Çocuklarla kupa kazanılmaz (mı)?
İki hafta önce Premier Lig'de Manchester United'a 8-2 yenilerek, tarihinin en ağır mağlubiyetini alan Arsenal, bu yenilgi sonrasında içeride ve dışarıda yoğun eleştirilere uğramaktan kurtulamadı. Bu yenilgi yaklaşık on beş yıldır takımın başında bulunan inatçı Fransız Arsen Wenger ve onun "genç ama yetenekli takım" felsefesinin sorgulanmasını da beraberinde getirdi.
Arsenal yıldız oyuncu transferinden daha çok, alt yapıdan yıldız yetiştirip, bunu satarak kulübün sportif ve mali performansını yükseltmeye dayalı bir felsefeyle Premier Lig'de mücadele ediyor. Nitekim takımın kaptanı ve yıldız oyuncusu Cesc Fabregas'ın 30 milyon sterline bu yaz Barselona'ya, Nasri'nin de yaklaşık 26 milyon sterline Manchester City'e satılıp da arkasından bu tarihi yenilginin gelmesi bardağı taşıran son damla oldu.
En son alınan bu yenilgi taraftar arasında "Çoluk çocukla kupa kazanılmaz" eleştirisini tekrar gündeme getirirken, diğer taraftan bir kısım taraftar da bunu, Arsenal'in mali disipline, yani finansal fair play kriterlerine uymasının bir bedeli olarak değerlendirdi.
Arsenal'in 1896'dan beri aldığı en ağır yenilgi bir felsefenin de sonunu mu getirecek acaba?
"Futbolda dün ve yarın yok, bugün var!"
Arsen Wenger hep uzun vadeli düşündü ve takımını hep genç yeteneklerden kurdu. Premier Lig maçları sonrasında yaptığı çoğu açıklamaya, kendisine uzatılan her mikrofona "İnanıyorum ki" diyerek, "Takım Ruhu"ndan bahsederek başladı. Ancak, bir futbol gerçeği vardı ki, taraftar için yarın değil bugün ne yapıldığı önemliydi. İşte bunun baskısı altında kalan Wenger, bundan sonra nasıl bir politika ve felsefeyle sahaya takımını çıkartacak? Hala o inatçı yapısıyla doğru bildiği yoldan yürümeye devam mı edecek, yoksa bir strateji değişikliğine yönelerek, artık taraftarın ve camianın hasret kaldığı kupa ve şampiyonluklara mı uzanacak?
Barcelona'dan sonra Avrupa'nın en iyi pas yapan takımı
Aslında özellikle son beş yıldır oynanan kupa ve lig maçlarına genç yeteneklerle çıkmaktan çekinmeyen Arsenal'in oynadığı oyun bu tarihi yenilgiye kadar herkesin taktir ve övgüsünü kazanmıştı. Arsenal Barselona'dan sonra Avrupa'nın en iyi pas yapan ve kolektif oynayan takımı görünümündeydi. Oynadığı oyun izleyene keyif veriyordu. Sahaya çıkan genç oyuncular asları aratmayacak bir performans ortaya koyuyorlardı.
Wenger'in bu oyun felsefesi aslında işler yolunda gittiği sürece yönetimi de memnun ediyordu. İşin ilginç yanı Wenger bu felsefesini kulübün tüm kademelerine ve oyuncularına da homojen olarak yayabilmiş, yönetimin de desteğini arkasına alabilmişti. Bu etkileyici ama şampiyonluk getirmeyen sonuca katlanan yönetim, genç takımın zaman içinde kazanacağı tecrübelerle üstün sonuçlara imza atacağına inanıyordu. Nitekim, bazen bu genç takımlar tecrübesizliklerinin kurbanı olup kupalara erken veda ettilerse de, sonuçta kazanılan deneyim birikime dönüştükçe, Fabregas, Walcott, Nasri, Ramsey, Wilshere, Gibbs, Sczcesny gibi gençler de takımın iskeletini oluşturan birer as oyuncu olarak yeşil sahalarda yerlerini aldılar.
Premier Lig'in en genç kulübü Arsenal
Arsenal'in bugün kadrosunda tuttuğu 30 oyuncunun yaş ortalaması 25.1; toplam takım değeri ise 287.8 milyon euroya ulaşmış durumda. Arsenal mevcut kadrosuyla bugün Premier Lig'in en genç yaş ortalamasına sahip kulüp olarak karşımıza çıkıyor. Arsenal'in bu genç kadrosunu 25.2 ile Sunderland takip ederken, Manchester United'ın yaş ortalaması 25.9 Chelsea'nin ise 27.2.
Bonservis bedelleri bakımından Arsenal'in toplam değeri 287.8 milyon euroya ulaşırken, Manchester City 433, Chelsea 421 ve Manchester United da 405 milyon euroluk bir takıma sahipler.
Premier Lig'de ilk beş kulübün yaş ortalamaları ve takım değerleri
Kulüp Yaş
ortalaması Takım değeri
(milyon euro)
Manchester City 26.2 433.5
FC Chelsea 27.2 421.0
Manchester United 25.9 405.3
FC Arsenal 25.1 287.8
Liverpool 26.2 246.0
Arsenal'in bugün sahip olduğu otuz kişilik kadronun yarısı (14 Oyuncu) 25 yaşın altında. Takımın en yaşlı oyuncusu ise 34 yaşındaki kaleci Manuel Almunia.
Premier Lig transfer açığı veriyor!
Premier Lig'de 2011 yazında yapılan toplam transfer harcamaları tutarı 556 milyon 945 bin euroya ulaştı. İngiliz futbolunun oyuncu satımından kazandığı para ise 341 milyon 530 bin euro. Buna göre İngiliz futbolu 215 milyon 415 bin euro transfer açığı vermiş durumda.
Arsenal'in 2011-12 sezonu için yaptığı transferlere harcadığı toplam para 61 milyon 625 bin euro'ya ulaşırken, oyuncu satımından kazandığı tutar ise 72 milyon 370 bin euro. Buna göre Arsenal transferi 10 milyon 745 bin euro artıda kapatmış durumda. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere Arsenal'in en önemli rakipleri transferi eksi bakiye ile kapattılar. Bu kulüplerden Manchester United toplam 45.8 milyon euro transfer açığı verirken, Chelsea 59.8, Manchester City 67.5 ve Liverpool da 43.7 milyon euro transfer açığı verdiler. Premier lig'de yer alan 20 takımdan on üçünün transfer bilançoları ekside yer alıyor.
(Bin Euro)
Kulüp Transfer harcaması Transfer geliri Fark
Machester United 57.300 11.505 -45.795
Chelsea 85.700 25.840 -59.860
Manchester City 92.535 25.000 -67.535
Liverpool 65.200 21.465 -43.735
Arsenal 61.625 72.370 +10.745
Ücret gideri en düşük kulüp Arsenal
Deloitte Money League'de (Para Ligi) yer alan İngiliz kulüpleri içinde ücret gideri en düşük kulüp olarak karşımıza Arsenal çıkıyor. Aynı zamanda Arsenal'in 152 milyon euro borcuna karşılık Premier Lig'de en önemli rakipleri arasında yer alan Chelsea'nin 822, Man.U'nun 661, Liverpool'un 213 milyon euro borcunun bulunması taraftarın bir anlamda "Arsenal mali disipline uymanın bedelini ödüyor" tepkisini de doğrular nitelikte görünüyor. Arsenal'in finansal borçları karşılığı katlandığı yıllık maliyet ise 21 milyon euro civarında. Bu tabloda her ne kadar en yüksek borç Chelsea'ye aitmiş gibi görünse de bunun bir ortak fonu olduğunu (Abramovich'in kulübe koyduğu para) burada belirtelim. (Aynı durum Manchester City için de geçerli)
Milyon Euro
Kulüpler Toplam Gelir Toplam Borç Yıllık Faiz Yükü Ücret/Toplam Gider (%)
Machester United 349.8 661 120 46
Chelsea 255.9 822 1,3 82
Manchester City 152.8 46 5 106
Liverpool 225.3 213 20 65
Arsenal 274.1 152 21 39
Arsenal taraftarı kupaya hasret kaldı!
Arsen Wenger Arsenal'de göreve başladığı 1996'dan bu yana 3 Premier Lig şampiyonluğu ve 3 Federasyon Kupası kazandı. Premier Lig'de son şampiyonluk 2003-04 sezonunda geldi. En son FA Kupası ise 2004-05 sezonunda kazanıldı. 2005-06 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde, 1999-00 sezonunda da UEFA Kupası'nda final oynamasına karşın kupaya uzanamadı. Kısacası, Arsenal taraftarı yedi seneden beri şampiyonluk zevkini tadamadı, keyfini yaşayamadı.
Sonuç
Arsenal, özellikle 1970'li ve 1980'li yıllar boyunca klasikleşmiş olarak, defansif ve sıkıcı bir oyun yapısına sahip bir kulüp olarak tanınır, bilinirdi. 1996'da Arsène Wenger'in göreve getirilişi ile başlayan başarılı dönemde Arsenal adeta bir yükselme dönemi yaşadı. Onun göreve gelmesiyle Arsenal'de birçok şey değişti. Wenger, yeni taktik ve antrenman programları uygulayarak, birkaç yabancı oyuncu transferiyle de takımın oyun yapısını oturtmayı başardı ve arkasından FA Kupaları ve Premier Lig Şampiyonlukları gelmeye başladı. 2003-2004 sezonunda da mağlubiyet almadan Premier Lig şampiyonluğunu kazanmayı başardılar. Bu başarıdan dolayı kendilerine "The Invincibles" (Yenilmezler) lakabı takıldı. Toplamda da 49 maçta yenilmeyerek İngiltere rekorunu kırdılar. Tüm bunları yaparken, bir taraftan da kulübü gençleştirmeye çalıştı. Yetiştirdiği çok önemli yıldız oyuncuları çok önemli tutarlara satarak, kulübe büyük paralar kazandırdı. Ancak taraftar kulübe para girdisi sağlamaktan çok, Arsen Wenger'den kupa ve şampiyonluklar bekliyor. Bu baskıyı giderek üzerinde daha fazla hisseden Arsen Wenger'den, gençleştirme felsefesini bir kenara bırakmadan, ama taraftarın isteğini de yerine getirecek şekilde takımını yeniden kurması bekleniyor. Bu baskı onun felsefesini değiştirir mi bilinmez ama taraftar Wenger'den daha sonuç odaklı olmasını, yeni şampiyonluklara ve kupalara uzanarak, yedi yıllık hasretin sona erdirmesini bekliyor.