Çözüm erken seçim mi?
Son hafta yaşanan sıkıntılar hepimizi üzdü. Türk ordusunun en yüksek kademesinde komutanlık yapmış olanlar evlerinden alındı, sorgulandı. Aralarında muvazzaf bazı subayların da bulunduğu kişiler tutuklandı. İşlemlerin bir bölümü devam ediyor. Muhalefet liderlerimiz, işlerin bir rejim sorununa dönüştüğünü, çıkış yolunun da seçim olduğunu ifade etmeye başladılar. Siyasi hayatımızda ciddi sıkıntılar yaşadığımız doğru. Bunların giderilmesi, kamuoyunun her gün yeni heyecanlar yaşamaktan kurtarılması lazım. Yargının işlerini henüz suçları sübut bulmamış insanları rencide etmeyecek, onları kamu önünde hırpalamayacak, insana saygıyı gözetecek biçimde yürütmesi lazım. Cumhurbaşkanımızın davetinden de amaç buydu.
Muhalefetimizin seçim istemesini anlamak mümkün. İktidar partisinin seçmen katında durumunun zayıfladığını; bir seçim halinde, kendilerinin milletvekili sayısının artacağını, iktidarın çoğunluğunu kaybedeceğini umuyorlar. Erken yapılacak seçimler nasıl sonuçlanır, önceden bilinemez. Geçmişte yaşananlar göz önünde bulundurulacak olursa, muhalefet partilerinin seçmen katındaki durumlarını genellikle fazla iyimser değerlendirdikleri dikkati çekmektedir. Biz yine de bir an için, seçimlerin erkene alındığını ve iktidar partisinin seçimlerden ciddi kayıplarla çıktığını varsayalım. Hatta, muhalefet partilerinin hükümet kuracak bir sayıya ulaştıklarını kabul edelim. O zaman günümüzde rahatsızlığa yol açan hangi sorular ortadan kalkacak, hangileri devam edecektir sorusuna yanıt arayalım.
Sizi bilemem ama, bence bugün rahatsızlık konusu olarak gördüğümüz her konu yine de karşımızda olacaktır. Bizi rahatsız eden konular nelerdir? Pek teslim etmeyi sevmesek de, silahlı kuvvetlerin siyasetteki ağırlığına olanak teşkil eden hukuki çerçevenin değiştirilmesi gerektiği aşikar. Konunun ihmali dış dünyadaki itibarımızı zedelemekten öteye, gelecekteki iktidarlar için sorun oluşturabilecek niteliktedir. Sonra yargının sergilediği alışkanlıklar, iş görme biçimleri var. Bunların değiştirilmesi gerekiyor. Göreve halkın oylarıyla gelmiş belediye başkanlarını sorguya kelepçeleyerek götüren; ifadesine başvurulacak komutanları davet etmek yerine polis refakatinde mahkemeye celp ettiren; kişileri günlerce, aylarca ifadesine başvurulmadan nezarette bekleten; davaları yıllarca karara bağlayamayan yargımız var. Yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını koruyacak ama denetimine imkan verecek bir formüle fazlasıyla ihtiyaç duyulduğu bir hafta önceki hükümet-yargı çekişmesi sırasında iyice ortaya çıktı. Bu listeye başka sorunları da ekleyebilirsiniz.
Şimdi gelin birlikte düşünelim. Örneklerini verdiğim ve bir kısmı da anayasa değişikliği gerektiren sorunları çözmenin yolu seçimlerin yenilenmesi midir? Sanmıyorum. Sistem düzeyinde, anayasal düzenle veya rejimle ilgili konularda değişiklik yapılmak istendiği zaman, iktidar ve muhalefet arasında bir uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Başka bir ifade ile, bu tür sorunların hallinde taraflardan birinin, sayısal üstünlüğünü vesile ederek, iradesini diğer taraflara empoze etmesi sağlıklı sonuçlar veren bir uygulama değildir. Bu konularda güçlü bir mutabakat sağlanması gerekmektedir. Kısacası, iktidar ve muhalefetin yapmaları gereken, seçimlerden bağımsız olarak, uzlaşma arayışına girmeleridir. Bu arayışın sadece iktidarın sorumluluğu olmadığı da unutulmamalıdır. Seçimlerin sorunların hepsine çözüm olacağını düşünmek yanlıştır.