Coş ihracat coş, düş maliyet düş

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) dün aylık verileri Sakarya’dan büyük bir coşku ve mutluluk ile ilan etti. Ocak ayı verilerine geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,3 artarak 12 milyar 198 milyon dolara, miktar bazında ise yüzde 9,8 yükselişle 9,7 milyon tona yükseldi. Böylece 2018 Ocak ayı, ihracat tarihindeki en iyi 3.Ocak ayı olarak tarihteki yerini almış oldu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi yaptığı açıklamada, 12 aylık toplam ihracatın 158 milyar doları aştığını ve 1-2 ay içerisinde 160 milyar dolar barajını da aşacağımızı, büyük olasılıkla yıl sonunda da 170 milyar doların üzerine çıkılacağı güzel haberini verdi. Toyota’nın Sakarya Fabrikası’nda gerçekleştirilen toplantıya, Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mahmut Kösemusul, Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sabuncu, TİM Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Burhanoğlu ve Toyota Genel Müdürü Hiroshi Kato da katıldı. Parite değişiminin de ihracata katkı sağladığını belirten Büyükekşi, Euro Dolar paritesinin geçen seneye göre daha yüksek olmasının etkisine de değindi. TİM’in yıl genelinde paritenin 1,20 seviyelerinde olma beklentisinden de söz etmek lazım. Sektörel bazda bakıldığında ise Ocak ayında en fazla ihracatı, yüzde 10,8 artış oranı ve 2,27 milyar dolarla otomotiv, 1,43 milyar dolarla Hazırgiyim ve Konfeksiyon, 1,35 milyar dolarla Kimyevi Maddeler sektörleri takip etti. Yüzde 153 artış ile Zeytin ve Zeytinyağı, yüzde 42,3 artışla ile Deri ve Deri Mamulleri, yüzde 32 artışla ile Makine ve Aksamları ise en çok artış gösteren sektörler oldu. Aynı dönemde tarım ihracatı yüzde 14,9, sanayi ürünleri ihracatı yüzde 16,5 ve madencilik ürünleri ihracatı da yüze 19,4 arttı. En fazla ihracat yaptığımız ülke sıralamasında ise büyük bir değişiklik yok. Sırasıyla Almanya, İngiltere, İtalya, ABD ve İspanya en çok ihracat yapılan ülkeler. AB’ye yaptığımız ihracat ise yüzde 22,6 artış göstererek toplam ihracatımızdaki yüzde 52,6 olarak gerçekleşti. Diğer bir deyişle AB’nin bizim için önemi bir kat daha artmış oldu.

Ah bir de maliyetler düşebilse…

Hepimiz ihracatımız yükseldiği zaman çok mutlu oluyor ve seviniyoruz. Buna paritede destek sağlamış olsa, ülke ihracatının artması ve yüksek döviz girdisi bizim için son derece önemli. TİM’in açıklamaları arasında, Cumhurbaşkanlığı’nın himayelerinde ‘İhracat Bilgi Platformu’ adında bir sistem geliştirildiği ve tek bir tıkla, ürünlerimizi hangi ülkelere hangi koşullarda ihraç edebileceğinin görülebileceği de var. Üstelik bu sistem sayesinde firmalar, hangi ülkelerin hangi ürünlerde ithalat potansiyeli var, hangi pazarlar bizim için daha uygun, pazardaki firmalara nasıl ulaşabilirim, gümrük vergileri ve lojistik maliyetleri nelerdir, hükümetimiz bu konuda nasıl destekler veriyor gibi birçok soruya da yanıt bulabileceklermiş. Bu gelişmeler son derece sevindirici ve umut verici. Ancak döviz girdisi kadar, çıktısı da önemli, yani diğer bir deyişle dış ticaretin bütünsel maliyeti. İhracatımızın büyük oranda ithalata bağlı olduğunu biliyor ve hep de söylüyoruz, ithalattaki maliyetlerimizin düşmesi, buradaki lojistik ve benzer maliyetlerin azaltılmaya çalışılması, teşviklerin daha etkin kullanılması önemli deyince, “bunlar ithalatı destekleyen şeyler, ne diye dile getiriyorsunuz” diyenlere son derece üzülüyorum. Ve diyorum ki bu söylemlerin sahipleri, keşke bir de üretim girdilerimizin hangi oranda ithalata dayalı olduğuna bir araştırsalar.

Dış ticaret maliyetlerimizin azaltılmasına yönelik pek çok iyileştirme yapılabilecek alanlar ve konu başlıkları olduğu muhakkak. Ben bu konuyu ikiye ayırıyorum; bir tanesi doğrudan sadece mevzuata dair devletin yapabileceği iyileşme ve tedbirler, diğeri ise, fiziki dokunuşu bünyesinde bulunduran iyileşmeler. Bunların tamamında, Ekonomi Bakanlığı’na ve Gümrük ve Ticaret Bakanlıkları’na büyük iş düştüğü muhakkak. Elbette destek sağlayacak Bakanlıklarımız da olacaktır, Ulaştırma Bakanlığı bu konuda belki en üst sırada. Ancak, özellikle konu ticaret olduğu için Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın lojistik ile temas eden, başta gümrüklü sahalar ve limanlar olmak üzere, tüm fiziki alanların denetimi, kural ve uygulamaların düzenlenmesi ve özellikle maliyetlerin denetlenmesi konusunda deneyimli müfettişleri ile daha çok rol alması gerekmekte. Güney Kore’den 2,5 kat daha pahalı olmak istemiyorsak bu şart. Zaten bu sebepledir ki, bakanlığın adı sadece Gümrük Bakanlığı değil, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı. Yani iç ve dış ticaretin tümünün düzenlenmesinden sorumlu, toplam gayri safi hasıladaki yüzde 50’ye yaklaşan ithalat ihracata ilişkin uygulamaları denetleyen ve buradaki maliyetlerin aşağı çekilmesinde de ana rolü oynayan bakanlık olarak daha fazla etkin olması kaçınılmaz. Zaten öyle olmasa idi, ismi de hem gümrük hem de Ticaret’i içerir miydi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar