Çok yönlü ilişkilerimiz olan Mısır
Mısır’da yaşanan ölümlü kaos ve çatışma ortamı dünya siyaseti açısından Büyük Ortadoğu Projesinin iflasını ortaya koydu. Bizim açımızdan ise çok yönlü siyasi ve ekonomik ilişkimiz olan, dış ticaretimizingazla verdiği, Afrika’ya açılan kapımız ve Amerika ticaretinde firmalyarımızın iömkan elrde ettiği ülkede bu olumsuz dönemde nasıl en azzararlailişkileimizi sürdürebileceğimiz sorusunu gündeme getirdi...
Mısır bizim uzun süreli tarihi kültürel ve akrabalık bağlarımızın olduğu, zaman zaman dünya kamu oyunda benzerliklerimizden, Ortadoğu’nun önder ülkeleri olduğumuzdan söz edilen çok yönlü ilişkilerimiz olan bir ülkedir. Bu ülkedeki 250 Türk şirketi bu ülke içine yaptıkları üretimi bu ülkenin yanı sıra başka pazarlarada göndermektedir. Mısır Türk firmaları için bir yandan Afrika pazarına açılan önemli bir kapıdır. Bir yandan da Amerika’ya mal satabilmedeki önemli gümrük avantajları olan bir ülkedir. Tük firmalarının Mısır’da sayıca çokluğu ve 2 milyar dolarlık önemli büyüklükteki yatırımları bu nedenlere dayanmaktadır. Ayrıca,Mısır Süveyş kanalına sahip bir ülke olarak uzakdoğu ticareti ve petrol ticareti çısından da bütün dünya ülkeleri gibi bizim için de büyük önem taşır. Bu kanalın belli bir süre kapalı kalması petrol fiyatlarındaki artışa yol açacaktır.
Dış haberler servisimizin haberinde Mısırdaki son kanlı çatışmaların sonuçlarını değerlendiren görüşlerine yer verilen Indepdent’in ortadoğu muhaberi Robert Fisk, son katliam sonrası ülkenin yaralarını sarmasının uzun zamen alacağını vurguluyor. Yaşananların sadece Batının yansıttığı gibi Müslüman Kardeşler ve Ordu karşıtlığı olmadığını, ülkede birçok grup arasında bölünme yarattığını belirterek, “ Solcular, laikler ve Hristiyanlarla Sünni köylüler arasında, halkla polis arasında bir ayrışma ve çatışmaya” yol açtığını bunun yıllar alacak acımasız bir bölünme yarattığını öne sürüyor. Milyonlarca Mısırlı için demokrasi yolunun yıkıldığını ve dine dayalı bir devlet isteyen bir müslümanın bir daha seçim sandığına güvenmeyeceği yorumunu yapıyor.
Haberde görüşlerine başvurulan bizim işinsanlarımız ise, bütün bu olumsuz gelişmeler karşısında Türk işadamlarınınMısır’da üretimlerini ve ticaretlerini sürdürme gayretinde olmalarını öneriyorlar, heinüz kendileri için önemli problemler olmadığını da belirtiyorlar. Ancak, limanların kapatılması gibi konuların sürmesi halinde o ülkeden Amerika gibi ülke pazarlarına yaptıkları ihracatın zamanlama sorunu yaşayacağı için alternatifleri düşünmeye başladıklarını, üretimlerinin bir bölümünü ülkemize aktarmak için hazırlıklar yaptıklarını açıklıyorlar.
Türkiye Mısır ticareti son onyılda 535 milyon dolardan 10 kat artışla 5 milyar 159 milyon dolara yükselmiş durumda. Sürekli olarak Türkiye lehine gelişen bu ticarette 2012 yılı ithalatımız 1 milyar 480 milyon dolar, ihracatımız ise 3 milyar 697 milyon dolar seviyesinde. Dış ticaretimizin yüzde 69’unu ihracat, yüzde 31’ini ithalat oluştururken bu ülke ile dış ticaretimiz 2 milyar 199 milyon dolar fazla veriyor. Bu yüzden iş insanlarımızın ilişkilerin ve ticaretin sürdürülmesi yolundaki önerileri çok önemlidir. Siyasetçilerimizin ülke içindeki dengeleri gözeterek hatalı olmayan bir dış siyaset izlemelerinde fayda vardır.
Olaya dünya siyaseti açısından baktığımızda gördüğümüz ise 2003 yılında Condleezse Reis’in Ortadoğu’da liderler ve sınırları değiştireceği iddiasıyla gündeme getirdiği Büyük Ortadoğu Projesi’nin iflası olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Reis’in açıklamasınrdan sonra Tunus’ta başlayan olaylarla Arap Baharı olarak gündeme gelen gelişmeler Libya Mısır başta olmak üzere Ortadoğu’da demoıkrasilerin gelişmesine değil, huzursuzluğun ve çatışmaların artmasına neden oldu. Bunun sonucunda Batılılar ve Amerika seçimli ortamlarda Müslüman Kardeşlerin öne çıktığını görünce, Mısır’da Askeri Darbeye destek verdiler.Bunun sonucunda ise ölüm olayları ülkede kaos ve yıllarca süreceği belirtilen çatışmalı ortam ortaya çıktı.