COP29 ve karbon piyasası çıkmazı

Burak Tayiz
Burak Tayiz Yeşil Odak [email protected]

Karbon kredileri iklim krizine karşı en yenilikçi finansman yollarından biri olarak lanse ediliyordu. Her biri atmosfer­den bir ton karbon dioksitin azaltıldığını ve­ya uzaklaştırıldığını temsil eden bu krediler, biyoçeşitliliği koruma ve iklim değişikliğiy­le mücadele için hızlı ve etkili bir çözüm va­at ediyordu. 2022 yılında pazar büyüklüğü 2 milyar doları aştığında, umutlar yüksekti. Ancak o günlerin heyecanı uzun sürmedi.

Son iki yılda, karbon kredisi piyasası bü­yük bir güven kaybına uğradı. Sahte taah­hütler, yetersiz düzenlemeler ve kredile­rin gerçek çevresel faydalar sağlamadığı­na dair ortaya çıkan skandallar, bu piyasayı sarstı. Özellikle orman kredileri üzerine yapılan incelemeler, birçok projenin ger­çek emisyon azaltımı sunmadığını ortaya koydu. Önde gelen karbon kredisi sağlayı­cılarından Verra, eleştirilerin odağında yer aldı. Hatalarını kabul ederken, bu sorunla­rın sadece kendi sistemleriyle sınırlı olma­dığını da belirttiler. Bu güvensizlik ortamı, milyarlarca dolar yatırım yapan firmaları zor durumda bırakırken, karbon piyasala­rının itibarını ciddi şekilde zedeledi.

COP29 kilometre taşı mı?

Geçtiğimiz günlerde Bakü’de düzenle­nen Cop29 zirvesi, karbon piyasalarının geleceği için önemli bir dönüm noktası ol­mayı vaat etti. Hükümetler, Paris Anlaşma­sı’nın 6. maddesi kapsamında uluslararası karbon ticaret sistemine dair yıllardır sü­ren çıkmazı aşarak, yeni kurallar üzerinde uzlaştı. Bu kurallar, ülkelerin karbon kredi­si ticareti yapmalarına ve emisyon azaltım taahhütlerini bu kredilerle desteklemele­rine olanak tanıyacak. Bu adım, Almanya ve Japonya gibi ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerdeki yenilenebilir enerji projeleri­ne, orman koruma girişimlerine veya ağaç­landırma çalışmalarına finansman sağla­masının yolunu açarken karbon piyasala­rının zedelenen imajını da güçlendirebilir.

Şüpheler devam ediyor

Her ne kadar Cop29, karbon piyasaları açısından yeni bir umut yaratmış olsa da birçok uzman hala endişeli. Oxford Üni­versitesi’nden Dr. Injy Johnstone, yeni ku­ralların iyi bir başlangıç olduğunu ancak geçmişteki hataların tekrarlanması riski­nin hala mevcut olduğunu vurguluyor. Ay­nı şekilde yapılan son araştırmalar, karbon kredilerinin yüzde 16’sından azının gerçek emisyon azaltımlarını temsil ettiğini orta­ya koyarak, sistemin güvenilirliğine dair soru işaretlerini de dikkat çekiyor. Bu so­runlar çözülmezse, Paris Anlaşması’nın büyük bir piyasa başarısızlığına dönüşebi­leceği endişesi hâkim. Özellikle kredilerin yanlış şekilde kullanılması atmosfere daha fazla karbon yüklenmesi demek.

Zirvede alınan kararlar, karbon piyasa­larının üçüncü bir çöküş yaşamasını önle­mek için önemli bir fırsat sunuyor. Ancak bu fırsatı değerlendirmek için hükümetle­rin, şirketlerin ve düzenleyici kuruluşların ciddi adımlar atması gerekiyor. Zürih Üniversitesi’nden Axel Michaelowa, kar­bon piyasalarının düşük karbon teknolo­jilerini yaygınlaştırmak için güçlü bir araç olduğunu, başarının ise tamamen sistemin güvenilirliğine bağlı olduğunu belirtiyor. Eğer piyasa doğru temeller üzerine kuru­lursa, 2025’te başlayacak uluslararası kar­bon ticaretinin, Paris Anlaşması’nın hedef­lerini desteklemek için önemli bir finans­man kaynağı olması kaçınılmaz.

Son şans mı?

Cop29’da alınan kararlar, karbon piyasa­ları için yeni bir umut vadetse de geçmişte­ki yanlışlar da hafızalardaki tazeliğini ko­ruyor. Artık bir seçim yapılması gerekiyor: Ya piyasa bütünlük ve şeffaflık üzerine ye­niden inşa edilecek ve dünya 1,5°C hedefine doğru ilerleyecek ya da bu sistem bir kez da­ha güven kaybıyla çökecek. Karbon piyasa­ları yalnızca bir finansman aracı değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede kolektif bir sorumluluk testi. Cop29’un bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirip getire­meyeceğini ise zaman gösterecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’a rağmen 20 Kasım 2024
Sessiz Çöküş 13 Kasım 2024
Sınıfsal kalkınma 30 Ekim 2024
 Kalkınma Krizi: 3.2 24 Ekim 2024
Doğa ekonomisi 11 Eylül 2024