Çölü durdurmak...
Öncelikle umarım sevdiklerinizle birlikte bayram tadında bir bayram geçirmişsinizdir. Ben bayramlarda İstanbul'da, yani evde kalmayı tercih edenlerdenim. Zira böyle uzun tatiller, İstanbul'u sakin ve huzurlu yaşamak için kaçırılmayacak fırsatlar.
Neyse lafı uzatmayayım, böyle bir bayram akşamı CNN Türk'te Güven İslamoğlu'nun hazırladığı Yeşil Doğa kuşağındaki Afrika konulu belgeseli izledim. İslamoğlu, Afrika'ya gidip Afrika'ya yardım yapan sivil kuruluşlar ve bunların gönüllüleriyle çok güzel röportajlar yapmış ve günümüz Afrikasının neden ve nasıl böylesine bir fakirlik içinde olduğunu anlatan bir belgesel ortaya çıkarmış. Afrika derken tabii “Sahra Altı Afrika”- dan söz ediyorum. Yani dünyanın en yoksul ülkelerinden.
Güven İslamoğlu, bugünkü Afrika'nın yaşadığı büyük çelişkiyi şu sözlerle özetliyor:
“Dünyanın verimli arazilerinin yüzde 60'ı Afrika topraklarında. Yeraltı su kaynakları açısından da zengin bu topraklarda Avrupalılar, Asyalılar ve Amerikalılar milyonlarca hektar arazi kiralayıp tarım yapıyorlar. Gelişmiş ülkeler bu zenginlikten faydalanırken neden Afrikalı çocuklar açlıktan ve hastalıklardan hayatını kaybediyor?”
Belgeseli izledikten sonra anlıyorsunuz ki, yaşanan fakirliğin en temel nedeni, bölgenin yetişmiş insan gücünden tamamen yoksun olması. Avrupalılar ve Amerikalılar bu bölgeyi sömürürken yalnız yeraltı kaynaklarını kullanmakla kalmamış, aynı zamanda köleleştirme ve eğitimsiz bırakma yoluyla bölgedeki insan gücünü de yok etmiş. Bu ülkelerde ne doğru düzgün bir ziraatçi kadrosu, ne doktor, ne de doğru düzgün bir başka meslek grubu yaşıyor. Zira bu iş için ne ziraat okulları, ne tıp fakülteleri ne de başka okullar var. İnsanlar toprağı işleyemiyor, işlemek için gerekli suyu yeraltından çıkartamıyor, hastalandıklarında tedavi edilemiyor ve basit hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.
Sahra Altı Afrika ülkelerinin bu durumunu sürdürülebilir şekilde düzeltmek için hem Türkiye'den hem de dünyadan pek çok kuruluş çeşitli çalışmalar yapıyor. Kimi değişik bölgelerde su kuyuları açıyor, kimi ziraatçi yetiştiriyor, kimi de bölgedeki pratisyen doktorlarla çalışarak onlara uzmanlık kazandırıyor.
Bu belgeseli seyrederken aklıma Afrika'dan bir başka etkileyici öykünün kahramanı geldi. Yine aynı bölgede yer alan 14-15 milyon nüfuslu Burkina Faso'lu bir çitfçi, Yacouba Sawadogo.
Burkina Faso, Sahra Altı Afrika'daki pek çok ülke gibi sömürgeleştirilme sonucu yıkıma uğramış, bağımsızlığını kazandıktan sonra ise darbeler, iç ve dış savaşlarla boğuşmak zorunda kalmış bir ülke. Ülkedeki okur yazarlık düzeyi halen yüzde 25 civarında. Yacouba Sawadogo'nun dünya çapında tanınmasının nedeni ise ülkesindeki çölleşmeyi durduracak en büyük adımı atması.
Sawadogo bir ziraat mühendisi değil. Küçükken dini eğitim görmüş, kendi halinde, Burkina Faso halkının yüzde 60'ı gibi müslüman bir çiftçi. 1970'lerde yaşanan büyük kuraklığın yarattığı yıkımın ardından kuraklık ve erozyonun etkisiylle çölleşen toprağın kurtarılması için 80'lerden beri çalışıyor. Yaptığı şey ise bölgede “Zai” adı verilen geleneksel bir tarım yöntemini tekrar uygulamak.
Bu yönteme göre sertleşmiş toprağa büyük bir çukur açılıyor, sonra içine bitki artıkları ve gübreden oluşan bir karışım yerleştiriyor, bunun içine de bölge şartlarına uygun, dayanıklı ağaç türlerinin tohumları koyuluyor. Yağmurlu mevsimlerde suyu emen ve muhafaza eden çukurlar, kurak dönemlerde bitki için gereken nem ve besini sağlıyor. Bu çukurlar çölleşmekte olan tüm araziye düzenli aralıklarla açılabiliyor.
Sawadogo, bu yöntemi ilk uygulamaya başladığında köyündekiler ona deli muamelesi yapıyor, ancak zaman, deneyimli çiftçiyi haklı çıkartıyor. Sawadogo tek başına 20 yıl içinde kuraklıktan zarar görmüş 120 dönümlük araziyi, 60 ayrı tür ağaçtan oluşan yeşil bir alana dönüştürüyor ve tüm dünyanın dikkatini üzerine topluyor. Bugün Afrika'nın benzer ülkelerinde çölleşme tehlikesiyle karyşı karşıya binlerce hektar arazide Sawadogo'nun hatırlattığı yöntem uygulanıyor. 2010'da “Çölü Durduran Adam” (The Man Who Stopped the Desert) adlı bir belgesele konu olan Sawadogo'yu Birleşmiş Milletler'den Dünya Bankası'na pek çok uluslararası kuruluş konuşmacı olarak davet ediyor, onun yaptıklarını başkalarına örnek gösteriyor.
Sawadogo, insanın bir köşede oturmaması, bildiklerini başkalarıyla paylaşması gerektiğini ve hayatının sonuna kadar da bunu yapmaya devam edeceğini söylüyor. Dediğimi gibi Afrika'nın bugünkü fakirliğinde yeraltı ve yerüstü kaynaklarının sömürülmesi değil, insan gücünün yok edilmesi, işlevsizleştirilmesi en büyük role sahip. Toplumu zenginleştirecek bilginin üretimi için hem modern bir eğitim sisteminin oluşması, bunun sürdürülmesi hem de geleneksel bilginin kuşaktan kuşağa aktarılması önemli. Bunun için de Sawadogo'nun dediği gibi herkese görev düşüyor. Yalnızca fiziksel çölleşmeyi değil, kafalardaki çölleşmeyi durdurmak için de...