akıl ve mantık çerçevesinde açıklamak pek mümkün olamıyor. Zor günleri paylaşarak hafif atlatmak, dayanışma ve hoşgörü potansiyelini azami oranda harekete geçirmek gerekirken gerginliğin tırmandırılması olumlu düşünmeyi imkânsızlaştırıyor. Koşullar böyle olunca Türkiye, diğer gelişmekte olan ekonomilerden çok daha fazla sarsılıyor, buna sebep olanlar ise kusuru kendilerinde değil, başkalarında arama ısrarını sürdürmekten vazgeçemiyor…

Geçtiğimiz hafta genelinde başta piyasalar ve iş dünyası olmak üzere Başbakan'ın gerginlik yaratan söylem ve eylemini değiştirmesini sabırla bekledi. Hayal kırıklığı bir yandan güvensizliği besledi ve beklentileri iyice olumsuzlaştırdı, diğer yandan riskten kaçınma eğilimini dalgalı bir şekilde hızlandırdı. Başbakan ve kaderini onun geleceğine bağlayanlar durumu anlamaya çalışarak çözmek yerine iyice öfkelendiler. Kendileri gibi düşünmeyen her kesimi karşılarına alarak erime sürecini hızlandırdılar. Durum böyle olunca sormak gerekiyor; iktidar cephesinde büyük bir akıl tutulması mı yaşanıyor, yoksa bilinçli olarak vuruşa vuruşa çekilmeye mi hazırlanıyorlar? Bu sorunun yanıtını şimdilik bilmiyoruz, fakat AKP'yi oluşturan koalisyonun hızlanan bir şekilde çözülmeye başladığını, söz konusu olumsuzluğu geciktirmek için sergilenen otoriter tavrı ve ortaya çıkan yan tesirleri net bir şekilde algılayabiliyoruz. Kaş yapayım derken göz çıkardıklarını, gelişmeleri bir türlü kontrol altına neden alamadıklarını göremiyorlar.

Siyasi iradenin ortaya çıkması ve on yıllık iktidarında en hayati destek sermaye kesiminden, başka bir deyişle faiz lobisinden gelmişti. Belli ki iktidar partisi yöneticileri koşulların ne kadar hızlı değiştiğini hiç anlamamış veya artık fiilen eski desteğin ne yaparsa yapsın gelmeyeceğini kavramış olmalı ki, strateji değiştirmeye çalışıyor; borç batağına düşürdüğü kesimleri yanına çekmek adına her yolu deniyor!.. Bindirilmiş kıtalar "yol ver gidelim, Taksim'i ezelim" diye slogan atıyor. Başbakan biraz rahatlıyor ama insani değerler adına sergilemesi gereken tavrı ortaya koyamıyor. Gezi eylemcilerinden gelen "yol ver gelsinler, insanlık görsünler" cevabı ise çoğunluğu rahatlatırken, malum kesimlerin uykusunu kaçırıyor… Bir tarafta sempati, diğer taraf ise nefretin odağı haline geliyor. Yanlış daha büyük yeni yanlışlar ile düzelemiyor. Değişen koşulların sonucu olarak gelişen eğilimleri kendisine karşı yapılmış hareket olarak algılayan bir siyasi iradenin sağlıklı kararlar alması giderek imkânsızlaşıyor.

Siyasi irade ve sistemi oluşturan kurumsal yapı Cumhuriyet mitinglerini doğru anlasa ve gereken dersleri çıkarabilmiş olsa bu gerginlik yaşanır ve geleceğe yönelik endişe kabus boyutuna ulaşabilir miydi?..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar